Kömüre Dayalı Termik Santrallerin Zararları

Bu yazının tümü Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sayfasından alınmıştır. Ve Termik Santrallerin zararlarını çok açık bir şekilde ortaya koyduğu için, buna başkaca bir şey ilave etme gereği duymadım. Bu konudaki Çevresel etkilerinden eksiklikler olsa da,bu kadarı bile olayın vahametini kavramamıza yeterli olacaktır.

Ancak ben bu yazıya ülkemizdeki Kömürle çalışan Termik Santral sayılarını da ekleyerek, doğanın ve çevrenin nasıl yok ediliş sürecine sokulduğunu da vurgulamak istiyorum:

Ülkemizde hala aktif olarak çalışan 38 Termik Santral bulunmaktadır. Bunların 10 tanesi ise ithal kömür ile çalışmaktadır. Yapım aşamasında olan Santral sayısı ise 9’dur. Bunların da 2 tanesi yine İthal kömür ile işletilecektir. Üretim Lisansı alan Santral sayısı 7’dir. Bunların hepsi ise yine İthal kömür ile işletilecektir. Ön Lisansı alınan Santral sayısı ise yine 7’dir. Bunların da 2’si yine İthal kömür ile işletilecektir.

Burada asıl önemli olan İthal kömüre dayalı Enerji üretimidir. Hem çevreye verdiği o kadar zarara rağmen, dışa bağımlı bir enerji üretme isteğidir. Ayrıca dikkat çeken bir çaba da bazı alanlarda Enerji Havzaları oluşturup, oraları tamamen enerji üretim alanı yapıp, doğal yaşamı yok etme eğilimidir. İşte Aydın’da da yapılmak istenen budur. Bu ve benzeri yerleri Termik Santraller yolu ile Enerji Havzasına çevirmek, yaşam alanı olmaktan çıkarmaktır.

Bir örnekte Zonguldak ilinin Kilimli ilçesine bağlı Çatalağzı beldesinde hala 4 tane Termik Santral varken beşinci Termik Santral kurulmak isteniyor. 8 bin nüfuslu bu belde halkı artık isyan noktasına gelmiştir. Buna benzer başka alanlar da var, ancak sıralamaya gerek görmüyorum. İşte csb. Org daki yazıyı aynen aşağıya aktarıyorum.

“TERMİK SANTRALLER Çevresel Etkiler:

Termik Santrallerin çevreye olabilecek önemli etkileri şöyle sıralanabilir:

Fiziksel çevre üzerine etkiler :

Toprak kalitesi, erozyon ve arazi kullanımı (Toprak, orman ve tarım ürünlerine; toprak asitlenmesi, tarım ürünlerinde verim kaybı, bitki gelişiminin yavaşlaması-zamanla yok olması vb.; Linyit kullanılan termik santrallerde kömürün yanmasıyla bol miktarda kül oluşur Bu küllerin içinde bulunan gazların bir kısmı havada kalarak asit yağmurlarına sebep olurlar Yere ulaşan küller ise toprak yüzeyini ve bitkilerin üzerlerini kaplarlar Toprak yüzeyine yığılan küller yağışlarla yeraltına sızarak toprağın kalitesini belirleyici özelliklerinde bozulmalar meydana getirirler.)

İklim değişikliğine olan etkileri ve sera gazı oluşumu Ø Hava kalitesi (Atmosfere; baca gazları ve diğer gaz emisyonları, partikül maddeler ve tozlar, ısıl etki (Baca gazı sıcaklığı); SO2 ve NOx gazları asit yağmurlarının oluşumundan birinci derecede sorumludurlar. Bacalardan atılan kükürt ve azot oksitler, hakim rüzgârlarla ortalama 2 – 7 gün içerisinde atmosfere taşınırlar. Bu zaman süresi içinde bu kirleticiler, atmosferdeki su partikülleri ve diğer bileşenlerle tepkimeye girerek sülfürik asit ve nitrik asiti oluştururlar. Bunlar da yeryüzüne yağmur ve kar ile ulaşır. Böylece baca gazları ikinci kez ve daha geniş bir bölgeye etki etmiş olurlar. Bölgenin arazi yapısı ve hava koşullarına bağlı olarak, etki yüzlerce kilometreye kadar yayılabilmektedir. Asit yağmuru denilen bu olgu yalnızca canlılar için değil, taş yapıtlar ve eski sanat eserleri için de önemli bir tehlike oluşturmaktadırlar. )

Hidroloji ve su kullanımı (İçme ve kullanma suyu kaynaklarının kirlenmesi vb.) Ø Su kalitesi ve sediman (Yerüstü ve yer altı sularına; termal deşarj, atık su deşarjı, yer altına sızan sular ,akarsuların ağır metallerle kirlenmesi vb.; Termik santrallar soğutma, buhar elde etme ve temizleme gibi çeşitli amaçlarla su kullanmakta ve tüm bu işlemler sonucunda tonlarca atık su oluşturmaktadırlar (Su arıtma tesisi atık suları, su – buhar çevriminden kaynaklanan atık sular, curuf teknesi taşıntı suları, luvo yıkama ve temizleme suları, yağlı sular, evsel atık sular ve yağmur suları, kömür stok sahası drenajları) . Bu miktar ve özellikteki atıkların ne kadar işlemden geçirilirse geçirilsin, çevre kirliliğine yol açması kaçınılmazdır. Çünkü sonuç olarak bu sular ya toprağa ve yeraltı sularına ya da bir şekilde denize ulaşacaktır. Termik santrallerde buhar üretme, soğutma ve temizleme işlemleri için önemli miktarda su kullanılmaktadır. Termik santrallerde tüketilen soğutma sularının santralin makinelerine zarar vermelerini engellemek amacıyla, kullanılmadan önce çeşitli kimyasal işlemlerden geçirilmektedir. Ancak bu işlem atık suların Fe2SO4 bakımından zenginleşmesine neden olmaktadır. Termik santrallerde yakma işlemi sonucunda önemli miktarda yüksek basınca ve sıcaklığa sahip buhar üretilmekte ve elektrik üretiminde bu buhar kullanılmaktadır. Buharın tribünleri çevirmesinden sonraki sıcaklığı da oldukça yüksektir. Termik santrallerde atık olarak çıkan ısının yaklaşık %15’i baca gazı içinde, %85’i ise su ile dış ortama bırakılmaktadır. Atık suların tekrar kaynağa döndürülmesi bu kaynakta kirliliğin artmasına neden olmaktadır)

Sucul fauna (Termik santrallerde soğutucu, buhar elde etme ve temizleme gibi amaçlarla kullanılan sular sıcaklık dereceleri yükselmiş olarak toprağa, yeraltı sularına, akarsulara ve denizlere boşaltılmaktadır. Suyun sıcaklığı yüksek olduğu için sularda yaşayan canlıları etkilemektedir Asit yağmurları, yaprakların stomalarına girerek yaprağın su dengesini sağlayan stoplazmanın asitleşmesine neden olurlar. Bunun sonucunda sıvı kaybeden yaprak, kısa sürede ölür. Bu şekilde ağacın hastalıklara dayanıklılığı azaldığından zararlı böceklerin istilasına uğrar ve ölümü hızlanır. Ayrıca giderek zayıflayan ve yaprak kaybeden ağacın tepe çatıları seyrekleşerek rüzgâr perdesi görevini yapamaz ve ağaç rüzgârdan devrilebilir. Asit yağmurunun toprağa düşmesi sonucu toprağın asiditesi artar ve bu kuvvetli asidik çözeltiler topraktaki Ca++, Mg+, K+ gibi minerallerin kaybına neden olur. Bu mineraller ağaçların büyümesi ve kendilerini yenilemeleri için yaşamsal öneme sahiptirler. Toprakta pH %5’ in altına düşerse toprak sıvısı içinde alüminyum ve ağır metallerin konsantrasyonu artar. Kurak mevsimlerde topraktaki nemin azalması sonucu bu maddeler iyice yoğunlaşır ve bitki kökleri için öldürücü etki gösterirler. Ayrıca kloroplastlarda biriken SO2 yaprağın fotosentez yapmasını engeller ve bu yolla da ağaca zarar verir. Tüm bunların sonucunda ağaçların yeşil sürgünleri gelişmeyip kurumakta, yaprakları dökülmekte, çiçek ve meyve vermemektedir.

Termik santrallerin doğal çevre üzerindeki olumsuz etkilerinden bir diğeri de yakma sonucunda veya baca gazı desülfürizasyon tesislerinden çıkan küllerin su kaynakları üzerinde yarattığı kirlenmedir. Özellikle baca gazı desülfürizasyon tesisi olmayan veya arızalanarak devre dışı kalmış olan tesislerden, büyük oranlarda kükürt dioksit çıkışı olmaktadır. Söz konusu gazın canlılar üzerinde birçok olumsuz etkisi vardır. Bunlardan birisi bitkiler üzerindeki etkisidir. Linyitleçalışan termik santrallerin aktif hale geçmesiyle ormanlarda kirleticilerin birikimli etkisi söz konusu olmaktadır. Bu etki çam gibi iğne yapraklı ağaçların iğne yapraklarında kükürt birikimi ve ağaçların yıllık büyüme halkalarındada daralma olarak ortaya çıkmaktadır. Sonuçta zararlı gaz etkisi hem bitki örtüsünün gelişimini yavaşlatarak kesintiye uğratmakta hem de odun üretiminde verim ve hasılat kaybına neden olmaktadır. )”