Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı 2024 yılı enflasyon verileri, emekli maaşlarına yapılacak zam oranlarını da belirledi. Ancak açıklanan rakamlar, yoksulluk sınırının altında yaşayan milyonlarca emekli ve dar gelirli yurttaş için gelir adaletsizliğini daha da artıracak bir tablo ortaya koydu. Yıllık %44,38’lik enflasyon oranı ve buna dayalı %15,75’lik işçi emeklisi maaş artışı, ekonomik uçurumu kapatmaktan çok daha fazla derinleştirecek.
TÜİK’in Verileri ile Gerçekler Uyuşmuyor
TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının kamuoyunda yoğun eleştirilere maruz kalması artık sıradan bir durum haline geldi. Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) açıklamalarına göre, TÜİK’in resmi enflasyon rakamları yoksul kesimlerin hissettiği gerçek enflasyonu yansıtmaktan uzak. Örneğin, en düşük gelir grubunun gıda enflasyonu %77,4 olarak hesaplanırken, en yüksek gelir grubunun gıda enflasyonu yalnızca %30 düzeyinde. TÜİK’in sunduğu rakamlar, dar gelirli yurttaşlar için ekonomik gerçeklikten kopuk bir resim çiziyor.
Yoksulluk Sınırı ve Yetersiz Zamlar
Açıklanan zam oranlarına göre:
•En düşük SSK ve Bağ-Kur emekli aylığı 12.500 TL’den 14.500 TL’ye çıkarılacak.
•Memur emeklisinin taban aylığı 17.588 TL’den 19.619 TL’ye yükselecek.
Ancak bu artışlar, Türk-İş’in geçtiğimiz ay açıkladığı yoksulluk sınırı olan 45.000 TL’nin çok uzağında kalıyor. TÜİK’in belirlediği %44,38’lik yıllık enflasyon oranına karşın, emeklilere yapılan %15,75’lik zam, onların alım gücünü artırmak bir yana, daha da erozyona uğratıyor.
Gelir Adaletsizliği Daha da Artıyor
Enflasyonla mücadele politikalarının başarısız olduğu bir ortamda, açıklanan zam oranları, gelir adaletsizliğini daha da körükleyecek gibi görünüyor. Yüksek gelir grupları, düşük enflasyon hissiyle yaşam standartlarını korurken, düşük gelirli kesimler artan gıda ve barınma maliyetleri altında ezilmeye devam ediyor. Örneğin:
•Eğitim harcamalarındaki yıllık %91,64’lük artış, çocuklarını okutan aileler için büyük bir yük oluşturuyor.
•Konut harcamalarındaki %69,03’lük artış, kiracıların hayatını cehenneme çevirirken, ev sahibi olmayı ise imkansız hale getiriyor.
Sistemin Çarpıklığı: Zengin Daha Zengin, Yoksul Daha Yoksul
Açıklanan rakamlar, zenginle yoksul arasındaki makası daha da açacak bir düzenin aynası niteliğinde. Enflasyon farkının gelir gruplarına göre farklı hissedilmesi, alt gelir grubunun her geçen gün daha da yoksullaştığını gözler önüne seriyor. DİSK-AR, TÜİK’in “hissedilen enflasyonu” açıklaması gerektiğini savunurken, hükümetin açıkladığı maaş artışlarının yoksulluk sınırının bile altında kalması, bu çağrının ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Bir Çözüm Var mı?
TÜİK’in güvenilirliğini yitirdiği, yoksulluk sınırının her geçen gün yükseldiği ve zam oranlarının yetersiz kaldığı bir ortamda, sosyal adaleti sağlamak için daha köklü politikalara ihtiyaç var. Ancak mevcut iktidarın gelir adaletsizliği konusundaki politikaları, bu durumun çözümüne yönelik ciddi bir umut vaat etmiyor.
Türkiye’nin emeklileri, dar gelirli yurttaşları ve düşük maaşla geçinmeye çalışan milyonları, ekonomik krizin gerçek bedelini ödemeye devam ediyor. Bu tablo, sadece maaş zammı oranlarının yetersizliğiyle değil, toplumun en kırılgan kesimlerinin görmezden gelinmesiyle de derinleşen bir sosyal uçurumun göstergesi.
- HDK Soruşturmasında Tutuklamalar ve Gelişmeler - 21 Şubat 2025
- Doğal Hidrojen: Avrupa Dağlarının Altındaki Yeni Enerji Kaynağı - 21 Şubat 2025
- Sağlık Emekçileri 14 Mart’ta İş Bırakıyor: “Eziyet Yönetmeliği Geri Çekilsin” - 21 Şubat 2025