Hasta Tutukluların Durumu İnsan Hakları Kuruluşlarının Raporuyla Gündemde

Urfa Barosu, İnsan Hakları Derneği (İHD) ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD), Urfa’daki cezaevlerinde bulunan hasta tutukluların yaşadığı sorunları ele alan bir rapor hazırlayarak kamuoyuyla paylaştı. Rapor, hasta tutukluların yaşadığı hak ihlallerine dikkat çekerek, bağımsız mekanizmaların oluşturulması ve insan onuruna uygun koşulların sağlanması çağrısında bulunuyor.

Raporun detaylarına göre, Urfa’da bulunan 1 ve 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevleri ile Siverek T Tipi Kapalı Cezaevinde ağır ve kronik hasta mahpusların sayısı 76 olarak belirlenmiştir. Bu hastaların birçoğu, cezalarının ertelenmesi veya infaz düzenlemesi taleplerine rağmen tahliye edilmemektedir. Raporda, hasta tutukluların tedaviye erişim haklarının engellendiği, revire geç çıkarıldığı, hastane sevklerinin geciktiği veya hiç yapılmadığı, kelepçeli muayene uygulamalarına maruz kaldığı ifade ediliyor.

Rapor ayrıca, Türkiye genelinde cezaevlerinde bulunan 604’ü ağır olmak üzere en az 1605 hasta mahpusun olduğunu hatırlatarak, bu sayının gerçekte tahmin edilenden daha fazla olabileceği belirtiliyor. Hasta tutukluların yaşam haklarının korunması için yasal ve idari düzenlemelerin yapılması, sağlık hizmetlerinin geliştirilmesi ve insani koşulların sağlanması gerektiği vurgulanıyor.

Raporda ayrıca, suça sürüklenen çocuk sayısındaki artışa da değiniliyor. TÜİK verilerine göre, 2020 yılında güvenlik birimlerine gelen veya getirilen çocukların 206 bin 853’ü suça sürüklenme sebebiyle işlem görmüştür. Suça sürüklenen çocukların eğitim, sağlık, sosyal ve psikolojik ihtiyaçlarının karşılanması ve çocuk haklarının ihlal edilmemesi gerektiği vurgulanıyor.

Türkiye’deki cezaevlerinde hasta tutukluların yaşadığı sorunlar, hem insan hakları savunucularının hem de ailelerinin en büyük endişe kaynaklarından biri haline gelmiştir. Aşırı kalabalık koşullar, yetersiz tedavi imkanları ve sağlıksız yaşam koşulları, hasta tutukluların yaşam hakkını tehdit eden önemli bir mesele olarak öne çıkmaktadır. Ulusal ve uluslararası düzeyde yapılan raporlar ve incelemelerle bu soruna dikkat çekilmeye devam ediyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) verilerine göre de, Türkiye cezaevlerinde 1605’ten fazla hasta mahpus bulunmaktadır, bunların 604’ü ise ağır hasta durumundadır. Bu durum, cezalarının ertelenmesi veya infaz düzenlemeleri için başvuran hastaların dikkate alınmadığını göstermektedir. İHD, sadece 2020 yılında cezaevlerinde 27 hasta tutuklunun hayatını kaybettiğini açıklamış, 2021 yılının ilk üç ayında da 13 hasta tutuklunun yaşamını yitirdiğini ifade etmiştir.

HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun hazırladığı bir rapora göre ise, 1 Aralık 2020 ile 1 Aralık 2021 tarihleri arasında cezaevlerinde 73 kişi hayatını kaybetmiştir. Bu ölümlerin 34’ü şüpheli ölüm olarak kayda geçmiş, 39’u ise hasta tutukluların yaşamını yitirmesi şeklinde belirlenmiştir³. Gergerlioğlu, hasta tutukluların hak ihlallerini Meclis gündemine taşımış ve Adalet Bakanlığı’ndan acil önlem alınmasını talep etmiştir.

Bu sorun sadece Türkiye’nin iç meselesi değil, aynı zamanda uluslararası platformda da dikkate alınmaktadır. Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi (CPT), Türkiye’yi ziyaretlerinde cezaevlerindeki hasta tutukluların durumuna dikkat çekmiştir. CPT, son raporunda Türkiye’deki cezaevlerinin aşırı kalabalık olduğunu, sağlık hizmetlerinin yetersiz kaldığını ve hasta tutukluların tahliye edilmesi prosedürlerinin yeterince işletilmediğini belirtmiştir⁴.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliği de Türkiye’deki hasta tutukluların durumunu yakından izlemektedir. BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet, Türkiye ziyareti sırasında cezaevlerindeki insan hakları ihlallerini gündeme taşımıştır. Özellikle ağır hastalığı olan ve yaşam riski taşıyan tutuklu ve hükümlülerin derhal serbest bırakılmasını talep etmiştir⁵.

Türkiye’de hasta tutukluların yaşadığı sorun, sadece bir yurttaşlık meselesi değil, insan hakları ve hukukun üstünlüğü temelinde evrensel bir konudur.

NHY, Uğur Kaymaz