Solu Partisi: Umarız mahkemeler referandumu iptal edecek kadar bağımsızdır

16 Nisan’da başkanlık rejimi için gereçekleştirilen halk oylamasında yaşanan hukuksuzlar tartışılmaya devam ediyor. Şaibeli seçim sonuçları dünyada da büyük yankı uyandırırken bir açıklama da Avrupa Solu Partisi’nden geldi.

Parti adına yazılı bir açıklama yayımlayan Genel Başkan Gregor Gysi, seçimler devam ederken alınan mühürsüz zarf ve oy pusulalarının kabul edilmesi kararına büyük tepki göstererek, “Umarız mahkemeler referandumu iptal edecek kadar bağımsızdır” dedi.

“Erdoğan kazandı. Gerçekten mi?” başlığıyla yayımlanan açıklama şu şekilde:

“Referandum sürecinde gerçekleştirilen kampanyalardaki haksız koşullara rağmen – binlerce muhalif siyasetçi ve gazeteci, yandaş medyada devlet baskısına maruz kaldı.

Referandumda seçmenlerin yaklaşık yüzde 50’si ‘hayır’ oyu kullandı ve de sonuç olarak Erdoğan’ın otoriter politikasını reddetti.

Oy kullanma sırasındaki manipülasyonlarla ilgili olarak da birkaç rapor var: Halk oylamasına dair yapılan gözlemler, Kürt bölgelerinde büyük ölçüde kısıtlandırıldı. Seçim esnasında kısa bir sürede alınan kararla mühürsüz oy pusulaları ve zarfları olmadan oyların kabul edilmesi, seçimin geçersiz olduğu anlamına geliyor.

Umarız, Türkiye’de mahkemeler hâlâ, referandumun tekrarı için karar alabilecek kadar bağımsızdırlar. Türk toplumu derinden bölünmüştür. Türkiye şimdi bu bölünmenin üstesinden gelmek için adım adım ve tavizsiz bir şekilde çalışan bir hükümete ihtiyaç duymaktadır.

Bu, Erdoğan’dan yaşanan tahribat ortamında daha fazla bölünmenin önüne geçemeyeceği yönüyle beklenemez.

Yine de, referandum sonucunda siyasi bir değişim umutları ortaya çıkıyor. Hemen olacak bir iş değil, fakat uzun sürmesi de gerekmez. Mevcut koşullar göz önüne alındığında, sonuçların diğer Avrupa hükümetleri tarafından tanınması için özen gösterilmesi gerekiyor.

AB üyesi tüm ülkeler hemen tüm silah ihracatını ve Türkiye ile yürüttüğü tüm askeri işbirliğini durdurmak zorunda. Bu özellikle Alman federal hükümeti için geçerlidir.

NATO, kendi ittifakında mevcut bir diktatör rejiminin olmasını kendisine sorması gerekir. NATO tarafından Türkiye’ye silah verilmesinin yerine yerine aciliyetle demokratik muhalefeti desteklemek gerekir.