Türkiye’nin dört bir yanında öğretmenler, eğitim alanında artan şiddet olaylarına karşı seslerini yükseltiyor. İbrahim Oktugan’ın trajik ölümü, bu sorunun aciliyetini ve ciddiyetini tüm ülkeye hatırlattı. Oktugan, bir öğrencisi tarafından öldürülen bir okul müdürüydü ve bu olay, eğitim camiasında derin bir yankı uyandırdı. Öğretmenler, şiddetin her türlüsünü kınayarak ve eğitimde güvenli bir ortam talep ederek, 81 ilde iş bırakma eylemi gerçekleştirdi.
Bu eylemler, öğretmenlerin sadece kendi güvenliklerini değil, aynı zamanda eğitim kalitesini ve öğrencilerin refahını da koruma arzusunu göstermektedir. Eğitim-İş, Türk Eğitim-Sen, Hürriyetçi Eğitim-Sen ve Eğitim-Bir-Sen gibi sendikaların öncülük ettiği bu hareket, eğitimde şiddetin önlenmesi için acil yasal düzenlemeler yapılması çağrısında bulunuyor.
Öğretmenler, şiddetin sadece fiziksel zararlarının ötesinde, eğitim ortamına ve öğrenme sürecine verdiği zararları da vurguluyorlar. Eğitimciler, öğretmenlik mesleğinin kanunla korunmasını ve eğitimde şiddetin son bulması için somut adımlar atılmasını talep ediyorlar. Bu, sadece öğretmenler için değil, tüm eğitim çalışanları ve öğrenciler için daha güvenli ve destekleyici bir ortam yaratma çabasıdır.
Öğretmenlerin ve eğitim sendikalarının bu eylemleri, toplumun her kesiminden destek görmekte. Öğrenciler ve veliler de, öğretmenlerine destek olmak için çeşitli yollarla katılım gösteriyorlar. Bu, eğitimde şiddete karşı toplumsal bir farkındalık ve dayanışma ruhu yaratıyor.
Eğitimde şiddet, sadece Türkiye’nin değil, dünyanın birçok yerinde ciddi bir sorundur. Bu nedenle, Türkiye’deki öğretmenlerin bu konudaki kararlı duruşları ve eylemleri, global bir mesaj taşıyor