Yemen’de Batı Emperyalizmin Desteğinde Yaşanan İnsanı Kriz

Yakın tarihte dünyanın en kötü insani krizine ev sahipliği yapan Yemen, ABD emperyalizminin desteklediği vekalet savaşıyla harap olmaya devam ediyor.

22 Ocak 2022’de Suudi Arabistan öncülüğündeki koalisyonun güçleri Yemen’deki bir hapishaneye düzenlediği hava saldırısıyla en az 70 kişi hayatını kaybetti. 130’dan fazla kişi yaralandı. Aynı gün düzenlenen bir başka hava saldırısı da stratejik liman kenti Hodeidah’taki bir telekomünikasyon binasını vurarak ülkede ülke çapında internet kesintisine yol açtı. Bu saldırıda top oynayan üç çocuk öldü.

Yemen’deki Krizin Kökleri

Arap dünyasının en yoksul ülkelerinden biri olan Yemen, kökleri Arap Baharı’na kadar uzanan yıkıcı bir iç savaşın içinden geçiyor. Yemen’de 2011 yılında meydana gelen ayaklanmalar, ülkenin uzun süredir başında olan otoriter cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih’in devrilmesine yol açmış ve yerine cumhurbaşkanı yardımcısı Abdrabbuh Mansour Hadi getirilmişti.

2015 yılında, Hadi hükümeti ile Uluslararası Para Fonu (IMF) arasında ülkenin borçlarını ödemek için petrol sübvansiyonlarını azaltma anlaşması yapıldıktan sonra, kitlesel protestolar Hadi’yi istifaya zorladı. Ardından, İran tarafından desteklenen Şii Hutsiler yönetime gelmeye hazırlanırken, Hadi hükümetinin destekçileri ile Hutsiler arasında başlayan çatışmalar bir iç savaşa evrildi.

Yemen, Kızıldeniz’i Aden Körfezi’ne bağlayan bir boğazda (dünyadaki petrol sevkiyatının büyük kısmının geçtiği) yer aldığı için stratejik öneme sahip olsa da, her şeyden önce çatışma Şii İran ile Sünni Suudi Arabistan arasındaki bölgesel güç mücadelesinin bir parçasıdır. Irak ve Afganistan’a yaptığı maceracı müdahaleler sonrasında ABD’nin bölgedeki etkisinin zayıflamasıyla İran, ABD’den boşalan bu alanda giderek daha fazla bölgesel bir güç olarak kendini konumlandırmaya başladı.

İran’ın Yemen’deki Hutsiler’i desteklemesiyle Suudi Arabistan, 2015’te çoğunluğu Sünni olan sekiz Arap devletinin yardımı ve daha da önemlisi, ABD, İngiltere ve Fransa’nın maddi ve siyasi desteğiyle Yemen’i başat rakibinin etkisinden kurtarmak için askeri müdahalede bulunmaya karar verdi.

ABD için Yemen’deki çatışma, ABD emperyalizminin geniş askeri/savaş endüstrisinin kârını güvence altına almak için, Suudi Arabistan ile kazançlı silah anlaşmalarını artırmak için önemli bir fırsattı.

Aslında, Yemen birçok yönden dünyanın büyük bir kesiminde “unutulmuş bir savaş” haline geldi. Bütün dünya bu savaşı görmezden gelse de, Nobel Barış Ödülü sahibi Obama döneminde, Silahlı İnsansız Hava Araçlarıyla (SİHA) yaklaşık 700 kişinin ölümüne neden olan vahşi saldırılar Yemen halkı tarafından unutulmayacak.

Suudi liderliğindeki koalisyona verilen düpedüz askeri desteğin ötesinde, savaşın başlamasından bu yana, ABD ve koalisyonun geri kalanı, öncelikle Yemen’de destekledikleri güçleri iktidara getiremedi. Hutsiler şu an başkent Sanaa’yı ve Kuzey Yemen’in çoğunluğunu kontrol eden İslam Devleti (İŞİD) gibi diğer isyancı İslamcı grupların ilerlemesini engelleyemedi.

Dünyanın En Kötü İnsani Krizi

ABD, Yemen’de ölüm ve yıkıma yol açmaya devam ediyor ve bu da Yemen halkı için hayal bile edilemeyecek düzeyde acılar yaşanıyor. Aralık 2020’de Birleşmiş Milletler, çatışmanın 131.000’i gıda, sağlık hizmetleri ve altyapı eksikliği gibi dolaylı nedenlerden olmak üzere tahmini 233.000 ölüme neden olduğunu bildirdi. Çatışmalar sonucunda 10.000’den fazla çocuk da dahil olmak üzere on binlerce Yemenli öldü veya yaralandı.

Dört milyon insan evlerinden kaçmak zorunda kaldı ve 20,7 milyondan fazlası (nüfusun yüzde 71’i) hayatta kalmaları için bir tür insani yardıma veya korumaya ihtiyaç duyuyor. En az 5 milyon insan kıtlığın eşiğinde ve neredeyse 50.000 kişi şimdiden kıtlık benzeri koşullarda yaşıyor. BM’ye göre, beş yaşın altındaki yaklaşık 2,3 milyon çocuk akut olarak yetersiz besleniyor ve bunların 400 bini tedavi edilmezse ölme riskiyle karşı karşıya.

Yemen’de her iki kişiden birinin güvenli suya erişimi yok ve bu da ülkeyi şimdiye kadar kaydedilen en büyük kolera salgınıyla başa çıkmakta zorluyor. Bu, 2016’dan bu yana 2,5 milyon şüpheli kolera vakasına ve yaklaşık 4.000 buna bağlı ölüme neden oldu. Savaşın yıktığı ülke, 2019’dan bu yana dang humması salgınının üreme alanı haline geldi.

Sağlık sistemi neredeyse çökmüş bir ülkede, Covid-19 salgınının etkilerinden bahsetmenin olanağı yok. Vaka sayısı ve ölenlerin sayısı bilinmiyor. Yemen’deki 3.500 tıbbi tesisin sadece yarısı tam olarak çalışıyor ve ilçelerin yüzde 20’sinde doktor yok, yani en az 20 milyon kişi yeterli sağlık hizmetlerine erişemiyor.

Bu trajik senaryo karşısında, Afganistan’daki son çekilme ve ardından yaşanan insani krizin gösterdiği gibi, ABD, İngiltere ve AB emperyalizminin ne Yemen’deki ne de bölgedeki diğer ülkelerin hiçbirinde sorunları/çatışmaları sona erdirmekle ilgilenmediği açıktır.