Analiz: Türkiye’nin beklenen operasyonu kalkan mı, kılıç mı olacak?

Fırat Kalkanı Operasyonu’ndan sonra Türk yetkililer Irak ve Suriye’de yeni operasyonların sinyalini verdi. Serhat Erkmen’e göre, olası bir operasyonun kapsamı Fırat Kalkanı’na kıyasla daha sınırlı kalacak.

Fırat Kalkanı Operasyonu’nun sona erdiÄŸinin ilanından kısa süre sonra Türkiye’de en üst düzey yetkililer Irak ve Suriye’de yeni sınır ötesi operasyonlar olabileceÄŸi sinyalini vermiÅŸti. Amacı, kapsamı ve biçimi hakkında bir açıklama yapılmasa da Türk basınında, Menbiç, Sincar ve Kuzey Irak’ta operasyonlar olacağı beklentisi yaygınlaşıyor. Ancak, haberler, sahadaki geliÅŸmeler ve bölgesel denklem arasında farklılıklar var. Bu nedenle olası bir operasyonun nasıl gerçekleÅŸeceÄŸi konusunda farklı fikirler ileri sürülüyor.

Bir sınır ötesi operasyon olacak mı?

Türkiye’nin iç politikasındaki geliÅŸmeler, olası operasyon sahalarındaki hareketlilik ve bölgesel denklemdeki karşılıklı hamleler yeni bir sınır ötesi operasyonun yaklaÅŸtığını doÄŸruluyor. Bu operasyonun kısa sürede baÅŸlamasını beklemek doÄŸru deÄŸil. Ancak, diplomatik ve askeri bir hazırlık olduÄŸu görülebilir. Peki olası operasyonun gerekçeleri ve belirleyicileri neler olabilir?

Nahost-Experte Serhat Erkmen
Ortadoğu uzmanı Serhat Erkmen

Ä°lk gerekçe uzun bir süredir temposu artarak devam eden terörle mücadele operasyonlarının tam anlamıyla baÅŸarıya ulaÅŸması. Güvenlik güçleri, sonbahar ve kış aylarında PKK’ya karşı sadece ÅŸehir merkezlerinde deÄŸil kırsal alanlarda da uzun süredir görülmedik bir tempo ve ölçekte operasyonlar yürüttü. Bu temponun örgüte büyük bir darbe vurduÄŸu görülüyor. Teknolojinin de katkısıyla PKK üzerinde büyük baskı kuruldu. Bu süreç zarfında örgütün Kuzey Irak’taki yapılanmasına yönelik hava operasyonları da devam etti. Fakat, kesin sonucun alınabilmesi ve daha etkili bir darbe vurulabilmesi için bir sınır ötesi harekatın gerekli görüldüğü anlaşılıyor. Dolayısıyla, olası operasyonun en önemli nedenlerinden birisi terörle mücadele sürecindeki taktik kazanımların sürmesi ve geniÅŸletilmesi.

Ä°kinci gerekçe, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinin stratejik ve hassas bir deÄŸiÅŸim sürecinden geçmesi. PKK’nın Suriye’de güçlendiÄŸi son derece açık. IŞİD’le mücadele kapsamında elde ettiÄŸi desteÄŸi sadece askeri avantaja çevirmedi. Aynı zamanda uluslararası desteÄŸini sempati düzeyinin ötesine taşımayı baÅŸardı. Bu Türkiye açısından artan bir tehdit algılaması yaratıyor. Ancak, PKK’nın güçlendiÄŸi tek yer Suriye deÄŸil.

PKK, Irak’ta uzun yıllardır Kandil ve civarında geniÅŸ bir alanı kontrol ediyor. Ek olarak Irak’ın kuzeyinde Türkiye’ye yakın bölgelerde çok sayıda ileri üs, toplanma, barınak ve eÄŸitim bölgeleri bulunuyor. Fakat, özellikle son 2 yılda bu bölgelerin dışında Sincar ve Kerkük’te de güçlenmeye baÅŸladı. Bu durum, Türkiye açısından PKK’yı sadece bir iç güvenlik tehdidi olmaktan çıkartarak, stratejik alanlarda tehdit yaratabilecek bir faktör haline getirmeye baÅŸladı. Yani, özetle, PKK, bugün Türkiye için sadece anayasal düzeni bozmaya çalışan bölücü bir örgüt deÄŸil aynı zamanda OrtadoÄŸu denkleminde Türkiye’nin rakipleriyle stratejik iÅŸbirliÄŸi yapan bir aktöre dönüşüyor. Bu nedenle, olası bir operasyonun sadece terörle mücadele perspektifinden deÄŸil aynı zamanda OrtadoÄŸu dengeleri üzerinden okunması doÄŸru olacaktır.

Olası operasyonun temel belirleyicileri

Fırat Kalkanı (FK), Türkiye’nin çok önemli bir gerçekliÄŸi yeniden farkına varmasını saÄŸladı. Sahadaki kapasiteniz ne olursa olsun uluslararası destek olmaksızın bu tür operasyonların baÅŸarıya ulaÅŸma ÅŸansı düşüyor. Bu nedenle önümüzdeki dönemde gerçekleÅŸebilecek operasyonun hedef, kapsam ve biçiminin temelde üç faktöre aÄŸlı olacağı söylenebilir: ABD ve/veya Rusya’nın desteÄŸi/muhalefeti; sahadaki dost unsurlarla yapılacak ittifakın niteliÄŸi; Türkiye’nin siyasi gündemi ve öz askeri kapasitesi.

Operasyonun ana hedefi PKK ve onunla baÄŸlantılı örgütler olacağına göre YPG’yi Afrin’de Idlib’in kuÅŸatılması için kullanmayı planlayan Rusya ile Rakka’da IŞİD’e karşı açıkça müttefik olarak ilan eden ABD’nin, Türkiye’nin Suriye’de yeni bir geniÅŸ çaplı operasyonuna destek vermesi ihtimali son derece zayıf görünüyor. Bu devletlerle koordine etmeden baÅŸlayacak bir operasyonun ise ancak dar kapsamlı bir operasyon olması mümkün. Buna karşın, Irak’ta denklem farklı. Özellikle Kuzey Irak’taki PKK kamplarına yönelik operasyona büyük bir tepki olması düşük ihtimal. Gelebilecek tepkiler de Türkiye’nin göğüsleyemeyeceÄŸi türden olmayacaktır. Ancak, Irak’taki operasyonun Sincar’a doÄŸru geniÅŸlemesi iki büyük devletin müdahalesinin yanısıra yerel güçlerin desteÄŸiyle de iliÅŸkili.

Ä°kinci faktör sahadaki dost unsurlarla yapılacak ittifakın niteliÄŸi. Suriye’de FK’ya katılan gruplarla Türkiye arasındaki yakın iliÅŸki devam ediyor. Hatta, bir süredir askeri eÄŸitim alan ÖSO’ya baÄŸlı Suriyelilerin sayısında ciddi bir artış var. FK baÅŸlamadan önce Suriye’de Türkiye’ye dost unsurların sayı, eÄŸitim, disiplin, donanım, çatışma tecrübesi ve sadakat açısından durumuyla bugünkü arasında önemli farklılıklar var. Elbette sayısal olarak YPG, SDG, IŞİD ya da Idlib’teki muhalif gruplara göre gerideler. Ancak, diÄŸerlerinin her biri ayrı birer çatışma süreci içindeyken ÖSO’nun bir süre sonra sınırlı hedefler için etkin bir müttefik olması mümkün hale gelebilir.

Buna karşılık, Irak’ta durum daha farklı. Türkiye’nin Irak’taki en olası müttefiki Irak Kürt Bölgesel Yönetimi BaÅŸkanı Mesut Barzani ve KDP. Barzani’nin PKK’nın Sincar’da güçlenmesinden endiÅŸe duyduÄŸuna, hatta tehdit algıladığına şüphe yok. Mart ayı başında Sincar’da yaÅŸanan çatışma bunun önemli göstergelerinden birisi. Barzani’nin Türkiye sınırına yakın bazı köylerde kontrolünün olmadığı ya da PKK’nın Kerkük ve civarındaki etkinliÄŸinden de rahatsız olduÄŸu biliniyor. Sayı, nitelik ve meÅŸruiyet itibarıyla Barzani’nin Türkiye’ye saÄŸlayabilecekleri Suriye’de ÖSO’nun saÄŸlayabileceklerinden çok daha fazla. Fakat büyük olasılıkla bu yıl seçime gidecek olan ve ısrarla bağımsızlık referandumu vurgusu yapan Barzani’nin geniÅŸ çaplı bir operasyonda Türkiye’yle 1990’lı yıllarda olduÄŸu gibi açık bir ittifak iliÅŸkisine girmesi çok güç. Teknik olarak bunu yapabilecek kapasitesi mevcut, fakat ödeyebileceÄŸi siyasi fatura son derece yüksek. Bu nedenle, Türkiye’ye sınırlı bir destekten fazlasını saÄŸlayabilmesi zayıf bir ihtimal.

Türkiye’nin siyasi gündemi ve öz askeri kapasitesi ise geniÅŸ çaplı bir sınır ötesi operasyon için diÄŸer iki faktöre göre fazla destek sunuyor. Türkiye kamuoyunda PKK’ya karşı yürütülebilecek bir sınır ötesi operasyon riskli ve uzun süreli olsa da geniÅŸ çaplı bir destek bulunuyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ise PKK’yla sınır ötesi mücadele konusunda ciddi bir birikime sahip. Ãœstelik, IŞİD’le Suriye’de giriÅŸilen çatışmalarda yeni ve eÅŸsiz bir tecrübe edindi. Son dönemde hem Suriye hem de Irak’a yönelik askeri yığınaklanmaya bakıldığında da hazırlıkların büyük ölçüde tamamlandığı, ancak siyasi hedef doÄŸrultusunda son halini alacağı görülüyor.

Dicle Kalkanı’na mı gidiyoruz?

Fırat Kalkanı, aslında Suriye’nin içinde sadece terörden arındırılmış bir bölge yaratmayı hedeflemiyordu. Aynı zamanda, Suriye’de muhalifler için bir çeÅŸit güvenli bölge tasarımıydı. Oysa, yakın gelecekte görebileceÄŸimiz operasyon muhtemelen bu nitelikte olmayacak. Türkiye’nin güvenlik ihtiyaçları, bölgedeki müttefiklerinin kapasite ve niyeti ile ABD/ Rusya’nın olası sınır ötesi operasyona bakışları dikkate alındığında daha sınırlı bir operasyon akla geliyor. Bu operasyonun Irak’taki muhtemelen alanları Kuzey Irak’ta PKK’nın üs, barınak ve toplanma alanları olan hava operasyonlarıyla sık sık tahrip edilen bölgeler ile bu alanların civarındaki bölgeler. Suriye’de ise kuzeyinde Menbiç’in civarında, özellikle tarihsel ve sembolik önem taşıyan sınırlı hedefler gibi görünüyor.

Bu sefer beklenen operasyon yeni bir topraksal gerçeklik yaratacak, yerel halkın bölgeye dönmesini saÄŸlayacak; kurtarılacak bölgelerin imarını içeren bir koruma amaçlı kalkandan ziyade PKK’ya karşı bir kılıç gibi tasvir edilebilir. Ancak hala kesinleÅŸmeyen faktörü gözardı etmemek gerekiyor. ABD’nin de Rusya’nın da tepkisini ÅŸu anda belli deÄŸil. Bu nedenle ÅŸu an için bir sessizlik yaÅŸanıyor. Muhtemelen bu sessizlik bir süre daha devam edecek. Ancak mayıs ayında CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın Moskova ve Washington ziyaretleri önümüzü görmemizi kolaylaÅŸtıracak.

Deutsche Welle Türkçe, Serhat Erkmen