Bahçelerde Ne Ürün Var Ne Umut: Ömer Fethi Gürer Çamardı’da Don Felaketinin İzlerini Takip Ediyor

Türkiye’nin tarım politikalarının kıyısında unutulmuş bir dram, Niğde’nin Çamardı ilçesinde sessizce yaşanıyor. Zirai don, yalnızca ürünleri değil, geçim umudunu da dondurdu. CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in bölgeye yaptığı ziyaret, adeta bir tarım tablosunu gözler önüne seriyor: Dallar kurumuş, çiçekler solmuş, köylü borç yükü altında çaresiz. Ancak bu tablo sadece doğanın değil, aynı zamanda yıllardır süren tarımda plansızlık, ihmalkârlık ve duyarsızlığın da ürünü.

CHP’li Gürer’in duruşu, klasik bir “geçmiş olsun” ziyaretiyle sınırlı değil. O, üreticilerle göz hizasında konuşuyor, sorunları yerinde dinliyor ve Meclis’te bir çözüm çağrısını somutlaştırıyor. Gürer’in verdiği mesaj net: “Bu yalnızca bir yılın değil, iki yılın ürününü bitirdi. Bu ağaçlarda ne meyve var, ne umut.”

Misket Elmasının Sessiz Çığlığı: Bir Yıl Değil, İki Yıl Kayıp

Niğde’nin Çamardı ilçesi, Türkiye’nin en özel misket elması üretim merkezlerinden biri. Ancak bu yıl yaşanan ani zirai don, elma başta olmak üzere kayısı, ceviz, armut ve kiraz gibi bahçe ürünlerini tamamen yok etti. Gürer’in “Don bahçeleri vurdu geçti” sözü, üreticilerin yaşadığı yıkımı özetliyor. Üretici Bilal Deveci’nin ifadesiyle, “Bir tek tane misket elması dalda kalmadı. Hepsini soğuk vurdu.” Çiçeklenen ağaçlar soğukta dondu ve bu yıl ürün veremeyecekleri gibi, önümüzdeki yıl da çoğu meyve ağacı yeniden çiçek açamayacak.

Zarar sadece ürünle sınırlı değil. Devletin zarar tespit mekanizmaları da işlemediği için çiftçi resmi olarak yok sayılıyor. “Zarar tespiti yapılmadı” diyen üreticiler, herhangi bir destek alamıyor. Ziraat Odası Başkanı Bilal Çınar’ın vurguladığı gibi, bazı ceviz ağaçları yeşerememiş durumda. Bu, sadece geçici bir kayıp değil; tarımsal üretimin omurgasının çöktüğü bir durum.

Zincirleme Etki: Sadece Çiftçi Değil, İşçi ve Esnaf da Mağdur

Don felaketi, sadece toprağı değil, emeği ve ekonomiyi de dondurdu. Gürer’in vurguladığı gibi, bu felaketin etkisi yalnızca çiftçiyle sınırlı kalmayacak. Çünkü ürün yoksa, bakım da yok. Bakım yoksa ilaç ve gübre alınmıyor. İlaç ve gübre alınmıyorsa, bayiler satış yapamıyor, tarım işçileri iş bulamıyor. Bir başka deyişle, bölgenin tüm ekonomik zinciri donmuş durumda.

Çiftçiler, zirai kredi borçlarını ödeyemedikleri için tarım girdi sağlayıcıları onlara artık veresiye ilaç ve gübre vermiyor. Tek çare tefeciye gitmek. Üretici “Biz ilacı veresiye alıyorduk, şimdi alamıyoruz” derken, mevcut tarım kredi sisteminin üreticiyi nasıl yalnızlaştırdığı ve sermayeye mecbur bıraktığı ortaya çıkıyor.

Devlet Neredeydi? Tespit Bile Yapılmamış

CHP’li Gürer, bölgedeki en çarpıcı eksikliği de gündeme getiriyor: Zarar tespit çalışmaları yapılmamış. “Niğde’nin bazı bölgelerinde tespit yapılmış ama Çamardı’da yapılmamış” diyerek, devletin en temel görevlerinden biri olan kriz müdahale sürecinin dahi işletilmediğine işaret ediyor.

Bu durum, yalnızca idari bir ihmal değil, aynı zamanda sosyal adaletsizliğin de bir göstergesi. Tarım Bakanlığı’nın bölgesel felaketlerde müdahale takvimi hâlâ keyfî ve yetersiz kalıyor. Zarar gören çiftçi sadece ürününü değil, hukuki zeminde hakkını arama imkânını da kaybediyor.

Don, Bir Doğa Olayı Değil, Politik Bir Gerçektir

Zirai don, iklimin doğal bir davranışı olabilir. Ancak tarım politikaları, çiftçinin bu felakete karşı ne kadar hazırlıklı olduğunu belirler. Bu anlamda Gürer’in önerisi yerinde: Don afetinden zarar gören çiftçilerin borçları en az üç yıl ertelenmeli, faizler silinmeli. Aksi takdirde, bu yıl bahçede ürün olmadığı gibi, gelecek yıl bu bahçeleri işleyecek üretici de kalmayacak.

Felaketin armut ağaçlarına, ceviz bahçelerine ve misket elmasına etkisi yalnızca tarım açısından değil, kırsal yaşamın sürdürülebilirliği açısından da önem taşıyor. Gürer’in ifadesiyle, “Bu ağaçlarda ne ürün var, ne umut.”

Yerli Cevizden İthal Cevize: Tarımın İflası

Bir başka çarpıcı gerçek de Türkiye’nin ceviz yeterliliğini bile kaybedecek duruma gelmesi. “Artık çoğu ceviz ağacında yaprak bile yok. Göz yok, filiz yok” diyen Gürer, bu yıl ceviz üretiminin neredeyse sıfırlanacağını söylüyor. Bu tablo, Türkiye’nin ithalata bağımlılığını daha da derinleştirecek. Kurumakta olan ceviz ağaçları, yerli tarımın ithal politikalar karşısında nasıl kırıldığının canlı bir örneği.

Umut Dondu, İrade Bekliyor

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in ziyareti, bir felaketin tanıklığı olmanın ötesinde, Türkiye tarımının içinde bulunduğu çıkmazı işaret ediyor. Donun fiziksel soğuğu kadar, devletin ilgisizliği ve piyasanın insafsızlığı da üreticiyi donmuş bırakıyor. Gürer’in önerisiyle Meclis’e sunulan kanun teklifi, çiftçinin ayakta kalması için atılması gereken en temel adım.

Bugün Çamardı’da elma yok, ceviz yok, armut yok… Ve belki en önemlisi: Umut yok. Ancak siyasetin dürüst tanıklığıyla bu tablo değişebilir. Gürer’in sahadaki direnişi, bu yüzden sadece bir vekilin bölge ziyareti değil; üreticiyle aynı soğukta durma cesaretidir.