Çocuklar doğdukları andan bağımsız bir yetişkin olana kadar kendilerine bakım veren, ilgi gösteren, başta fiziksel olmak üzere sosyal, duygusal ve bilişsel ihtiyaçlarını gözeten ebeveynlere ihtiyaç duyarlar.
Aile ile erken yaşlardan itibaren kurulan etkileşimler çocukların ruh sağlıklarının ve kişilik yapılarının temellerini oluşturur. Bu nedenle aile ortamındaki olumlu veya olumsuz yaşantılardan, eşitsizliklerden de en çok etkilenen yine çocuklar olur. Ne yazık ki hiçbir çocuk kendilerine bakım verecek kişileri yani ebeveynlerini seçme şansına sahip değildir. Bazı çocukların içinde bulundukları koşullar onların sağlıklı bir şekilde gelişmelerini engelleyici olabilmektedir. İstismar veya ihmal edilen çocuklarda olduğu gibi…
Önleyici olabilmek, yerinde ve zamanında müdahalede bulunabilmek için fiziksel ve ruhsal sağlığı olumsuz yönde etkileyen ihmal ve istismar kavramlarının bilinmesinde fayda vardır. İhmal ve istismar Dünya Sağlık Örgütü’ne (WHO) göre şu şekilde tanımlanır: “Çocuğun sağlığını, fiziksel gelişimini, psiko-sosyal gelişimini olumsuz etkileyen bir yetişkin, toplum veya ülkesi tarafından, bilerek veya bilmeden yapılan davranışlar çocuk istismarı olarak kabul edilir“.
Çocuk ihmali ve istismarı birbirinden farklılık gösterir. İhmal ve istismar arasındaki en temel fark, ihmalin pasif eylemlerden, istismarın ise aktif eylemlerden oluşmasıdır. Fiziksel, duygusal ve cinsel olarak yaşanan istismar ve ihmal tanımlarını daha detaylı bir şekilde ele alınan örnek vakalarla inceleyebiliriz.
Fiziksel İstismar
Belirlenmesi ve anlaşılması en kolay ve çok yaygın rastlanan bir istismar şeklidir. Fiziksel istismar, herhangi bir kaza olmaksızın çocuğun yaralanması veya çocuğun ihmal edilmesi, yeterli ilgi gösterilmemesi nedeniyle oluşan kazalarla sonuçlanan her türlü davranışı kapsar. Vurma, sarsma veya herhangi bir şekilde çocuğun bedenine zarar veren diğer davranışları içerir.
Yapılan araştırmalara göre Türkiye’deki çocukların % 14 ile % 87’si fiziksel istismara uğramaktadır. Aile içinde çocuğa yönelik şiddet, çocukta sadece fiziksel yaralanmalara yol açmakla kalmaz, ayrıca çocuğun bilişsel, davranışsal, sosyal-duygusal gelişimi ve işlevlerini de olumsuz etkiler.
Fiziksel istismara uğrayan çocukların davranışları incelendiğinde, bu çocukların yetişkinlerle iletişim kurarken ürkek tavırlar gösterebildiği, ağlayan başka çocukları gördüklerinde çok endişelenebildikleri, aşırı saldırgan veya aşırı itaatkar olabildikleri, sosyal ortamlardan kaçınabildikleri, ebeveynlerinden ve eve gitmekten korktukları, ebeveynleri tarafından rahatlatılma ihtiyacı duyabildikleri gözlenmiştir.
Fiziksel istismar uygulayan ebeveynlerin çocukların ihtiyaçlarını karşılamakta ve ilgi göstermekte çok gecikebildikleri ve duyarsız kalabildikleri, çocuğun yaşına ve hatalarına uygun olmayan aşırı sert disiplin yöntemleri kullanabildikleri görülmektedir .
Duygusal İstismar
Yaygın bir şekilde görülmesine rağmen belirlenmesi ve tanımlanması zor olan bir istismar çeşididir. Duygusal istismar çocukların gelişimsel ihtiyacına uygun, destekleyici bir çevreden, ilgi ve sevgiden, gerekli bakımdan sistemli olarak yoksun bırakılarak çocuğun reddedilmesi, aşağılanması, tehdit edilmesi, yaşı ve kapasitesine uygun olmayan beklentiler yüklenmesi gibi çocuğu psikolojik hasara uğratan davranışlar olarak nitelendirilmektedir.
Kimi zaman ebeveynlerin bir öfke anında çocuklarını istemeden de olsa incittikleri, ihtiyaç duydukları ilgi ve alakayı gösteremedikleri durumlar olabilmektedir; fakat bu durumlar duygusal istismar ile karıştırılmamalıdır. Duygusal istismar tek bir olayla sınırlı kalmaz, süreklilik arz eder ve çocuğu psikolojik olarak inciten davranış örüntülerini içerir. Bu davranış örüntüleri çocuğa bağırma, reddetme, kardeşlerinden farklı davranma, aşağılama, kötü sözler söyleme, değer vermeme, duygusal gereksinimleri görmezden gelme, taşıyabileceklerinden fazla sorumluluk ve beklentiler yükleme, aşırı baskı ve otorite kurmanın yanı sıra aşırı koruma ve bağımlı kılma gibi davranışlardır.
Türkiye’de çocuk istismarı kapsamında yapılan çalışmalar, en yaygın istismar çeşidinin %78 oran ile duygusal istismar olduğunu göstermektedir. Duygusal istismar tek başına görülebileceği gibi fiziksel ve cinsel istismar durumlarına da eşlik edebilmektedir.
Cinsel İstismar
Dünya sağlık örgütünün tanımına göre cinsel istismar, çocuğun tamamen kavrayamadığı, rızası olmadan, gelişimsel olarak hazır olmadığı, yasalara aykırı veya içinde yaşanılan toplumun tabu gördüğü cinsel bir eylem içine sokulmasıdır.
Cinsel istismara kızların erkeklere göre daha fazla maruz kaldığı veya erkeklerin mağduriyetinin daha fazla gizlenebildiği, 4- 8 yaş arası erkekler ile 10- 12 yaş arasındaki kızların daha fazla cinsel istismara maruz kaldığı bilinmektedir. Amerika’da 1993 yılında yapılan bir araştırma kız çocuklarının (%58) erkek çocuklara göre (%Ş2) istismarla biraz daha fazla karşılaştıklarını ortaya koymaktadır. İstismarı gerçekleştiren kişilerin ise % 77 olasılıkla aile, % 11 olasılıkla diğer akrabalar, % 5 bakımla ilgisi olmayan kişiler, % 2 ise çocuğun bakımı ile ilgilenen diğer kişiler arasında olduğu saptanmıştır.
Çocuğun, ailenin bir bireyi tarafından cinsel doyum için kullanılmasına ise ensest denmektedir. Toplumda cinsel istismar sık yaşanan bir durum olmasına rağmen çoğunlukla gizli tutulduğu için belirlenmesi çok zordur. Üstelik cinsel istismar durumlarının %90’ı çocuğun bildiği bir kişi tarafından gerçekleştirilmektedir.
Cinsel istismara maruz bırakan ebeveynlerin; aşırı korumacı, çocuğu cinsel davranışlar sergilemesi İçin cesaretlendiren tutum ve davranışlar sergileyen, cinsel istismar yaşantısı olan, evlilik İlişkilerinde zorluklar yaşayan, alkol veya madde kullanan, ebeveyn olmalarına rağmen çocuk rolüne giren ve sosyal İzolasyon yaşayan kişiler oldukları görülebilmektedir.
Çocuk İhmali
Çocuğa kötü davranmanın en yaygın şekli çocuk ihmalidir. Çocuk ihmali, ebeveynin kaynakları olduğu halde çocuğa bu kaynakları sunmaması şeklindeki pasif eylemleri içeren kötü muamele türüdür. İhmal, fiziksel ve ruhsal sağlık, gözetim, bakım, beslenme, ev kazalarına neden olan tehlikeler, ev ortamının hijyeni, kişisel temizlik, eğitim olanağı sunulması konularında ilgisiz ve duyarsız kalma olarak örneklendirilebilir.
Çocuğun yaşadığı duygusal veya davranışsal sorunlarda gereksinim duyduğu psikolojik desteğin sağlanmaması da bir ihmaldir. Çocuğun ihtiyacı olan sevgiyi göstermemek duygusal ihmalin en önemli göstergesidir.
Çocuğu ihmal eden ebeveyn-bakıcı davranışları incelendiğinde ise bu kişilerde alkol veya kötü madde kullanımı, düzensiz, kaotik bir ev yaşamı sürdürme, kayıtsız kalma, ruhsal ve zihinsel sağlık sorunları yaşama, uzun süreli kronik bir hastalık öyküsüne sahip olma, çocukluk döneminde ihmal edildiğine dair geçmiş öyküye sahip olma gibi özelliklere rastlanabilmektedir.
Çocuk İstismarı ve İhmalinin Etkileri
Çocuk istismarı aslında insanlık tarihinin başlangıcı ile birlikte ortaya çıkmasına rağmen dünya genelinde ancak yakın bir geçmişte bir sorun olarak algılanmaya başlamış ve buna yönelik çalışmalar başlatılmıştır.
Türkiye’de ise bu konu ile ilgili çalışmaların başlaması çok yeni olup daha çok adli tıp, sosyal pediatri, çocuk ve ergen ruh sağlığı uzmanlarının öncülüğünde yürütülmektedir. Özellikle son yıllar göz önünde bulundurulduğunda istismar ve ihmal vakalarının giderek arttığı gözlenmektedir.
Bu durum istismar ve ihmale uğrayan çocuk sayısındaki artıştan kaynaklanabileceği gibi bildirilen vaka oranındaki artıştan da kaynaklanabilmektedir.
Yaygınlaşmakta olan çocuk istismarı ve ihmalinin önlenebilmesi için erken teşhis ve müdahalenin önemi yadsınamaz. Buna yönelik koruyucu önlemlere ağırlık verilmesi gerekmektedir. Bunun için alanda gerekli birikime sahip çeşitli disiplinlerden uzman kişilerin işbirliği içinde olması ve ekip çalışmasına ihtiyaç vardır.
Her yönden sağlıklı bireylerin yetişmesi başta aileler olmak üzere tüm toplumun sorumluluğudur. Dileriz herkes bu konuda üzerine düşen görevi yerine getirir ve Alman yazar Jean-Paul Richter’in “Anılanınız asla kovulamayacağınız cennetlerimizdir.” sözündeki gibi her çocuk ve her birey için anıları mutluluk ve huzur bulacakları ve gitmekten korkmayacakları bir yer olur.
Bu yazı www.tombulbebek.com internet sitesinden alınmıştır
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024