Bazılarına bakıyorum, 50 yıllık siyasi geçmiÅŸlerindeki tek referansları Deniz, Mahir ya da Ä°brahim Kaypakkaya’yı tanımış olmak. BaÅŸka hiçbir beceri ve yaratıcılıkları yok.
Arazi rantiyecisi taÅŸeron müteahhitler gibi, elli yıldır hiç deÄŸiÅŸmeyen tek bir hikâyeleri var, olan bitenlere dair. “Biz bir gün Denizle, Mahir ve Ä°brahim’le” diye söze baÅŸlamak ve bundan payeler çıkarmak.
Bunları söylemek dışında, hayata dair hiçbir özellik ve düşünsel açılımları yok. İçinde bulundukları yapıların, bizzat kendi elleriyle, ne hale gelmiş olduğundan bi haber, kendi yarattıkları statükonun kurbanı olmuş, silik bürokratlara benziyor tümü.
Zekaları, donmuş kalmış.
Bırakınız, kavganın dinamizmine ayak uydurmayı, ellerini oynatacak mecalleri kalmamış hiçbirinin.
Kendi küçük ve kimsenin hesaba katmadığı tarikatlaşmış, bu yüzden de siyaseten gericileşmiş kapalı çevrelerinde, adeta bir rüyada yaşıyorlar.
En küçük bir eleştiriye dahi, tahammülleri yok. Çünkü tartışmak, en korktukları şey olmuş.
Türkiye’yi batıdan en doÄŸuya, daha yeni dolaşıp dönmüş biri olarak söylüyorum. BitmiÅŸiz, hem de sol ideolojiyi, devletten önce, bu rantiyeciler bitirip gitmiÅŸ.
Bu sürüleşmiş, mankurtlaşmış kafalara bir şeyler anlatmak için, kendimi adeta parçalıyorum. Ama, ne mümkün.
O zaman, şöyle bitireyim sözü.
Sizinki de bir şey mi, sayın sol bürokrasinin, inanç rantından beslenen, ağalaşmış unsurları.
Ben, bu yolu yürürken Karl Marks ve de Frederik Engels’le beraber, sizin topunuzun bin türlü ayak oyununa raÄŸmen, yoldaÅŸlıktan vazgeçmedim.
Benim yol arkadaÅŸlarım, daima Marks ve Engels’ti. Tamam, Oldu mu.
O donmuş kafalarınız, anlayabildi mi bu basit gerçekliği.
Demem o ki; solun yok olmasının, günahı omzunuzdadır.
Bilmem anlatabildim mi.
Hepsi bu…
- Molla Said - 21 Ekim 2020
- Hepsi bu kadar… - 17 Ekim 2020
- 1 Mayıs 1977 anısı - 2 Mayıs 2020