Hazırlıklı Olma Zamanı

Herkes Covid-19 salgını bitti gibi davranıyor. Ama bitmedi. En başlarda bizleri ölesiye korkutan varyantları gün yüzüne çıkmayı sürdürüyor. Sürdürecek de.

İngiltere’den gelen haberlerden, Covid-19’un Omicron varyantının alt türevi olan Eris’in (EG.5.1) ülke genelinde yayıldığı anlaşılıyor. Ülkenin Sağlık Güvenliği Ajansı’na göre, yeni varyant Eris, ülke genelindeki her 7 yeni vakadan birini oluşturuyor. Eris, yüzde 39,4 oranıyla vakaların yaklaşık yarısını oluşturan Arcturus’tan sonra İngiltere’de en yaygın ikinci varyant olmuş durumda.

Ülkede vaka sayıları artarken uzmanlar, bu artışın, Barbie ve Oppenheimer filmlerinin 21 Temmuz’da vizyona girmesinin ardından milyonlarca kişinin sinemaya akın etmesiyle bağlantılı olabileceğini belirtiyor.

Covid, hayatımıza bir kere girdi. Bundan sonra çıkmayacak. Mevsimlik bir hastalığa dönüşüyor olması en büyük teselli. Şimdilik…
Neden şimdilik diyoruz? Tabii ki bir sebebi var.

Artık hepimiz biliyoruz. Dünyanın iklimi olağanüstü bir hızla (Kuzey Kutbu gibi daha soğuk bölgelerde dört kata kadar daha hızlı) ısınıyor. Buzullar eriyor ve bunun okyanus akıntılarını değiştirdiğini ve iklim üzerinde yıkıcı etkiler yarattığını hem bu köşede hem de bu konuyu dert edinmiş yazarların yazılarında defalarca okudunuz. Ancak, burada değinmek istediğimiz konu bu değil…

Tahminler, her yıl buz erimesi sebebiyle dört sekstilyon (4.000.000.000.000.000.000.000, saymak için zahmet etmeyin tam 21 adet sıfır var) mikroorganizmanın salınmasının beklenebileceğini gösteriyor. Bu, evrendeki tahmini yıldız sayısıyla hemen hemen aynı. Diğer bir ifadeyle donmuş patojenler uyanıyor ve bilim insanları bu durumun önemli bir risk kaynağı olduğu inancında.

Biraz daha açık söyleyelim. Önümüzdeki yıllarda, daha önce karşılaşmadığımız türde mikroplarla karşılaşacağız ve bunlar da bambaşka salgınlara sebep olabilir.
Peki neler yapılabilir? İklim değişikliğinin etkilerini azaltabilecek yöndeki aksiyonlara artık değinmeyeceğiz. Orada tren kaçtı. Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO) Genel Sekreteri Petteri Taals bu hususu teyit ederek, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin en az 2060’a kadar süreceğini belirtiyor.

Yapılabilecek şey, hazır olmak.
Devletlerin riskleri etkin yönetebileceği yapıları kurması.

Şirketlerin de kendilerine özel riskleri yönetecek birimleri organizasyonlarına dahil etmesi. Hatta, bu organizasyonlara yer yer devlete destek verecek yetkinlikleri kazandırmaları.

Salgın risklerden sadece birisi. Kapımızda bekleyen riskler çok sayıda ve büyük boyutlu.
Zaman hazırlıklı olma zamanı.
Bir sonraki yazıda görüşene kadar, sağlıcakla kalın.

Özgün ÇINAR