İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen ve giderek siyasallaştığı yönünde kamuoyunda büyük tepki toplayan “mali suçlar” soruşturması kapsamında, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun tutukluluğuna devam kararı verildi. 23 Mart’ta apar topar başlatılan ve adli değil siyasi saiklerle yürütüldüğü öne sürülen soruşturma kapsamında, İmamoğlu’yla birlikte tutuklanan 30 kişinin de tutukluluğunun sürdürüleceği açıklandı.
Sulh Ceza Hakimliği, aylık tutukluluk incelemesinde, “suçlamaların ağırlığı”, “delillerin karartılması ihtimali” ve “tanıklara baskı yapılabileceği” gibi artık ezberlenmiş gerekçeleri ileri sürerek, İmamoğlu ve diğer isimlerin tahliye taleplerini reddetti. Ancak mahkemenin kararı, savunma avukatlarının iddia ettiği gibi bir tür “hukuki refleks”ten çok, merkezi bir iradenin siyasi hesaplarını uygulamaya dönük bir adım olarak yorumlanıyor.
Siyasi Rakiplere Yönelik Yargı Operasyonu mu?
Soruşturma kapsamında Ekrem İmamoğlu’nun yanı sıra, İBB iştiraki Medya A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı Murat Ongun, İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe, eski CHP İstanbul İl Başkanı Fatih Keleş ve İBB bürokratları Serdar Haydanlı, Murat Kapki ve Ali Nuhoğlu da tutuklu yargılanıyor. Yöneltilen suçlamalar ise neredeyse tüm ağır ceza katalog suçlarını kapsıyor: “suç örgütü kurmak ve yönetmek”, “örgüte üye olmak”, “irtikap”, “rüşvet”, “nitelikli dolandırıcılık”, “kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek” ve “ihaleye fesat karıştırmak”…
Ancak hukukçular ve muhalefet, bu suçlamaların içerikten çok bir biçim tartışması yarattığını vurguluyor. Dosyada delil olarak sunulan kimi belgelerin ciddi usulsüzlüklerle toplandığı, “gizli tanık” beyanlarının ana delil haline getirildiği, esaslı fiziki delillerin ise henüz dosyada bulunmadığı ifade ediliyor.
SEGBİS İle Katılmadı, Ama Mesajı Netti
İBB Başkanı İmamoğlu, duruşmaya SEGBİS (Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi) ile katılmayacağını dilekçeyle bildirirken, “siyasal bir tiyatronun figüranı olmayı reddettiğini” ima eden bu tavrı, kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Diğer tutuklular ise SEGBİS üzerinden bağlanarak özgürlük talebinde bulundu.
Mahkeme ise herhangi bir yeni delil ya da gelişme olmamasına rağmen, yalnızca “ihtimal” kavramına dayanarak tüm tutukluluk hallerinin devamına hükmetti. Hukukçular, bu durumun, tutuklamanın cezalandırıcı hale getirildiği ve masumiyet karinesinin açıkça ihlal edildiği görüşünde.
Hukuk Yerini Talimata mı Bıraktı?
İmamoğlu’nun avukatları tarafından yapılan tutukluluğa itiraz ise, mahkeme tarafından adeta rutin bir bürokratik işlem gibi değerlendirilerek reddedildi. Kararın hiçbir yeni hukuki değerlendirme içermemesi, “tutukluluğun devamı kararları artık otomatiğe bağlandı” eleştirilerini de beraberinde getirdi.
Yargıdaki bu tutum, özellikle 2023 seçimlerinden bu yana artan şekilde muhalefet liderlerine karşı kullanılan yargı aygıtının bir tür siyasal operasyon aracına dönüştüğü yönündeki görüşleri güçlendiriyor. Nitekim aynı süreçte eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Gezi davası hükümlüsü Osman Kavala ve diğer siyasi mahpuslarla birlikte, Ekrem İmamoğlu’nun da bir “hukuki değil siyasi rehine” haline getirildiği yorumları daha da yaygınlaşıyor.
Silivri’de Bir Yerli-Milli Hukuk Harikası
Bugün Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan İmamoğlu, hem CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in düzenlediği protesto mitinglerinde hem de uluslararası basında artık açık bir siyasi mağduriyet örneği olarak anılıyor. Ancak kararları veren mahkemeler, bu algıya dair hiçbir değerlendirme yapmadıkları gibi, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığına dair ciddi kuşkuları derinleştirecek kararlar almaktan da çekinmiyor.
Bir dönem “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” diyen siyasi iradenin, şimdi İstanbul’u kaybetmemek için demokrasiden, hukuktan ve hatta sağduyudan vazgeçtiği bir döneme girmiş olabiliriz.
- Bilim İnsanlarından Alarm: 1,5 Derecelik Isınma Eşiği 2028’de Kalıcı Olarak Aşılabilir - 20 Haziran 2025
- NASA’nın Mars’taki “Mantar” Gizemi: Gerçekten Yaşam Belirtisi mi, Yoksa Sıradan Bir Jeolojik Şekil mi? - 20 Haziran 2025
- CHP’li 81 İl Başkanından Ortak Direniş: Kayyum Darbesini Tanımayacağız - 20 Haziran 2025