Türkiye’nin eşsiz kıyı şeritleri, doğal güzellikleri ve biyolojik çeşitliliği ile bilinir. Ancak son zamanlarda, bu değerli kıyı bölgeleri, çeşitli çıkar grupları arasında bir mücadele alanına dönüşmüş durumda. Bir yanda doğayı koruma çabaları, diğer yanda ise hükümetin turizm ve madencilik politikaları yer alıyor. Bu durum, halkın denize erişimini kısıtlayan bir dizi sorunu da beraberinde getiriyor.
Doğacılar ve çevre aktivistleri, Türkiye’nin kıyı şeritlerinin korunması için eylemler düzenliyor. Bu eylemler, kıyıların ticarileştirilmesine ve özel sektöre açılmasına karşı bir duruş sergiliyor. Özellikle AKP hükümetinin madencilik ve turizm politikaları, doğal ve tarihi alanların korunması konusunda endişeleri artırıyor.
Kıyı Hareketleri Dayanışma Ağı (KIYIDA), Türkiye’nin sahil şeritlerinin halka kapatılmasına ve ticarileştirilmesine karşı mücadele eden çevre dernekleri ve platformları bir araya getiriyor. Bu hareket, kıyıların halkın ücretsiz kullanımına açık olması gerektiğini savunuyor ve bu yönde çalışmalar yürütüyor.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) ve Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün desteklediği projeler, Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğini korumak ve istilacı türlerle mücadele etmek için stratejiler geliştiriyor. Bu projeler, kıyı şeritlerinin sürdürülebilir kullanımını ve korunmasını amaçlıyor.
Ancak, hükümetin turizm ve madencilik faaliyetlerine verdiği destek, bu çabalarla çelişiyor. Turizm endüstrisi, özellikle kıyı bölgelerinde, büyük bir ekonomik potansiyel taşıyor. Fakat bu durum, halkın denize erişimini ve doğal alanların korunmasını zorlaştırıyor. Türkiye’nin turizm politikaları, siyasi iktidarın bakış açısından ve anlayışından bağımsız değerlendirilemez ve bu politikalar, doğal ve tarihi mirasın korunması ile çatışma potansiyeli taşıyor.
Bu karmaşık durum, Türkiye’nin kıyı şeritlerinin geleceği için önemli soruları gündeme getiriyor. Doğal güzelliklerin korunması ve halkın erişiminin sağlanması, turizm ve madencilik gibi ekonomik faaliyetlerle nasıl dengelenebilir? Hükümet politikaları, çevre koruma çabalarıyla nasıl uyumlu hale getirilebilir?
Bu soruların cevapları, Türkiye’nin kıyı şeritlerinin geleceğini şekillendirecek ve ülkenin doğal mirasını koruma konusundaki kararlılığını test edecek. Halkın denize erişimi, sadece bir hak değil, aynı zamanda sürdürülebilir bir çevre için de kritik bir öneme sahip. Türkiye’nin kıyı şeritlerinin korunması ve sürdürülebilir kullanımı, tüm paydaşların iş birliği ve karşılıklı anlayışı gerektiren bir konu.
NHY, Eda Kaya
Kaynaklar:
: soL haber
: Journal of Academic Tourism Studies
: United Nations Development Programme
: United Nations Development Programme
: BirGün