Ümit Akbıyık’ın “İtirafları” ve Hukuki Güvenlik Sorunları

Son yıllarda Türkiye’de artan “itirafçı” tanık beyanlarına dayalı yargı süreçleri, hukuki güvenlik hakkını tehdit eden bir boyuta ulaştı. Özellikle Ümit Akbıyık’ın beyanları, avukatlar, gazeteciler ve siyasetçiler gibi farklı meslek gruplarından bireyler hakkında açılan davaların temel gerekçesi haline geldi. Bu durum, hukuki sistemin eksikliklerini ve yargılamaların keyfiyetini gözler önüne seriyor.

Akbıyık’ın 32 saat içinde 669 kişi hakkında ifade vermesi ve ifadelerin çoğunun avukat Abdullah Barış’ın yokluğunda alınması, hukuki temsil hakkının ihlal edildiğini gösteriyor. Diyarbakır Barosu’na kayıtlı avukat Mehdi Özdemir, bu süreçlerin bireyler ve meslek grupları üzerinde yaratılan cins tehditler açısından son derece zararlı olduğunu belirtiyor. Ayrıca, itirafçı beyanlarının özgürlük için mücadele eden hukukçular derneği ve insan hakları derneği gibi örgütleri kriminalize etmenin kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Yargı Süreçlerinde Reform İhtiyacı

Özdemir, Türkiye’de yargı süreçlerinin artık delillere değil, soyut beyanlara dayanarak yürütüldüğünü ifade ediyor. Bu durum toplumsal güvenlik algısını da olumsuz etkiliyor. Yargılamaların büyük bir kısmının beraatle sonuçlanması, hâlâ bu süreçlerin bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını gösteriyor. Yeni bir hukuk sistemi ve bağımsız bir yargının tesisi, toplumun tüm kesimleri için kritik bir öncelik olmalıdır.