Açlık grevi vücudu nasıl etkiliyor?

Akademisyen Nuriye Gülmen ve sınıf öğretmeni Semih Özakça, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile görevlerinden ihraç edildikten sonra 9 Mart’ta Ankara’da açlık grevine baÅŸladı. Onların 63. güne giren eylemleriyle Türkiye’de açlık grevleri yeniden gündemde.

Dünya Tabipleri BirliÄŸi’nin 1991 tarihli Malta Bildirgesi açlık grevindekileri şöyle tanımlıyor:

“Zihinsel olarak ehliyetli, açlık grevine kendi iradesiyle karar vermiÅŸ, bu nedenle belirli bir zaman için yiyecek ve/veya sıvı almayı reddeden kiÅŸi.”

Ä°nsan Hakları DerneÄŸi (Ä°HD) de, açlık grevinin temel amacının ölüm olmadığını belirtiyor. Ölümle sonuçlanabileceÄŸini ekleyerek….

Açlık grevi sırasında günlük belli miktarlarda su, tuz ve şeker alımı devam ediyor.

‘Açlığın yarattığı yıkım çok büyük’

Türk Tabipleri BirliÄŸi’nin (TTB) konuyla ilgili bir raporunda “Her tür açlık grevinin saÄŸlık ile ilgili kısa ve uzun vadede geriye dönüşü olan ya da olmayan sorunlara yol açacağını biliyoruz” deniliyor.

TTB Merkez Konseyi üyesi Dr. Selma Güngör BBC Türkçe’ye, açlık grevinin vücuda etkisini anlattı.

Selma Güngör, “bazal metobolizma” denen, günlük yaÅŸam için gerekli nerji miktarının “günde 1-1,5 litre su, 4 çorba kaşığı ÅŸeker, 2 çay kaşığı tuz, 1 çay kaşığı karbonat ve 100-500 miligram arası B1 vitamini” olduÄŸunu söylüyor.

“Açlığın yarattığı yıkım çok büyük bir yıkım” diyen Selma Güngör, her gün vücutta bir miktar dokunun yıkıldığını ve ihtiyaç kadar dokunun yeniden yapıldığını anlatıyor.

Güngör, “Açlık grevindeki kiÅŸiler doku yapımında kullanılacak proteinleri, mineralleri, vitaminleri, yaÄŸları ve enerji maddelerini reddediyorlar. Vücut kendini yenileyemediÄŸi için ve hareket ettikçe enerji harcadıkları için, çok hızlı doku kaybına yol açıyor” diyor.

“Vücutta bu ilk olarak kilo kaybı ÅŸeklinde gözlemleniyor” diye konuÅŸan Güngör, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Ä°lk 30 gün içerisinde yaklaşık yüzde 5-10 arası kilo kaybı bekliyoruz. Daha sonra bu kilo kaybı bu kadar hızlı olmasa da, çünkü hareketleri de azalıyor bu arada, kilo kaybı devam ediyor.”

’40’ıncı günden sonra kritik günler baÅŸlıyor’

Selma Güngör, kiÅŸilerin saÄŸlık durumları ve açlık grevini yapma koÅŸullarıyla ilgili kritik günün deÄŸiÅŸebildiÄŸini belirtse de genel olarak 40’ıncı günden sonra bu zamanın baÅŸladığını anlatıyor:

“Bu günden sonra hem doku kaybı, hem organ yetmezliklerine yol açabilecek kayıplar, daha sonra da hayatın kaybolmasına yol açabilecek hasarlar oluÅŸuyor.”

Dokuların erimesine bağlı olarak zayıf görünümün yanı sıra daha çok duyu organlarında başlayan bozulmalar da baş gösteriyor.

Işık hassasiyeti, kulak çınlamaları, tad almanın bozulması, özellikle kötü kokulara ilişkin artmış koku hassasiyeti bu tür belirtilerten bazıları.

’60’ıncı günden sonra hayati organlar etkileniyor’

Selma Güngör, açlık grevinde 60. günden sonra hayati organların etkilenmeye başladığını, kalp ve böbrek yetmezliği gibi sonuçları olabildiğini ya da aşırı zayıflamaya bağlı olarak kalp kasının zayıflamasının ani ölümlere yol açabildiğini belirtiyor.

Bu aşamada kanamalar da görülebiliyor. Kanamalar tabloyu daha da ağırlaştırıyor, çünkü kanamalara bağlı olarak oksijen taşıyıcısı kan hücreleri azalıyor.

Güngör açlık grevi yapanların tedaviyi kabul etmeleri halinde ilk aşamada yapılması gerekenleri ise şöyle sıralıyor:

“Açlık grevi yapanlar tedavi olmaya karar verdiklerinde belli bir aÅŸamadan sonra ilk önce enerjinin yerine konması için bir tedavi alacaklar, yani ÅŸekerli su verilecek kendilerine. Bu verilirken, B1 vitaminin eksikliÄŸi, diÄŸer vitamin ve minerallerin eksikliÄŸinin de saptanıp bunları kapatacak bir tedaviye geçilmesi çok önemli.

“Özellikle B1 açığı kapatılacak biçimde beslenmeye geçilmesi çok önemli, çünkü enerjinin vücutta kullanılması için B1 vitamini gerekli. B1 vitamini olmadığında beyni etkileyen ara moleküller ortaya çıkıyor ve onlar da Wernicke-Korsakoff psikozu (nörolojik bozukluklar) adını verdiÄŸimiz tabloya yol açıyor.”