Türkiye’de Akademik Özgürlüğün Sınanması: Barış Akademisyenleri ve Yargı Mücadelesi

Türkiye’den bir grup akademisyen, “Barış Akademisyenleri” olarak bilinen bu topluluk, haklarının tanınması ve adalet talebiyle Danıştay önünde toplanarak seslerini yükseltti. Barışı savunan bir dilekçeyi imzaladıkları için görevlerinden alınan bu akademisyenler, haklarının iadesi ve tanınması için uzun bir mücadele veriyorlar.

Barış Akademisyenlerinin mücadelesi, güneydoğu Türkiye’deki askeri eylemleri eleştiren ve barışçıl bir çözüm çağrısı yapan “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisini imzaladıklarında başladı. Bunun sonucunda, 2016 yılı Temmuz ayında gerçekleşen darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal sırasında çıkarılan kanun hükmünde kararnamelerle mesleki ve hukuki yaptırımlara maruz kaldılar, görevlerinden ihraç edildiler.

Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) tarafından düzenlenen basın açıklamasında, devam eden hukuki mücadeleler ve Danıştay başkanlığının diyalog taleplerini reddetmesi vurgulandı. Sendikanın başkanı Kemal Irmak, benzer durumda olan üyelerle ilgili çelişkili kararlar ve adil ve tutarlı bir yargı süreci için acil ihtiyaç üzerinde durdu.

Durumu daha da kötüleştiren, Ankara 13. İdare Mahkemesi’nin, Anayasa Mahkemesi’nin dilekçeyi imzalamanın düşünce ve ifade özgürlüğü olduğuna hükmettiği kararları hiçe sayarak, görevlerine iade edilen akademisyenleri hızla tekrar ihraç eden uygulamaları oldu. Bu pratik, sadece akademik özgürlük ve hukukun üstünlüğü ilkelerine meydan okumakla kalmıyor, aynı zamanda Anayasa Mahkemesi’nin kararlarını da zayıflatıyor.

Barış Akademisyenleri ve destekçileri, kendilerini tanımladıkları gibi yargısal zulme son verilmesini talep ediyor ve haksız yere ihraç edilen tüm akademisyenlerin görevlerine iade edilene kadar mücadeleye devam etmeye kararlılar. Mücadeleleri sadece bireysel kariyerlerle ilgili değil, aynı zamanda demokrasi, insan hakları ve muhalefet özgürlüğünün temel değerleriyle de ilgili.

Bu durum, akademik özgürlüğün kırılganlığını ve adalet için duruş sergilemenin önemini hatırlatıyor. Bilim insanlarının ve onların topluma katkılarının korunması için uyanık olma ve savunuculuk ihtiyacını vurguluyor. İnançlarına sıkı sıkıya bağlı kalan Barış Akademisyenleri, bilgi arayışının ve söz hakkının her koşulda savunulması gerektiğini güçlü bir mesajla iletiyorlar.

NHY, Deniz ÇINAR