İBB’ye yönelik soruşturma kapsamında “suç örgütü lideri” olduğu iddiasıyla tutuklanan ve daha sonra itirafçı olarak tahliye edilen Aziz İhsan Aktaş’a 8 kişilik koruma ekibi tahsis edildiği iddia edildi. Başta AKP’li belediyeler ve devlet kurumlarından aldığı ihalelerle öne çıkan Aktaş’ın verdiği ifadeler, çok sayıda ismin tutuklanmasına yol açarken, gelişmenin soruşturmanın siyasi ve kurumsal boyutunu daha da büyüttüğü değerlendiriliyor.
İhalelerden “Suç Örgütü Liderliği”ne
Aziz İhsan Aktaş, uzun yıllar kamu kurumları ve özellikle AKP’li belediyelerden aldığı yüksek hacimli ihalelerle gündeme gelmiş bir isimdi. Ancak aynı süreçte hakkında yürütülen soruşturmalar, onu “suç örgütü lideri” suçlamasıyla tutuklanmaya kadar götürdü.
İBB’ye yönelik soruşturmanın merkezindeki isimlerden biri olan Aktaş, tutukluluk sürecinde itirafçı olmayı tercih etti. Verdiği ifadeler doğrultusunda farklı alanlardan çok sayıda kişi gözaltına alındı ve tutuklamalar gerçekleşti. Bu durum, soruşturmanın yalnızca yargısal değil, aynı zamanda siyasi sonuçlar doğurabileceğinin de işareti olarak görülüyor.
Tahliye ve Ev Hapsinin Kaldırılması
İtirafçı olduktan sonra adli kontrol şartıyla tahliye edilen Aktaş hakkında dün yeni bir gelişme yaşandı. Ev hapsi uygulamasının da kaldırıldığı açıklandı. Böylece Aktaş, yalnızca imza yükümlülüğüyle serbest kalmış oldu.
Bu yargısal esneklik, “itirafçıların korunması ve teşvik edilmesi” yönünde sistematik bir politika izlendiği yorumlarını beraberinde getiriyor. Ancak bu durumun kamuoyunda “adaletin pazarlıkla işlediği” algısını güçlendirme riski de var.
“8 Koruma Çok Ciddi Bir Rakam”
Türkiye gazetesi yazarı Cem Küçük, TGRT Haber’de yayımlanan Medya Kritik programında çarpıcı bir iddia ortaya attı. Küçük, itirafçı olan Aziz İhsan Aktaş ve Ertan Yıldız’a resmi koruma tahsis edildiğini söyledi.
“Aziz İhsan Aktaş ve Ertan Yıldız’a koruma verilmiş. İfade veren birçok kişinin polis koruması varmış. Aktaş çok sıkı korunuyormuş. Bir kaynak, Aziz İhsan Aktaş’a başsavcılık tarafından 8 koruma verildiğini söyledi. 8 koruma çok ciddi bir rakam.”
Bu açıklama, yalnızca soruşturmanın güvenlik boyutuna değil, aynı zamanda yargının tanık koruma politikalarının şeffaflığına ilişkin tartışmaları da gündeme taşıdı.
Siyasi ve Toplumsal Boyut
Soruşturmanın merkezindeki isimlerden birinin “yüksek düzeyde koruma” altında bulunması, davanın yalnızca adli bir süreç olmadığını gösteriyor. Özellikle iktidar partisiyle uzun yıllar ekonomik ilişkiler geliştirdiği iddia edilen bir ismin “itirafçı” konumuna geçmesi, sürecin siyasal dengeler üzerindeki olası etkilerine dair spekülasyonları artırıyor.
Bir yandan kamuoyu, “devlet sırrı niteliğinde bilgilere sahip olan kişilerin güvenliğinin sağlanması”nı olağan görürken, diğer yandan “çift yönlü adalet” eleştirileri yükseliyor: Dar gelirli yurttaşlar en basit davalarda ağır cezalarla karşı karşıya kalırken, milyonlarca liralık kamu ihalesiyle zenginleşen bir ismin itirafla tahliye edilmesi ve özel korumayla korunması, adalet duygusunu zedeliyor.
- Munzur Gözeleri’ne Mescit Tepkisi: Alevi Toplumu Tekçi Dini Dayatmalara Karşı Uyarıyor - 24 Ağustos 2025
- CHP’li Yavuzyılmaz’dan DMM’ye Yanıt: “Hileli Açıklamayla Bile Milyar Dolarlık Kayıp Ortada” - 24 Ağustos 2025
- İBB Soruşturması Derinleşiyor: Şamil Tayyar’dan “4 İddianame, Eylül’de Yargılama” İddiası - 24 Ağustos 2025