Kıdem tazminatı, işçilerin yıllar boyunca biriktirdikleri emeğin karşılığı, geleceğe dair umutlarının teminatı ve çalışma hayatındaki en önemli sosyal haklardan biridir. Ancak Türkiye’de kıdem tazminatının değeri, yıllar içinde eriyerek işçilerin geleceğe dair güvencelerini ciddi şekilde zayıflatmıştır. Bugün, kıdem tazminatı yalnızca geçmişe göre değer kaybetmekle kalmıyor, aynı zamanda işçilerin refah ve adalet taleplerine karşılık vermekten de uzaklaşıyor.
Rakamlarla Kıdem Tazminatının Çöküşü
Prof. Dr. Aziz Çelik’in sosyal medya üzerinden paylaştığı çarpıcı verilere göre, kıdem tazminatındaki erime, Türkiye’nin sosyal adalet tarihinde dramatik bir düşüşe işaret ediyor. 1980 öncesinde 25 yıl çalışan bir işçi, bugünün parasıyla yaklaşık 4,9 milyon TL kıdem tazminatı alabiliyor ve bu meblağ ile orta halli bir ev sahibi olabiliyordu.
2002 yılına gelindiğinde, aynı süre çalışan bir işçi, 3,2 milyon TL kıdem tazminatı alabilirken bu rakam 2025 itibarıyla yalnızca 1,2 milyon TL seviyesine inmiş durumda. Bu, 12 Eylül öncesine göre tam 3,7 milyon TL ve AKP iktidarı döneminde 2 milyon TL’lik bir değer kaybına işaret ediyor. Günümüz koşullarında, bu miktar ne bir ev satın almaya ne de yeni bir araba sahibi olmaya yetiyor.
Asgari Ücret-Kıdem Tazminatı İlişkisi
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) yayımladığı 2025 yılı Ocak-Haziran dönemi raporunda yer alan kıdem tazminatı tavanı, bu erimeyi somutlaştırıyor. Rapora göre, kıdem tazminatı tavanı 46.655,43 TL olarak belirlenmiş ve bu rakam asgari ücretin yalnızca 1,8 katı düzeyinde kalmıştır.
Karşılaştırma yapmak gerekirse:
- 1978 yılında kıdem tazminatı tavanı, asgari ücretin 7,5 katı seviyesindeydi.
- 2002 yılında bu oran 4,8 kat idi.
- 2025 yılı itibarıyla ise bu oran 12 Eylül döneminin bile altına düşerek büyük bir gerilemeyi gözler önüne seriyor.
Erimenin Nedenleri ve Sonuçları
Prof. Dr. Aziz Çelik, bu erimenin temel nedenlerinden birinin, kıdem tazminatı tavanının asgari ücrete oranla daha düşük artırılması olduğunu vurguluyor. Bu durum, işçilerin alım gücünü zayıflatırken, birikimlerinin gelecekteki ihtiyaçlarını karşılamasına engel oluyor.
Eskiden kıdem tazminatıyla bir ev sahibi olmak mümkünken, bugün bu hayal tamamen ortadan kalkmış durumda. Kıdem tazminatındaki erime, yalnızca bireysel yaşamları değil, aynı zamanda toplumsal refah ve adalet anlayışını da tehdit ediyor.
Kıdem tazminatı, işçiler için yalnızca bir ücret ödemesi değil, aynı zamanda emeklilikte bir güvence ve çalışma hayatının sonunda verilen bir takdir belgesidir. Bu hakkın korunması, Türkiye’nin sosyal adalet anlayışının önemli bir göstergesidir. Ancak mevcut veriler, bu hakkın zayıflatıldığını ve işçilerin geleceğe dair umutlarının törpülendiğini gösteriyor.
Kaynakça
- Prof. Dr. Aziz Çelik’in sosyal medya paylaşımları.
- Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) 2025 raporu.
- Ticari Hayat Gazetesi haberi.