Toplumsal cinsiyet ile ilgili teorik bir yazı beklemiyorsunuz elbette. Kadri Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Araştırmaları Merkezi’nin 2019 yılında yaptığı Türkiye’de Toplumsal Cinsiyet Ve Kadın Algısı Araştırması sonuçlarından bahsetmek istiyorum. Araştırmayı üniversitenin Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezinden Prof. Dr. Mary Lou O’Neil ve İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi, Psikoloji Bölümü Doç. Dr. Aslı Çarkoğlu gerçekleştirmişler. Araştırma, 18 yaş ve üzeri Türkiye kent nüfusu temsil eden 1205 kişi ile gerçekleştirilmiştir. Ocak-Şubat 2019 tarihleri arasında gerçekleştirilen çalışmanın uygulamasını da bir özel şirkete yaptırılmış. Araştırma kapsamında Adana, Ankara, Antalya, Batman, Bursa, Çanakkale, Denizli, Diyarbakır, Erzurum, Gaziantep, Hatay, İstanbul, İzmir, Kayseri, Kocaeli, Konya, Malatya, Manisa, Samsun, Tekirdağ, Trabzon, Van ve Zonguldak illerinde uygulama yapılmış.
Çalışmaya katılan deneklerin siyasi görüşleri Cumhuriyetçi/Kemalist, Muhafazakâr, Dindar, Milliyetçi, Sosyal Demokrat, Siyasetle İlgilenmiyorum ve Diğer seçenekleri etrafında tasnif edilmiş ki, çalışmanın en sorunu bölümlerinden birini de bu oluşturuyor. Çalışmanın bir anket uygulamasından hareketle muhafazakâr ve dindarı, Kemalist ve sosyal demokratı birbirinden nasıl ayırdığı; neden sosyalizm gibi bir tercih listeye eklenmediği tam bir muamma. Sadece sosyalizm mi, çevreci, feminist, LGBTi+ bireyler de belki de dindarlar kadar itibar görmediğinden listeye alınmamıştır; kim bilir. Dindar diye bir politik görüş duyan bilen var mı bu da yine ayrı ayrı tartışma konusu. Çalışmada tüm bunlar diğer seçeneğinin içine tıkılmış durumda. Araştırma sonuçlarında diğer seçeneğinin %9 çıkması da araştırmacılar için pek bir anlam ifade etmiyor demek ki. Neyse, araştırmanın elde ettiği verilerden çıkarsadığı sonuç, yıllar itibariyle milliyetçiliğin erkeklerde, kadınlardan daha fazla popüler olduğu yönünde. Keşke araştırma, milliyetçilik, militarizm ve erkeklik gibi oldukça mayınlı bir arazide de veriler toplamayı tercih etseydi de, erkek nüfus içinde neden milliyetçiliğin popüler olduğu ile ilgili biraz daha derinlemesine konuşabilme imkânımız olsaydı.
Araştırmanın sorunlu olduğu tek yer siyasal görüşlerin tasnifinde değil, Örneğin evlenme kararını kimin verdiği ile ilgili tasnife ve sonuçlara baktığımızda da benzer sorunlara rastlayabiliyoruz. Çalışma, evlilik ile ilgili kararları sonuçları kaçtı/kaçtım/berdel, ailem karar verdi, görücü usulüyle, ben eşime teklif ettim, eşim de kabul etti, kimiz ortak verdik, ailelere bildirdik, eşim bana teklif etti, ben de kabul ettim şeklinde tasnif etmiş. Son üç kriterin birbirlerini kapsadıkları ortada. Eşin sana, ya da sen eşine evlenme teklif ettiysen bunun adına ortak karar vermek denilmez mi? Çalışmada evliliğe ailem karar verdi şeklinde cevap verenlerin oranı 2016’da %7; 2017’de %10 2018’de %5 ve 2019’da %6 şeklinde sıralanmış. Verilerin yanlış olduğunu iddia etmek hiç değilse dışarıdan bakarak mümkün değil; ama araştırmanın evliliğe ailenin karar vermesi ile ilgili olarak 2017’den 2018’e geçerken %10’dan %5’e düşüş hakkına bir şeyler söylemesini beklemek de bizlerin hakkı değil mi?
Benzer araştırma sorunlarına babaların çocuk bakımına katkısı konusunda rastlanmakta, babaların çocuk bakımına katkısı konusunda alt değiştirmeden, çocuğa kitap okumaya, oyun oynamadan, beraber gezmeye birçok aktivite sıralanırken bir de çocuklarla ilgilenme diye neredeyse diğer tüm aktiviteleri kapsayacak muğlak bir ifade yerleştirilmiş ki araştırma sonuçlarına göre babaların %40 civarı çocuklarıyla bu şekilde ilgilendiklerini ifade etmişler. Yine araştırmanın örneğin babaların, çocuklarının kreş/okul sorunlarıyla ilgilenme oranının 2018’de 32’den bir yıl sonra neden %23’e düştüğü ile ilgili olarak da söylediği hiçbir şey yok.
Genel hayat memnuniyeti ile ilgili verilere baktığımızda kadınların hayattan memnuniyetlerine 2017 yılında 10 üzerinden 7,74 puan verdikleri, 2018’de bu rakamın 7,41’e, 2019’da ise 7,24’e düştüğü görülmekte. Araştırma sonuçlarına göre kadınlar, hayatlarından, erkeklerden daha fazla memnunlar
Kadın ve erkeklerin ilişki ve hayat memnuniyeti ile ilgili olarak kayınvalideleri, kayınpederleri, eşleri, çocukları kendi ana babaları hakkındaki değerlendirmelerinin yer aldığı tabloda kadınların erkeklere kıyasla eşlerinden ve onların ebeveynlerinden (araştırmada eşin ailesi için “kayın aile” gibi bir ifade kullanılmış ki, akıllara ziyan) daha az memnun oldukları görülüyor.
Araştırmada deneklere anneniz babanız çocuklarınız eşiniz askerler, polisler, doktorlar akademisyenler, diğer akrabalarınız, arkadaşlarınız ya da aynı mahallede yaşadığınız insanlardan hangisine, size zarar vermek amacıyla hareket etmeyecekleri ve sizin iyiliğinizi gözetecekleri konusunda ne kadar güvenirsiniz? Şeklinde bir soru yöneltilmiş. Sonuçlara göre 2017-2019 arasındaki üç yılda gençlerin arkadaşlarına yaşlılardan daha fazla güvendikleri görülmekte. Benzer şekilde 2017-2019 arasındaki üç yılda erkeklerin %92’si «eşime güvenirim» der iken kadınların %86’sı aynı ifadeyi benimsediği not edilmiş. Aynı şekilde eğitim seviyesi arttıkça arkadaşa güven de artıyor ama eğitim seviyesi arttıkça polis ve askere güven azalıyor.
Çalışmada kadının toplumda yaşadığı en büyük sorun şiddet işsizlik eğitimsizlik sokakta baskı ve taciz aile baskısı kadın erkek eşitsizliği çevre / mahalle baskısı başlıkları altında ele alınmış. 2017’den 2019’a şiddeti en önemli sorun olarak görenlerin oranı %53’ten %62’ye çıkmış, 2019’da ise %60’a inmiş. İlginç olan ise kadınların verdikleri diğer cevaplar. Kadınların 2016 yılında sadece %7’si sokakta baskı ve tacizi birinci sırada önemli bir sorun olarak görürlerken 2019’da bu oran %3’e düşmüş. Benzer şekilde kadın erkek eşitsizliğini en önemli bir sorun olarak görenlerin oranı 2016’de %11 iken 2018’de %5’e düşmüş, 2019’da %6’ya çıkmış. Soruların hangi formatta ve nasıl sorulduklarını bilmeden, cevapların nasıl istitistikleştirildiğini bilmeden net hüküm vermek yanlış olur ama rakamlar hiç değilse bir kez daha kontrol edilmeyi bekliyorlar gibi.
Araştırma ekibi hocaların emeklerine saygısızlık etmek istemem, araştırmanın internet ortamında bulunan sunumundan yola çıkarak yaptığım yorumlarda haksızlık ettiğim noktalar olduysa da özür dilerim, ancak hiç değilse bu raporun öğrencilerime tavsiye edebileceğim, ya da arşivime koyup da mutlaka lazım olur diyebileceğim bir rapor olmadığını söylemek isterim.
Keyifli Pazarlar