Küresel İklim Krizi: Gerçekler Giderek Daha Rahatsız Edici Hale Geliyor
Dünyanın dört bir yanında iklim değişikliğinin etkileri giderek daha yıkıcı bir hal alırken, bilimsel veriler ve olaylar insanlığı yeni bir gerçekle yüzleşmeye zorluyor: Artık hiçbir yer tam anlamıyla güvenli değil. Patrick Mariathasan, DER SPIEGEL’de kaleme aldığı yazıda, 2024 yılı boyunca küresel iklim krizinin ulaştığı korkutucu boyutları gözler önüne seriyor.
Al Gore’un 2006 yapımı “An Inconvenient Truth” (Uygunsuz Gerçek) belgeseliyle gündeme gelen iklim değişikliği, o dönem rahatsız edici bir uyarı niteliğindeydi. Ancak Mariathasan’ın belirttiği gibi, günümüzde bu “rahatsızlık” yalnızca teorik bir gerçeklik olmaktan çıkıp somut felaketlerle karşımıza çıkıyor. Özellikle 2024 yılında yaşanan küresel ısınma artışı, bu değişimlerin kaçınılmaz ve her kesimi etkileyen bir sürece dönüştüğünü gösterdi.
2024: Felaketler Yılı
Copernicus İklim Değişikliği Servisi’nden gelen verilere göre, 2024 yılı küresel sıcaklıkların ilk kez 1,5°C eşiğini geçtiği bir yıl olarak kayıtlara geçti. Kaliforniya’nın orman yangınlarından etkilenen Los Angeles’ta, milyarlarca dolarlık maddi hasarın yanı sıra toplumsal ve ekolojik etkiler de büyük yankı uyandırdı. İklim bilimci Peter Kalmus, “Artık hiçbir yer tamamen güvenli değil” diyerek, artan doğal afetlerin dünyanın dört bir yanında hissedildiğine dikkat çekti.
Munich Re’nin yıllık raporuna göre, 2024 yılında doğal afetlerin neden olduğu toplam zarar 320 milyar doları buldu. Kaliforniya’daki yangınlar tek başına bu zararın yüzde 50’sine yakınını oluşturdu. Üstelik sigorta şirketleri, iklim değişikliği nedeniyle bu tür afetlere dair teminat sağlamaktan giderek kaçınıyor.
Siyaset ve İklim Krizi
Mariathasan, yazısında, bu kadar açık gerçeklere rağmen, siyasetin iklim kriziyle yüzleşmekte yetersiz kaldığını vurguluyor. Almanya gibi ülkelerde bile, siyasi tartışmaların büyük kısmı enerji dönüşümünün en kolay aşamalarında tıkanmış durumda. Örneğin, kömürden elektrik üretimi büyük ölçüde azaltılırken, petrol ve doğalgaz tüketimi konusundaki mücadele hala devam ediyor.
İklim krizine yönelik politikaların yetersizliği yalnızca ekonomik değil, toplumsal düzeyde de ciddi sonuçlara yol açıyor. Özellikle ABD’de, iklim krizine dair tartışmaların siyasi kutuplaşmayı daha da derinleştirdiği gözlemleniyor. Mariathasan, Tesla CEO’su Elon Musk gibi figürlerin, iklim krizine dair bilimsel gerçekleri göz ardı ederek, konuyu siyasi ideolojilere dayandıran söylemler geliştirdiğini belirtiyor.
Yön Değiştirmek Zorunlu
Makalenin sonunda Mariathasan, iklim krizine karşı küresel ölçekte cesur ve kararlı adımlar atılmadığı takdirde, mevcut felaketlerin daha da derinleşeceğini ifade ediyor. Ancak bu tür bir dönüşüm için toplumların, liderlerin ve ekonomik güçlerin, artık ertelenemez bir şekilde bu gerçekle yüzleşmesi gerekiyor.
Bu makale, DER SPIEGEL’de yayınlanan Patrick Mariathasan’ın “Für die Wahrheit wird es unbequem” başlıklı yazısından derlenmiştir.
- Barış Akademisyenleri: 9 Yıl Sonra Hala Barış Diyorlar - 11 Ocak 2025
- DİSK: Geniş Tanımlı İşsizlik Rekora Koşuyor! - 11 Ocak 2025
- Cumartesi Anneleri 1033. Haftada Güçlükonak Katliamı İçin Adalet İstedi - 11 Ocak 2025