Türkiye’nin Tarım ve Hayvancılıkta İthalata Mahkumiyeti: Yanlış Politikaların Bedeli

Bir zamanlar tarım ve hayvancılıkta kendine yeten Türkiye, bugün iktidarın yanlış politikaları, enflasyon, ve iklim krizi gibi nedenlerle ithalata mahkûm durumda. Üreticiler, düşük fiyatlar nedeniyle ürünlerinden giderlerini karşılayamazken, tüketiciler ise yüksek fiyatlar nedeniyle temel gıda ürünlerine ulaşmakta zorlanıyor. Özellikle Et ve Süt Kurumu’nun daha ucuz ürünler sunduğu yerlerde yurttaşlar, sabahın karanlığında uzun kuyruklar oluşturuyor.

Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zootekni Bölümü’nden emekli Prof. Dr. Mustafa Kaymakçı, Türkiye’de kırmızı et sektörünün zor durumda olduğunu belirtiyor. Kaymakçı’ya göre, hayvan yetiştiriciliğinde maliyet enflasyonu, örgütlenme eksiklikleri, tarımsal kitlerin özelleştirilmesi ve pazarlama kanalının uzunluğu gibi faktörler fiyat artışlarını körüklüyor. Meraların tarım dışı faaliyetler için kullanılmaya başlanması da bu sorunu derinleştiriyor. Mera üretim hacminin yetersiz olması, yem ihtiyacının sulu tarımla elde edilen bitkilerden karşılanmasına yol açıyor, bu da su ve elektrik maliyetlerini artırıyor. Ayrıca, fabrika yeminin ithalata dayalı olması nedeniyle et üretim maliyetleri giderek yükseliyor.

Hayvan Ölümleri ve Küçülen Sürüler

Kaymakçı, 1980’lerden beri uygulanan neoliberal politikalar nedeniyle küçük ve orta ölçekli köylü tarım işletmelerinin zor durumda olduğunu vurguluyor. Özellikle genç hayvan ölümleri hızla artıyor. Türkiye’de her yıl yaklaşık 500 bin buzağının ölmesi, hayvancılığın ne denli zor bir süreçten geçtiğini gösteriyor. Koyun ve keçi yetiştiriciliğinde de benzer bir tablo var; yavru ölümleri %4-21 arasında değişiyor.

Üretici Dışa Bağımlı Hale Geldi

Kaymakçı, çiftçinin örgütlenme yetersizliğine rağmen alıcıların güçlü ve örgütlü olduğuna dikkat çekiyor. SEK’in özelleştirilmesiyle üreticiden ucuza alınan süt, tüketicilere yüksek fiyatlarla satılmaya başlandı. Yem ve diğer girdilerin maliyetlerinin artmasına rağmen, süt fiyatları artmadı, hatta göreli olarak düştü. YEMSAN’ın özelleştirilmesi de hayvancılığın yaralarını derinleştirdi. Üretici, istikrarsız ürün fiyatları ve hızlı düşüşlerle hayvanlarını elden çıkararak, kasaba göndermek zorunda kaldı. Hayvan sayılarında önemli azalmalar oldu ve Türkiye, kırmızı ette kendine yeterliliğini kaybederek, canlı hayvan ve et ithalatına bağımlı hale geldi.

Tarım İşletmelerinin Elden Çıkarılması

Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü’nün (TİGEM) özelleştirilmesi sürecine girilmesiyle birlikte, birçok tarım işletmesi 30 yıllığına kiraya verilerek elden çıkarıldı. Bu süreç, alt yapı hizmetlerinin ihmal edilmesi, ekonomik ömrünü tamamlayan iş makinelerinin yenilenmemesi gibi uygulamalarla hızlandırıldı. Bu durum, Türk çiftçisinin damızlık hayvan ve sertifikalı tohumluk konusunda dışa bağımlı hale gelmesine yol açtı. Yanlış tarım ve hayvancılık politikaları, Türkiye’yi ithalata mahkûm bir ülke haline getirmiş durumda. Üretici ile tüketici arasındaki dengesizlik giderek artarken, temel gıda ürünlerine ulaşım zorlaşıyor. Tarım ve hayvancılığın sürdürülebilirliği için acil reformlara ihtiyaç olduğu ortada.

  • NHY / AA, Et ve Süt Kurumu’nun raporu, Tarım ve Orman Bakanlığı