Doktor Göçü: “Giderlerse Gitsinler” Diyenlerin Görmek İstemediği Gerçekler

Türkiye’de sağlık sektöründe yaşanan kaos, sadece hastaları değil, hekimleri de çıkış yolları aramaya itiyor. Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) verilerine göre, 2024 yılında 2 bin 692 hekim yurt dışında çalışmak için İyi Hal Belgesi aldı. Bu sayı, ülkenin sağlık sisteminin içinde bulunduğu derin çöküşün somut bir göstergesi. Her yıl artan bu göç, “Giderlerse gitsinler” söylemiyle küçümsenen bir sorun olmaktan öteye geçti; bu durum, sağlık sisteminin kalbine yerleşmiş yapısal bir sorunun habercisi. Ancak görünen o ki, sağlık politikalarının oluşturulmasında yetkili olanlar, bu sorunu çözmek yerine, hem hastaları hem de hekimleri mutsuz eden bu sistemi sürdürmekte ısrarcı.

5 Dakikada Muayene: Bir Sağlık Skandalı

Türkiye’de hekimlerin yaşadığı zorlukların başında, sağlık sistemindeki aşırı yüklenmiş iş yükü geliyor. Günde onlarca hastayı muayene etmek zorunda kalan doktorlar, hastalara sadece 5 dakika ayırabiliyor. Bu süre, bir hastanın şikâyetlerini ifade etmesi, doktorun geçmiş tıbbi bilgileri değerlendirmesi, muayene yapması, tanı koyması ve tedavi planlaması için asla yeterli değil. Hekimler, bu durumu bir “skandal” olarak tanımlıyor ve haklılar. Çünkü bu sistem, ne hasta memnuniyeti ne de doğru bir sağlık hizmeti sunumu sağlayabiliyor.

Peki, bu 5 dakikalık muayene dayatması kimlerin işine yarıyor? Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Nilüfer Ustael’in de belirttiği gibi, bu süreç hastaları ve hekimleri karşı karşıya getiriyor. Sağlık hizmetlerinin bu şekilde sunulması, sadece sistemin yarattığı sorunları gizleyen bir “şov” olarak karşımıza çıkıyor. Hekimler, hastaların isyanıyla baş başa bırakılıyor, bu da şiddet olaylarının artmasına neden oluyor.

Hekim Göçü: “Değerli Hissetmek İçin Gidiyoruz”

Türkiye’den yurt dışına göç eden hekimlerin en büyük motivasyonu, mesleklerini icra ederken değer görmemeleri. Türkiye’de doktorlar, ağır iş yükü, düşük maaşlar, uzun çalışma saatleri ve artan şiddet olayları ile mücadele ederken, yurt dışında daha iyi çalışma koşulları ve maddi olanaklar bulmayı umut ediyor. Ancak yurt dışına çıkma şansı bulamayan doktorlar, daha büyük psikolojik sorunlarla boğuşmak zorunda kalıyor. Depresyon, izolasyon ve hatta intihar vakalarının arttığını belirten Ustael, hekimler için bu ortamın artık sürdürülemez olduğunu vurguluyor.

Sağlıkta Dönüşüm: Çöküşün Diğer Adı

Türkiye’nin sağlık sistemindeki sorunlar, 2000’li yılların başında uygulamaya konulan “Sağlıkta Dönüşüm Programı” ile derinleşti. Kamu hastanelerinin kapatılıp şehir hastanelerinin açılması, halk sağlığını iyileştirmek yerine kışkırtılmış sağlık talebine neden oldu. Hastalar, randevu almakta güçlük çekerken, uzun bekleme süreleri ve yetersiz sağlık personeli yüzünden şikayetlerini çözmek için bir hastaneden diğerine yönelmek zorunda kalıyor.

Bu sistem, yalnızca hasta ve doktorları değil, ülkenin sağlık kaynaklarını da israf ediyor. Ustael’in belirttiği gibi, tomografi ve MR gibi ileri tetkik taleplerinin OECD ortalamalarının çok üzerinde olması, aslında sağlık sisteminin ne kadar kötü yönetildiğinin bir göstergesi. Hastaların yeterli sağlık hizmetine ulaşamaması, sadece bireysel sağlık problemleri değil, aynı zamanda toplumsal maliyetler yaratıyor.

Şehir Hastaneleri: Kar Hırsının Gölgesinde Sağlık Hizmeti

Şehir hastaneleri, sağlık sektöründe özelleştirme politikalarının en çarpıcı örneği olarak karşımıza çıkıyor. Bu hastaneler, sağlık hizmetini bir hak olarak değil, bir ticari ürün olarak gören anlayışın sembolü haline geldi. Ustael’in belirttiği gibi, şehir hastanelerinin açılması nedeniyle Ankara’daki pek çok kamu hastanesi kapatıldı, ancak yatak kapasitesinde bir artış sağlanmadı. Bu durum, özel hastanelere yönelimi artırarak, halkın cebine daha fazla yük bindiriyor.

Bu tablo, sadece sağlık hizmetlerinde değil, genel siyasal iklimde de bir yozlaşmanın göstergesi. Sağlık sistemi, kamu yararı yerine rant odaklı bir anlayışla yönetiliyor. Bu durum, tıp fakültelerindeki eğitim kalitesinin düşmesine, genç hekimlerin ülkeden kaçmasına ve sağlık hizmetlerinin daha da kötüleşmesine neden oluyor.