Havza Basında Sularımızın Durumu İçler Acısı…

Havzalarımızda suların durumu normal koşullarda kritik eşiği çoktan geçmiştir. Bu sıradan bir gözlemle bile görülebilecek durumdadır. Ancak bunu birde resmi verilerin ışığında görmekte fayda vardır. O resmi veriler bile Havzalarımızdaki yeraltı ve yüzey sularının durumunun vahim olduğunu görebilmekteyiz. Bakanlıkların dahil olduğu bu çalışmalar, her havza için ayrı ayrı yüzlerce sayfadır. Bu raporlara bakıldığında, su havzaları konusunda çok hassas çalışma yapıldığı sanılır. Ancak iş uygulamaya gelindiğinde hala bir arpa boyu yol alınmamış oluyor. Aşağıya aldığımız Tarım ve Orman bakanlığının raporlarında bunları dilimiz döndüğünce açıklamaya çalışacağız. Bu çalışma ise 2014 yılından sonra yapılmış ve geçmişe aittir. Yeni veriler hala ortada yok.

Bakanlık raporlarında süreç şöyle: “ 29 Aralık 2014 tarihinde başlayan ve Avrupa Birliği malî desteği ile yürütülen “Havza Koruma Eylem Planlarının Nehir Havza Yönetim Planlarına Dönüştürülmesi Projesi” ile Meriç-Ergene, Konya, Büyük Menderes ve Susurluk Havzalarına yönelik Nehir Havza Yönetim Planları hazırlandı.

Dört havzada gerçekleştirilen izleme çalışmaları neticesinde 502 yerüstü ve 90 yeraltı suyu kütlesinin miktar ve kalite durumları tespit edilmiştir.

Bu doğrultuda yerüstü su kütlelerinde; Büyük Menderes Havzasında 134 su kütlesinden 23’ü (%16,9), Meriç Havzasında 120 su kütlesinden 4’ü (%3,3), Konya Havzasında 92 su kütlesinden 12’si (%13), Susurluk Havzasında 156 su kütlesinden 16’sı (%10,2) iyi su durumundadır.”(1)  Burada da görüldüğü gibi yüzey sularının durumu vahimdir. İyi denilen su kütleleri de esas olarak dağlık alanlardaki dere kaynak sularıdır. Kısaca yerüstü, yani yüzey suları aşırı kirlenmiştir. Normalinde bu suların tarımda kullanılması bile sakıncalıdır. Yer altı sularının durumu da pek parlak görünmüyor.

“Yeraltı su kütlelerinde ise Büyük Menderes Havzasında 38 su kütlesinden 17’si (%44,7), Meriç Havzasında 12 su kütlesinden hiçbiri (%0), Konya Havzasında 18 su kütlesinden 3’ü (%16,7), Susurluk Havzasında 22 su kütlesinden 7’si (%31,8) iyi su durumundadır.” Buradaki verilerde de görüldüğü gibi yer altı suları da kirlenmiş ve ağır metal içerikleri artmaya devam ediyor. Kısaca bu dört havzada da temiz su oranı çok düşük ve bu havzalarda yetişen ürünlerde risk taşımaktadırlar. Bu havzaların sularının iyileştirilmesi için de bir maliyet çıkarılmış. Ancak iyileştirmek için planladıkları süre çok uzun. Bu süre içinde bu havzalarda her tür tarımsal çalışma yapılacaktır. Ayrıca bu süre içinde bu havzalarda ve bu havzaları çevreleyen dağlarda her tür madencilik çalışmaları ile havzaların daha çok kirlenmesine devam edilecek. Özellikle Menderes havzasındaki Jeotermal akarlar, havzayı daha çok kirletecektir.  Havzalar bazında bu yanlış uygulamalara devam edilecek. Bu ise suların daha çok kirlenmesi demektir.

“Dört havzada tedbirler programı toplam 9,28 milyar TL’lik bir yatırım gerektirmektedir. Havzalarda yaşayan nüfus dikkate alındığında, Susurluk Havzasında tedbirler programı kişi başına ortalama 711 TL’lik bir yatırımı temsil etmektedir. Bu durum Büyük Menderes Havzasında kişi başı ortalama 1.001 TL, Meriç-Ergene Havzasında 1.157 TL, Konya Havzasında ise 1.218 TL’dir.

Proje kapsamında belirlenen tedbirler alındığında Büyük Menderes, Susurluk ve Meriç-Ergene Havzasında 2030 yılında tüm su kütlelerinde iyi su durumuna erişilmesi planlanmaktadır. Konya Havzasında ise 2036 yılında iyi su durumuna erişilmesi planlanmaktadır.” Bu raporun yayınladığı tarihe bakılırsa bu iyileştirme çalışması 12-13 yıl sürecek. Konya havzası ise daha fazla sürecek. Bu çalışma için birde bir tablo var. Tablo bize daha net bilgi veriyor. Yani devlet bu havzalardaki su kalitesinin iyileştirilmesi için, havzalarda yaşayanların kişi başına yapılacak yatırım miktarı da çıkarılmış. Örneğin Büyük Menderes havzasında yaşayan bir kişinin 12-13 yıl için 711 liralık yatırım gerekiyor. Bunu çözmek ve her bir insanımıza bu kadar yatırım yapmak o kadar zor mu? 4 havza için öngörülen yatırım miktarı, beşliden birinin silinen vergi borcu kadar bile değil. Ayrıca bu süre içinde havzalara zarar veren OSB’ler dahil, diğer sanayi tesisleri, madencilik alanında daha fazla alan açılmışken, Jeotermal işletmelerin önüne geçilmeden nasıl iyileştirilecek?

Tarım ve Orman Bakanlığının Gediz Havzası ile ilgili zorunlu açıklamaları şöyledir:

Gediz Havza Koruma Eylem Planı’nın 2008 yılında hazırlandığını ve 2013 yılında revize edildiği hatırlatılan açıklamada, Gediz Havzası’nda oluşan kirliliğin önlenmesi, havzanın korunması ve iyileştirilmesi maksadıyla öncelikle durum tespiti yapıldığı, orta ve uzun vadeli tedbirler belirlenerek uygulamaya geçildiği ifade edildi.

“Gediz Nehir Havza Yönetim Planında, havzadaki yer üstü ve yer altı suyu kaynakları su kütleleri bazında incelenmekte, su kütlelerinin üzerindeki noktasal, yayılı ve hidromorfolojik tüm baskı ve etkiler belirlenmekte ve yapılan izleme çalışmaları ile suyun miktar ve kalite durumları ortaya konulmaktadır. Ardından, tüm su kütlelerinde iyi su durumuna ulaşılması maksadıyla alınması gerekli tüm tedbirler ve maliyetler ortaya konulmaktadır. Gediz Havzası’ndaki tüm su kütlelerinin iyi duruma erişmesi ve iyi durumda olanların da durumlarının korunması maksadıyla 7 bin 106 tedbir belirlenmiş olup söz konusu tedbirlerin yatırım maliyeti 6,2 milyar liradır. Uzun yıllardır yoğun kullanım ve kirlilik baskısı altında bulunan Gediz Nehri’nde teknoloji bazlı deşarj standartlarından alıcı ortam esaslı deşarj standartlarına geçilmesi, en önemli tedbirlerden birisi olarak belirlenmiştir.” Devamında ise;

“Hidromorfolojik baskı Gediz Nehri ana kol üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bu durum havzanın genelinde, (su kütlelerinin %77,7’sinde) risk seviyesinin orta ve yüksek seviyede olmasına neden olmaktadır.

11 göl su kütlesinin 2’si yüksek risk altında, 9’u ise orta derecede risk altında olarak değerlendirilmektedir. Nehir su kütlelerinde ise toplam 85 su kütlesinin %22,3’ü (19 su kütlesi) düşük risk altında, %41,2’si (35 su kütlesi) orta derecede risk altında ve %36,5’i (31 su kütlesi) ise yüksek risk altında olarak değerlendirilmektedir.

Ayrıca, havzada yer alan 76 adet yeraltı suyu kütlesinde ise izleme ve denetlemenin devam etmesi önem taşımaktadır. İyileştirici tedbirlerin alınacağı 33 kütle dışındaki 43 kütle de, tedbirler programında belirtilen kalite parametrelerinin ve miktar açısından seviyelerin izleme ve denetlemeye tabi tutulması gerekmektedir.” (2) (Gediz Nehir Havzası Yönetim Planı Raporundan alınmıştır.) Yine Gediz havzasında da bir tarafta yoğun sanayi ve onların atıkları doğru yöntemlerle bertaraf edilmeden ve diğer yandan havzadaki jeotermal işletmeler ve ile yoğun vahşi madencilik işleri devam ederken nasıl düzeltilecek, doğrusu anlamak zor oluyor.


(1)- https://www.tarimorman.gov.tr/Duyuru/685/

(2)- https://www.tarimorman.gov.tr/SYGM/Belgeler/NHYP