Son Üç Gün

Yolsuzlukların ve yasakların olmadığı (*)” bir ülkede 3 gün sonra oy verme işlemi başlayacak!

Cezaevleri, ülke tarihinin en kalabalık günlerini yaşasa da, Cumhurbaşkanının sözleri daha gerçekçi görünebilir, makarna ve kömüre muhtaç bırakılmış insanlarıma.

Ekmeğinin yanına kırdığı kuru soğanı katık etmeye çalışan, alabildiğine yoksullaştırılıp sadece hayatta kalmaya çalışan insanın, elinden alınmaya çalışan, dolarla kur savaşına girmiş soğanın acısı gözlerini yaşarttığından olsa gerek, kulakları da duyduklarını yorumlayamaz hale gelmiş!

Hiç yalan söylemediğini, dün kara dediğine bugün ak demediğini” söyleyerek kendisini dinleyenleri akıl yoksunu sanmalarını, sınırsız iktidar kaygısı olarak açıklamanın ne kadar yeterli olabileceği de artık tartışma konusu!

Yapmış oldukları siyasi yanlışlarla, güçlerini abartarak, kendilerine emperyalist sömürü sisteminin tepelerinde yer arayanlar, sistemin kendilerini dışlamasını ve vazgeçilmez olmadıklarının işaretini gösterdiği anda içine girdikleri panikle almış oldukları “erken seçim” kararından iktidar çıkarmanın peşinde koşuyorlar ki durumun kendileri açısından hiç de iç açıcı olmadığını da biliyorlar!

Suriye’deki ilhak politikası ve durdurulamayan ihtiras nedeniyle ABD denetimindeki yerlere bile göz koyup (Mimbiç) girmeye çalışma, Reza Zarrab aracılığı ile İran’da uygulanan ambargonun delinerek ABD’nin ekonomik ve siyasi çıkarlarının zedelenmesi, Rusya ile yakınlaşma, Suriye pazarından hakkından fazlasına göz koyma, yapılan hiçbir uyarıyı dikkate almamak, kaçınılmaz sonu hızlandırdı!

Son uyarıya da (1) olumlu yanıt vermeme sonucunda emperyalist sistem, Ortadoğu’nun yeniden şekillendirilmesi sırasında ihtiyaç duyduğu “gözü kara” ve “Diplomasiden anlamayan”, tecrübesiz iktidardan vazgeçmek durumunda kaldı!

Panik o kadar büyük ki yandaş medya “iç savaş” çığlıkları atıyor. Olası bir iktidar değişikliğinde başlarına gelebilecek olası olumsuzlukları dillerine dolamışlar. Korku Ağrı dağında zirve yapmış!

Yapmış oldukları nedeniyle günah çıkaran, af dileyen, öz eleştiri yapanlar sıraya girmiş!

Fareler gemiyi terk etmeye başlamış.

Korku, daha da büyük hatalara imza attırıyor. Suruç bunun en bariz örneği. Gizlenemez boyutta yapılan provokasyon sonucu 4 kişi yaşamlarını yitirdi.

Otopsi ön raporuna baktığımızda yaşananın vahşet olduğunu görmemek için sadece kör olmak da yetmiyor!

Yaşamını yitirenlerden birisi hariç, saldırıya uğrayan ve yaşamlarını kaybedenlerin “bitişik mesafe” olarak adlandırılan bir metreden çok daha yakın mesafeden ateşlenen silahlarla öldürüldükleri raporla belgelenmiş ki bu üç kişi yaralı olarak getirildikleri hastanede öldürüldükleri iddiasına iktidar ve yetkililerce bir yalanlama gelmedi.

Bu kadar yakın mesafeden yapılan atışla ölüm, yaşananın çatışma olmadığının en bariz göstergesi. Çatışmalarda ateş mesafesi en az birkaç metredir!

Ayrıca, yaşamını kaybedenlerin tamamında kesici ve yaralayıcı diğer alet ve eşya darpları da mevcut!

Ve en önemlisi, değişik çarpa mermi izleri ki bu saldırganın birden fazla olduğunun göstergesi!

Bir kişinin vücudunda 17 mermi izi!

17 kez ateşlenen silah!

17 kez ateşlenen öfke ve kin!

Toplumu, insanları, birbirlerine 17 kez ateş edecek kadar düşman eden, bölen, parçalayan, öfke ve kin dolduran siyaset! (2)

İktidarda kalmayı “ölüm kalım” meselesi haline getiren, getirmek zorunda hisseden mevcut iktidarın, bu konudaki kararlılığı ve gözü karalığının göstergesi olan Suruç olayları, ister istemez, 25 Haziran sonrasında olabilecekleri de düşündürüyor!

16 yıl boyunca, üretime katkı sunabilecek, artı değer, gelir elde edebilecek tek yatırıma imza atmayan, mevcut yatırımların tamamını satan, doğanın katledilmesine göz yuman ve destekleyen, rant ekonomisine dayalı, yandaş müteahhitleri besleyen, ülkenin en az 20 yıllık geleceğini ipotekleyen ve bu nedenlerle de ekonomik çıkmaza giren iktidar, yapmış olduğu hatalar nedeniyle hesap veremez duruma geldiğinden, ne olursa olsun, iktidarda kalmayı tek çözüm olarak görüyor!

Kendi içlerinde düştükleri çaresizlik, çıkış yolunun olmaması, “kaybetme ihtimali” üzerinden üretilen korku senaryolarını da beraberinde getiriyor.

Seçimlerde yapılması muhtemel hileler alenen konuşuluyor! Yurt dışı seçimlerinde ortaya çıkan birkaç hile de var! YSK (Yüksek Seçim Kurulu) referandumda son dakikada aldığı “mühürsüz oyların geçerli sayılacağı” kararını burada peşinen aldı!

Seçim gösterisi “Kandil operasyonu” devam ediyor!

Mimbiç’e girilemedi ama etrafında devriye gezileri başladı!

Ancak, yandaş gazetecilerin de söylediği gibi, bu tür girişimler “istenilen heyecanı” yaratmadı!

Sonuç olarak, mevcut iktidar vazgeçilmiş olmanın sancılarını yaşamakta. Vazgeçilmiş olma durumu toplumsal olarak da yansımalarını buluyor.

Tüm baskılara rağmen “erken seçim” de asıl belirleyici olan Kürt oyları gittikçe artan öfkeyle yükseliş gösteriyor. İktidarın, HDP’nin baraj altında kalmasına dayandırdığı seçim çalışmaları istediği sonucu vermeyecek gibi duruyor ki son dönemlerdeki saldırıların artması da bunun göstergesi.

Her ne kadar seçimler halkın yararına sonuçlar vermese de, adalet sistemini tamamen yok eden ve şiddeti alabildiğine uygulayan mevcut iktidarın değişmesi bile, şiddet ve baskı altında patlamaya hazır bomba gibi duran halk için kısmi ferahlık getirecektir.

Bu aynı zamanda, sisteme karşı oluşabilecek toplumsal patlamaların da önüne geçecek güvenlik sibopudur!

Devrimden yana olan sosyalistlerin bile böyle bir ferahlamaya ihtiyacı var!


(*) Cumhurbaşkanı, bir konuşmasında

1.https://tr.sputniknews.com/abd/201804121033004408-trump-suriye-saldiri-zamanlama-asla/

Not: Suriye’ye füze saldırısı öncesinde, Trump’ın attığı bir Twet de yazılan “Where is our “Thank you America?” (Amerikaya teşekkür ederim, demesi gerekenler nerede?) sorusunu, Türkiye başta olmak üzere bölge ülkeleri iktidarlarına bir uyarı olarak düşünüyorum.

2.https://www.habercilerden.com/suructa-oldurulen-baba-ile-2-oglunun-otopsi-raporlarina-ulasildi/

 

Nami TEMELTAŞ
Latest posts by Nami TEMELTAŞ (see all)