Selahattin Demirtaş: Grand Kartal Otel Yangını: Bebek Var, İnsanlık Yok

Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş genel başkanı olan Demirtaş, 2016’dan bu yana Edirne Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor. Tutukluluk sürecinde yazdığı kitaplar, şiirler ve makalelerle toplumun vicdanını uyandırmaya çalışan bir ses olmaya devam ediyor. T24’te yayımlanan “Bebek Var” başlıklı kısa yazısı, Bolu’daki Grand Kartal Otel yangınında yaşanan trajediyi ve bu olay üzerinden sorumsuzluk kültürünü sert bir şekilde ele alıyor.

Yangın: Alevlerin ve Dumanların Ortasında Çaresizlik

20 Ocak 2025 tarihinde Bolu Kartalkaya’da bulunan Grand Kartal Otel’de çıkan yangın, hem can kayıpları hem de ihmaller zinciriyle ülke gündemini sarstı. Otelin üst katlarında mahsur kalan insanlar, dumanlar arasında boğularak yaşam mücadelesi verirken, kurtarılmayı bekleyen bir bebeğin varlığı trajedinin sembolü haline geldi. Yangın sırasında otelin yangın merdivenlerinin kullanılamaz durumda olduğu ve yangın söndürme sistemlerinin yetersizliği iddiaları, faciayı önlenebilir bir felaket olarak değerlendiren tepkileri artırdı.

Selahattin Demirtaş, bu olayda yaşananları anlatırken duyguların en derinine iniyor:

“Grand Kartal Oteli’nin üst katlarından bir adam ‘Bebek var!’ diye bağırıyor. Alevler, dumanlar ve bebek var. İnsanlar ve onlarca insan yavrusu diri diri kavruluyor, dumandan nefes alamıyorlar, biz izlerken boğuluyoruz, onlar çaresizce yardım çığlıkları atıyorlar. Hep birlikte izliyoruz, boğula boğula ölüyoruz hep birlikte.”

Bu sözler, sadece yangının fiziksel etkilerini değil, aynı zamanda toplumun kolektif çaresizliğini ve duyarsızlığını da ortaya koyuyor. Demirtaş, yangın anında bir adamın “Bebek var!” çığlığını vicdanlara bir tokat gibi indiriyor. İçeride bir bebeğin varlığı, masumiyetin ve savunmasızlığın simgesi olarak karşımıza çıkıyor.

“Sorumlu Yok, İnsanlık Yok”

Yangın sonrası yapılan açıklamalarda yetkililerin birbirini suçlaması, Demirtaş’ın yazısında en çok eleştirilen konulardan biri. Yazısında şu ifadelerle bu sorumsuzluğu sert bir şekilde eleştiriyor:

“Sabah oluyor, adamlar geçiyor mikrofonların ardına, birer birer ‘Ben sorumlu değilim ki’ diyor, ‘Öbürü sorumlu.’ Öbürü de ‘Ben değilim ki sorumlu, beriki sorumlu’ diyor. Sorumlu yok, utanma yok, insanlık yok, bebek de yok artık.”

Bu sözler, yalnızca bu olaya özgü bir eleştiri değil. Türkiye’de benzer facialarda tekrar eden sorumsuzluk kültürüne yönelik bir isyan niteliği taşıyor. Demirtaş, sorumluluk almaktan kaçan bir düzenin insan hayatını nasıl değersizleştirdiğini gözler önüne seriyor.

“Bize Uyku Yok”

Demirtaş’ın yazısındaki en çarpıcı bölümlerden biri, topluma yönelik çağrısı:

“Sen bir piliç kamyonunun soğuk kasasında uyu bebek. Birilerinin sıcak kasasında birikmiş para tomarlarıyla insanlık satın alınamayacağını öğretene kadar bize uyumak yok. Bu toprakları her bebeğimiz için cennet yapana kadar bize durmak yok.”

Bu sözler, yangın trajedisini daha geniş bir toplumsal eleştiriyle ilişkilendiriyor. Demirtaş, yalnızca yaşanan acıyı anlatmakla kalmıyor, aynı zamanda bir mücadele çağrısında bulunuyor. İnsan hayatının meta olarak görüldüğü, insanlık onurunun hiçe sayıldığı bir düzenin karşısında durmayı öneriyor.

Yangınla ilgili yapılan incelemelerde, otelin güvenlik önlemlerindeki eksiklikler gün yüzüne çıktı. İtfaiye müdahalesindeki gecikme, yangın merdivenlerinin kullanılamaz durumda olması ve yangın söndürme sistemlerinin yetersizliği kamuoyunda büyük tepki topladı. Ancak Demirtaş’ın yazısı, yalnızca bu ihmallere değil, bu ihmallerin arkasındaki sistematik çarpıklıklara işaret ediyor.

İnsanlığın Yeniden İnşası İçin Mücadele

Selahattin Demirtaş’ın “Bebek Var” yazısı, Grand Kartal Otel yangını özelinde bir trajediyi anlatmakla sınırlı kalmıyor. Bu trajedi üzerinden, sorumsuzluk kültürüne, insan hayatının değersizleştirilmesine ve toplumsal duyarsızlığa güçlü bir eleştiri yöneltiyor.

Yangından sonra geriye kalan sorular hâlâ yanıt bekliyor: İnsan hayatı neden bu kadar ucuz? Sorumluluk neden bir başkasına havale ediliyor? Toplum, bu tür trajediler karşısında ne zaman harekete geçecek? Demirtaş’ın çağrısı ise açık ve net: “Bu toprakları her bebeğimiz için cennet yapana kadar bize durmak yok.”

Yangın, yalnızca bir otelde değil, insanlığın vicdanında da derin bir yara açtı. Bu yarayı iyileştirmek, sadece sorumluları ortaya çıkarmakla değil, insan hayatına hak ettiği değeri veren bir düzeni inşa etmekle mümkün olacak. Demirtaş’ın yazısı, bu mücadeleye katkı sunan bir manifesto niteliği taşıyor.