İklim krizinin sonuçları dünya üzerindeki yaşamı her geçen gün daha fazla tehdit ederken, filozof Eva von Redecker, kapitalizmin bu krize uygun çözümler üretemediğini savunuyor. Schleswig-Holstein doğumlu von Redecker, “Bleibefreiheit” adlı kitabında iklim krizi ve özgürlük kavramına dair geliştirdiği teorileri tartışmaya açıyor.
Özgürlük Kavramına Eleştirel Yaklaşım
Von Redecker, liberal özgürlük anlayışını sorguluyor. Ona göre bireysel özgürlük, herkes için bir tehdit haline geldiğinde, bu toplum modeli sınırlarına dayanmış demektir. Özgürlüğün, yalnızca mevcut nesiller için değil, gelecek kuşaklar için de düşünülmesi gerektiğini vurgulayan filozof, bu anlayışın iklim krizine karşı daha sorumlu bir yaklaşım geliştirebileceğine inanıyor.
Von Redecker, aynı zamanda artan otoriter sistemlere dair endişelerini dile getiriyor. İnsanların değişen ve karmaşıklaşan dünyaya karşı duyduğu hoşnutsuzluğun, göçmenleri bir günah keçisi olarak görmeye yönelttiğini belirtiyor. Bu bağlamda, devletlerin giderek daha işlevsiz bir yapıya büründüğü algısının da güçlendiğini ifade ediyor.
“Dünyayı Daha Az Yaşanabilir Hale Getiriyoruz”
Von Redecker, iklim krizine ilişkin şu tespiti yapıyor:
“İnsanlık, kendi gezegenini giderek daha az yaşanabilir bir yer haline getiriyor. Dünya yakın bir zamanda tamamen yaşanmaz hale gelmeyecek, ancak şu an gerçekleşenler ve gerçekleşmeyenler kritik önemde. Fosil yakıtların kullanımıyla ortaya çıkan bu durum, bilinçli bir tercih değil, refah ve ekonomik büyüme gibi farklı amaçlarla ortaya çıkmış bir sonuç. Şimdi bu gerçekle yüzleşirken adeta şok halindeyiz. Kendimizi, farkında olmadan, iklimi değiştirme gücüne sahip bir varlık olarak bulduk.”
Kapitalizmin Çıkmazı: Sürekli Büyüme ve Kâr Odaklılık
Von Redecker, kapitalizmin bu krize neden uygun tepki veremediğini şöyle açıklıyor:
“Kapitalizm, doğası gereği sürekli büyümek ve kâr odaklı olmak zorunda. Bu temel prensiplerden vazgeçmesi mümkün değil. Dolayısıyla, bu sistemi devam ettirerek iklim krizine çözüm üretmek mümkün değil. Belki adı kapitalizm olarak kalabilir, ancak bu durumda tamamen farklı bir sistemden bahsediyor oluruz. Mevcut sistem, yalnızca bireylerin değil, aynı zamanda bu yapının kendisinin de çaresizliğini yansıtıyor.”
Von Redecker’e göre, sistemik değişim olmadan sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek mümkün değil.
Zaman Daralıyor, Yanlış Yönde İlerliyoruz
Filozof, iklim krizine yönelik yanlış yönde ilerlemeye dair ciddi bir uyarıda bulunuyor:
“Yalnızca zamanımız tükenmiyor; aynı zamanda hızlı bir şekilde yanlış yöne gidiyoruz. Karbondioksit salınımı verilerine baktığımızda, hâlâ doğru adımları atamadığımızı açıkça görüyoruz.”
Eva von Redecker’in görüşleri, yalnızca bireysel çabaların değil, sistemik bir dönüşümün de elzem olduğunu ortaya koyuyor. İklim krizine karşı çözüm üretmek için daha kapsayıcı, sürdürülebilir ve gelecek nesilleri düşünerek hareket eden bir yapının gerekliliğini vurgulayan filozof, mevcut düzenin bu dönüşümü sağlamaktan uzak olduğuna dikkat çekiyor.
Bu kritik tartışma, yalnızca iklim krizine değil, aynı zamanda toplumsal ve ekonomik sistemlerin insanlık üzerindeki etkilerine dair daha geniş bir düşünme alanı yaratıyor.
- NHY / ndr.de – NDR