Uluslararası iklim değişikliği, Güney Afrika’da 70 milyon insanı tehdit eden korkunç sonuçlara yol açıyor. Kuraklık ve mahsul kıtlığı, özellikle Zimbabve, Malavi ve Zambiya gibi ülkelerde açlık tehlikesini artırıyor. Şu anki durum, acil yardım sağlanmadığı takdirde kitlesel ölümlerin yaşanabileceği bir noktaya geldi.
Kuraklık, yılın başında başladı ve bu süre zarfında normalde güvenilir olan hasatların başarısız olması, tarımsal üretimi büyük ölçüde etkiledi. Zimbabveli çiftçi Georgina Kwengwere, “Tüm birikimimi tohum satın almak için harcadım ama tek bir koçan bile elde edemedim,” diyerek durumu özetliyor.
Bölgedeki nüfusun neredeyse beşte biri bu durumdan etkileniyor. Kuraklığın ardındaki temel sebep, doğu Pasifik Okyanusu’ndaki ısınan yüzey sularının yağış düzenlerini bozması olan El Niño iklim süreciyle bağlantılı. Ancak iklim değişikliği ve küresel eşitsizlikler, bu durumu daha da kötüleştiriyor.
Kaliforniya Üniversitesi’ndeki İklim Tehlikeleri Merkezi, Şubat 2024’ün son 40 yılın en kurak Şubat’ı olduğunu açıkladı. Bu durum, Zambiya, Zimbabve, güneydoğu Angola ve kuzey Botsvana’nın çoğunda kaydedilen alanları kapsıyor. Kıtlık Erken Uyarı Sistemi Ağı’ndan Lark Walters, “Birçok hane, bu yılki hasattan elde ettikleri gıda stoklarını neredeyse tamamen tüketti,” diyor.
Tarihsel olarak bakıldığında, 19. yüzyıldaki emperyalizm, sömürgecilik ve köle ticareti Güney Afrika’yı geriye fırlattı. İngilizler Zimbabve, Zambiya ve Malavi’yi, Portekizliler ise Angola’yı ele geçirerek bu bölgeleri kendi çıkarları için sömürdü. Bugün bile, dünya kapitalist sistemi bu bölgede etkisini sürdürüyor.
Batı’nın ve çokuluslu şirketlerin yönlendirdiği kapitalist fosil yakıt ekonomisi, Afrika’nın iklim değişikliğine katkıda bulunan zararlı emisyonların sadece küçük bir kısmını üreten ülkelerinde, durumu daha da kötüleştiriyor. Ayrıca, Batı müdahaleleri ile tırmanan savaşlar, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’nin doğusunda ve Mozambik’in Cabo Delgado bölgesinde açlığa yol açıyor.
Afrika’nın daha kuzeyinde ise, yardım kuruluşları kuşatma altındaki El Fasher kentindeki Sudanlı bir mülteci kampında kıtlık ilan etti. Kuzey Darfur’un başkenti yakınlarında, yaklaşık 600.000 kişi, ordunun çatışan kesimleri arasında süregelen iç savaş nedeniyle zor koşullar altında yaşıyor.
Bununla birlikte, Afrika sadece bir açlık ve umutsuzluk kıtası değil. Kenya, Nijerya, Uganda ve Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde yaşanan son isyanlar, halkın uluslararası finans kurumlarına ve kendi egemen sınıflarına karşı direnişini gösteriyor. Bu durum, Afrika’da değişim için gerçek bir umut ışığı oluşturuyor ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli bir bileşen olarak öne çıkıyor.