Mart Ayı Tarım-ÜFE Verileri Gıda Krizine İşaret Ediyor mu?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan 2025 Mart ayı Tarım Ürünleri Üretici Fiyat Endeksi (Tarım-ÜFE) verileri, yalnızca rakamsal bir değişimi değil, aynı zamanda önümüzdeki aylarda tarımda yaşanabilecek ciddi yapısal sorunların da habercisi oldu. Tarımda üretici fiyatlarındaki artış, alt sektörlerdeki ayrışma ve bazı ürün gruplarındaki rekor düzeyde yükselişler, hem üreticiyi hem tüketiciyi yakından ilgilendiren çarpıcı bir tabloyu ortaya koyuyor.

Mart Ayında Tarım-ÜFE Yüzde 6,91 Arttı

2025 yılının mart ayında Tarım-ÜFE, bir önceki aya göre yüzde 6,91 artarken, Aralık 2024’e göre yüzde 12,81, geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 31,54 oranında yükseldi. On iki aylık ortalamalar dikkate alındığında yüzde 40,17 gibi yüksek bir artış oranı karşımıza çıkıyor. Bu artışlar, üretim maliyetlerindeki yükün üreticiye nasıl yansıdığını ve gıda enflasyonunun önümüzdeki aylarda hız kazanabileceğini ortaya koyuyor.

Tarım ve Avcılık Ürünleri Başta: En Fazla Yük Tarla Ürünlerinde

Sektörel bazda bakıldığında, tarım ve avcılık ürünleri ile ilgili hizmetlerde yüzde 7,36 oranında artış dikkat çekerken, ormancılık ürünlerinde yüzde 2,36, balıkçılıkta ise yüzde 2,27’lik bir düşüş gözlendi. Özellikle tarım ve avcılık sektöründe yaşanan artış, tohum, gübre, enerji ve işçilik maliyetlerindeki artışın doğrudan yansıması olarak değerlendirilebilir.

Tek ve Çok Yıllık Bitkisel Ürünlerde Şok Artış

Ana ürün grupları içinde en yüksek artışlar tek yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 9,61, çok yıllık bitkisel ürünlerde yüzde 11,30, canlı hayvanlar ve hayvansal ürünlerde ise yüzde 3,07 olarak kaydedildi. Özellikle çok yıllık ürünlerdeki artış, meyvecilik ve bağcılık gibi alanlarda hem üretimin sürdürülebilirliğini zorlaştırmakta hem de bu ürünlerin market raflarındaki fiyatlarını doğrudan etkilemektedir.

Turunçgillerde Yıllık Artış Yüzde 171,38: Kuraklık ve İhracat Baskısı mı?

Alt gruplar içinde en dikkat çekici artış, yıllık bazda yüzde 171,38 ile turunçgillerde yaşandı. Bu artış, hem iklimsel koşulların hem de tarım girdilerinin artmasının, turunçgil üretimini büyük ölçüde etkilediğini gösteriyor. Aynı zamanda ihracat odaklı üretimin, iç piyasadaki arzı azaltarak fiyatları yukarı çektiği yönündeki eleştirileri güçlendiriyor.

Aylık bazda ise en yüksek artış yüzde 29,64 ile “diğer ağaç ve çalı meyveleri ile sert kabuklu meyveler” grubunda yaşandı. Bu kategorideki artış, özellikle badem, fındık, ceviz gibi ürünlerdeki dalgalanmaların, ihracat politikaları ve iklimsel risklerle birleşerek üretim planlamasını nasıl sarstığını gösteriyor.

Tarımda Sinyal Veren Bir Kriz: Yükselen Fiyatlar Kimin Lehine?

Tarım-ÜFE’deki bu sert artışlar, yalnızca üreticilerin değil, tüketicilerin de sofrasını doğrudan etkileyecek. Gıda fiyatlarında yaşanacak olası artış, enflasyonun halk üzerindeki baskısını daha da artıracak. Tarımsal üretimde kâr marjı giderek daralan küçük üretici, artan maliyetler karşısında ya üretimi bırakıyor ya da ürününü ederinin altında satmak zorunda kalıyor. Bu da uzun vadede gıda arz güvenliğini tehlikeye atıyor.

Öte yandan, bu yükselişin bazı büyük tarım işletmeleri ve ihracatçı firmalar açısından kazanç fırsatına dönüşmesi, tarım sektöründe gelir dağılımındaki eşitsizliği derinleştiriyor. Yani fiyat artışı, küçük üreticiye değil, sermayeye çalışıyor.

Gıda Enflasyonu Kaçınılmaz mı?

Bu veriler, tarımsal girdi fiyatları düşürülmeden, üretici desteklenmeden ve iklim krizi ile başa çıkacak sürdürülebilir politikalar geliştirilmeden gıda enflasyonunun kronikleşeceği anlamına geliyor. Üstelik bu sadece fiyat meselesi değil: Tarımsal üretimde sürekliliğin, kırsalda yaşamın, gıda egemenliğinin de tehlike altında olduğunun işareti.

Sonuç: Tarım Verisi Değil, Felaketin Provası

Mart 2025 Tarım-ÜFE verileri, sadece sayılardan ibaret değil. Bu rakamlar, tarım politikalarındaki eksikliklerin, üreticiye yönelik desteklerin yetersizliğinin ve kırsalın yalnızlaştırılmasının net bir yansıması. Eğer bu eğilim devam ederse, yakın gelecekte gıda kıtlığı, üretim çöküşü ve tüketici fiyatlarında ani sıçramalar kaçınılmaz olacak.

Bu nedenle Tarım-ÜFE verileri bir uyarı olarak alınmalı. Aksi halde bu rakamlar, yarının krizi olarak karşımıza çıkacak.