İran’da Evin Cezaevi Kadın Mahkûmları İdam Cezalarına Karşı Açlık Grevi Başlattı

İran’da Evin Cezaevi’nde tutulan Doğu Kürdistan Özgür Kadın Topluluğu (KJAR) üyesi Werişe Muradi’ye 10 Kasım’da verilen idam cezası, ulusal ve uluslararası kamuoyunda tepki çekmeye devam ederken, cezaevindeki kadın mahkûmlar idam kararını protesto etmek için açlık grevi başlattı.

Evin Cezaevi’nde tutuklu olan kadın aktivist Golrokh Iraei, sosyal medya platformları üzerinden bir mesaj yayımlayarak Muradi ve Pexşan Ezizi’ye verilen idam cezalarını protesto etmek amacıyla açlık grevi başlattıklarını duyurdu. Iraei, mesajında Muradi’ye savunma hakkı tanınmadığını, somut deliller olmaksızın mahkeme başkanının kanaatiyle idam cezası verildiğini ifade etti.

İran Kürdistan Komünist Partisi Komala Kadın Komitesi de bir açıklama yaparak, verilen idam cezalarının hukuk dışı olduğunu belirtti. Açıklamada, 15. Ceza Mahkemesi’nin, suçlu olarak tanımlanan Yargıç Salavati başkanlığında gerçekleştirilen duruşmada, Muradi’ye yönelik tüm suçlamaların asılsız ve uydurma olduğu, savunma yapmasına dahi izin verilmediği vurgulandı. Salavati, İran’da adalet dışı kararlarıyla tanınan kötü şöhretli yargıçlar arasında sayılıyor ve insan hakları ihlalleriyle bilinen Saeed Mortazavi ile aynı sınıfta yer alıyor.

İdamların Arkasında Yatan Amaç: Toplumu Korkutmak

Komala Kadın Komitesi açıklamasında, idam cezalarının topluma korku salmak amacıyla kullanıldığına dikkat çekildi. İran İslam Cumhuriyeti’nin siyasi ve sivil aktivistlere karşı uyguladığı bu idam kararlarının, rejimin içinde bulunduğu krize rağmen iktidarını sürdürme stratejilerinin bir parçası olduğu belirtiliyor. Açıklamada, 6-20 Kasım tarihleri arasında cezaevlerinde yüzlerce tutuklunun idam edildiği ve bu kitlesel infazların halk üzerinde korku yaratmayı amaçladığı vurgulandı.

Uluslararası Çağrı

Komala Kadın Komitesi, İran’ın bu adalet dışı uygulamalarına karşı insan hakları kuruluşlarına ve siyasi çevrelere, verilen idam cezalarına karşı çıkmaları için çağrıda bulundu. Özellikle Muradi’ye yöneltilen suçlamaların temelsiz olduğunun altını çizerek, bu cezaların bir tür “korku politikası” olduğunu belirtti.İran’da yaşanan bu gelişmeler, siyasi baskılar ve insan hakları ihlallerine karşı uluslararası dayanışmanın önemini bir kez daha ortaya koyuyor. Evin Cezaevi’nde açlık grevine giren kadınlar, rejimin baskıcı politikalarına karşı verdikleri bu direnişle toplumsal adalet arayışına dikkat çekiyor.