Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB), 13 Ocak’taki iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere yönelik yaptırımları ve sendikal faaliyetleri baskı altına alması, eğitim sendikalarının tepkisini çekti. Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), MEB’in anayasal güvence altındaki sendikal hakları ihlal ettiğini belirterek, sendikal özgürlüklere yönelik baskıların son bulmasını talep etti.
Sendikal Haklara Müdahale
Eğitim-Sen tarafından yapılan açıklamada, MEB’in okullara gönderdiği ve iş bırakma eylemine katılan öğretmenlere tebliğ edilmesi istenen yazının, açık bir şekilde sendikal faaliyetleri engellemeye yönelik olduğu vurgulandı. Açıklamada, bakanlığın eğitim emekçilerinin sendikal faaliyetlerini hukuksuz ilan etmeye çalıştığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan sendikal hakları fiilen yok saydığı ifade edildi.
MEB’in, iş bırakma eylemlerini “öğrencilerin eğitim hakkını ihlal” olarak nitelendirdiği belirtilerek, bu yaklaşımın sendikal mücadeleyi işlevsiz hale getirmeyi amaçladığı öne sürüldü. Eğitim-Sen, Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararlarına göre sendikal eylemlerin demokratik bir hak olduğunu ve eğitim hakkı ile özlük hakları arasında bir çatışma yaratılmaması gerektiğini hatırlattı.
“MEB Suç İşliyor” İddiası
Eğitim-Sen, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 118. maddesine atıfta bulunarak, sendikal faaliyetleri engellemenin suç teşkil ettiğini belirtti. Açıklamada, MEB’in gönderdiği yazının açık bir tehdit unsuru taşıdığı ve iş bırakma eylemine katılan eğitim emekçilerini caydırmaya yönelik olduğu ifade edildi.
Ayrıca, sendikal hakların baskı altına alınmasının yalnızca eğitim emekçilerinin örgütlenme hakkına değil, demokratik toplumun temel dinamiklerine de zarar verdiği vurgulandı. Sendikal mücadelenin engellenmesinin, eğitim sistemindeki sorunlara dikkat çekmek isteyen öğretmenlerin sesinin kısılması anlamına geldiği belirtildi.