Son on yılda insanlığın büyük bir kesimi yoksullukla boğuşurken, dünya burjuvazisinin en tepedeki 3 bin temsilcisi—milyarderler—servetlerine 6,5 trilyon dolar ekledi. Oxfam International’ın yeni raporu, küresel kapitalizmin eşitsizliği üretme biçimini bir kez daha tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor: Bu astronomik servet artışı, dünya toplam gelirinin yaklaşık %14,6’sına denk geliyor.
Buna karşın aynı dönemde 3,7 milyar insan, yani dünya nüfusunun neredeyse yarısı, temel ihtiyaçlarını karşılamaktan yoksun şekilde yaşamını sürdürüyor. Modern kapitalizmin “gelişim” vaadinin arkasındaki çıplak gerçek bu: Az sayıda insan, çok sayıda insanın emeği ve yoksulluğu üzerinden zenginleşiyor.
Sermaye Birikimi: Emekçinin Soyulmuş Zamanı
Oxfam’ın verilerine göre dünyanın en zengin %1’i, 2015’ten bu yana reel servetini 33,9 trilyon dolar artırmış. Bu miktar, yalnızca insanlığın temel ihtiyaçlarını karşılamakla kalmaz; aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin tümünü finanse edecek potansiyele sahiptir.
Ama mesele zaten sadece para değildir. Bu “birikim”, borsalarda manipüle edilen değerler ya da vergi cennetlerine kaçırılan kârlar aracılığıyla, çoğunlukla üretken olmayan yollardan, yani emeğin değil, sermayenin lehine işleyen araçlarla elde edilmiştir. Milyar dolarlık servetlerin arkasında biriken şey, sayısız işçinin gasp edilmiş yaşamı, kısalmış çocuklukları, çöken emeklilikleri ve güvencesiz yaşamlardır.
Yardım Azalıyor, Borç Büyüyor: IMF’nin Kalemi, Kapitalizmin Kılıcı
Oxfam raporu, aynı dönemde zengin ülkelerin dış yardımlarda rekor düzeyde kesintiye gittiğini de ortaya koyuyor. G7 ülkeleri—yani kapitalist çekirdeğin merkezindeki devletler—2026 itibariyle yardımları %28 oranında azaltıyor. Bu yardımlara en fazla ihtiyaç duyan ülkeler ise borç krizinin eşiğinde.
Yoksul ülkelere IMF ve Dünya Bankası eliyle pompalanan borçlar, aslında bir “yardım” değil, mali boyunduruk anlamına geliyor. Eğitim, sağlık ve barınma gibi temel ihtiyaçlar, yüksek faizli borçlar ve özelleştirme dayatmalarıyla kamusal hizmet olmaktan çıkarılıp piyasaya teslim ediliyor.
Kapitalizm, yalnızca üretim araçlarını değil, yaşamın tüm alanlarını da metalaştırıyor.
Özel Servet Kamu Servetini Yutuyor
1995 ile 2023 arasında küresel özel servet, kamu servetinden 8 kat daha hızlı büyüdü. Bu, neoliberalizmin “devleti küçült, piyasayı büyüt” sloganının ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Halkın hastaneleri kapatılırken özel sağlık tekelleri büyüyor; eğitime ayrılan bütçeler kısılırken, özel okul zincirleri milyar dolarlık kâr açıklıyor.
Kapitalist devlet, sermayeyi koruyan bir muhafız haline gelirken, kamuyu temsil etme işlevini çoktan yitirmiş durumda. Artık devlet, piyasanın sadık bekçisidir.
Vergi Değil, Sadaka
Oxfam’ın verileri, milyarderlerin sadece %0,3 oranında efektif vergi ödediğini gösteriyor. Bu, adaletsizliğin yalnızca ekonomik değil, aynı zamanda politik olduğunun göstergesidir. Zenginlerin lehine işleyen vergi sistemleri, halkın sırtına bindirilmiş dolaylı vergilerle kamufle ediliyor. Kamu, bir yandan hizmetlerden mahrum bırakılırken diğer yandan sürekli vergi ödemeye zorlanıyor. Emekçi sınıf hem yoksul hem borçlu hem de suskun kalmaya mecbur bırakılıyor.
Çözüm Nedir?
Oxfam, çözüm önerisi olarak “devlet öncülüğünde kamu hizmeti yatırımları” çağrısı yapıyor. Ancak burada sorulması gereken asıl soru şudur: Bu devleti kim yönetecek? Sermaye düzeninin yönettiği bir devletten halkçı bir yatırım politikası beklemek, kapitalizmin kendi çelişkilerini çözeceği hayaline kapılmaktır.
Gerçek çözüm, servet transferi değil, üretim araçlarının mülkiyetinin topluma devridir. Bugünkü eşitsizlik yalnızca aşırı zenginliği vergilendirerek değil, zenginliği yaratan yapıları—yani ücretli emek sömürüsünü, finans tekellerini ve piyasa diktatörlüğünü—tartışmaya açarak aşılabilir.
Tablonun Adı Net
Kapitalist sistem, kendi krizlerini halkın sırtına yükleyerek ayakta kalıyor. Milyarderler biriktiriyor, işçiler yoksullaşıyor. Yoksulluk, bu sistemin bir arızası değil, doğrudan sonucudur. Oxfam’ın raporu, bu eşitsizliği verilerle kanıtlıyor; ancak bu çarpıklığı dönüştürecek olan, yalnızca istatistik değil, sınıf mücadelesidir.
- Demirtaş’tan PKK’nin Silah Bırakması Sonrası Sırrı Süreyya Önder’li Mesaj: “Kaybeden Olmadı, Olmayacak” - 12 Temmuz 2025
- Özgür Özel’den Antalya’da Sert Çıkış: “Sıfırladım Babacığım Diyenler Dışarıda, Belediye Başkanları İçeride” - 12 Temmuz 2025
- Beylikdüzü’nde Nöbet: Yurttaşlardan Murat Çalık’a Destek, Tahliye Çağrısı Büyüyor - 12 Temmuz 2025