Kobani Davası Hukukçuların Değerlendirmesi

Kobani davası, Türkiye’de siyasi ve hukuki bir tartışma konusu olmaya devam ediyor. Davada, 2014 yılında yaşanan Kobani olaylarıyla ilgili olarak 108 sanık yargılanıyor.

Sanıklar arasında HDP’nin eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ ile eski milletvekilleri ve yöneticileri de bulunuyor. Davanın avukatları ise bu davayı siyasi bir kumpas olarak görüyorlar.

Davanın hukuki değil siyasi olduğunu savunan avukatlar, iddianamenin delilsiz ve tutarsız olduğunu, mahkeme heyetinin savunma haklarını ihlal ettiğini ve iktidarın baskısı altında olduğunu belirtiyorlar. Avukatlar, davanın HDP’yi siyaseten tasfiye etmeye yönelik olduğunu öne sürüyorlar.

Davanın avukatlarından Nuray Özdoğan, bu davayı Türkiye’nin kaderi olarak nitelendiriyor. Özdoğan, HDP için “Barış politikasını yürütecek parti” diyerek, HDP’li siyasetçilere verilecek cezaların savaş siyaseti yürütenlerin konumunu sağlamlaştıracağını belirtiyor. Özdoğan, davanın hukuki değil siyasi olduğunu, iddianamenin delilsiz ve tutarsız olduğunu, mahkeme heyetinin savunma haklarını ihlal ettiğini ve iktidarın baskısı altında olduğunu savunuyor.

Mehmet Emin Aktaş da davanın hukuksuz olduğunu söylüyor. Aktaş, davanın daha önce soruşturulmuş ve kovuşturulmuş konuları yeniden gündeme getirdiğini, sanıkların düşüncelerinin yargılandığını, mahkemenin savunma avukatlarını salona almadığını ve reddi hakim taleplerini reddettiğini ifade ediyor. Aktaş, davanın HDP’yi siyaseten tasfiye etmeye yönelik olduğunu öne sürüyor.

Fikret İlkiz de davanın siyasi bir dava olduğunu vurguluyor. İlkiz, davanın Kobani olaylarıyla ilgisi olmadığını, asıl amacın HDP’yi kapatmak ve seçime sokmamak olduğunu iddia ediyor. İlkiz, davanın AİHM kararlarına aykırı olduğunu ve uluslararası hukuka göre geçersiz sayılması gerektiğini belirtiyor.

Davanın hukuki boyutunu değerlendiren bağımsız hukukçular ise davanın AİHM kararlarına aykırı olduğunu ve uluslararası hukuka göre geçersiz sayılması gerektiğini ifade ediyorlar.

Hukukçular, davanın daha önce soruşturulmuş ve kovuşturulmuş konuları yeniden gündeme getirdiğini, sanıkların düşüncelerinin yargılandığını, gizli tanıkların usulsüz bir şekilde dinlendiğini ve mahkemenin reddi hakim taleplerini reddettiğini vurguluyorlar.

Davanın sonucu, Türkiye’de demokrasi ve hukuk devleti standartlarını etkileyebileceği gibi, Kürt sorununa ilişkin çözüm arayışlarını da belirleyebilecektir.

NHY/ BBC, Bianet