Gazetecilik, gerçeği ortaya çıkarma ve topluma bilgi sağlama amacıyla var olan bir meslek olarak demokrasiyle ayrılmaz bir bağ içindedir. Ancak otoriter rejimlerin hüküm sürdüğü coğrafyalarda, bu meslek genellikle devlet otoritesine meydan okuyan bir tehdit olarak görülür. Bu rejimler, gazetecilerin mesleki faaliyetlerini engellemek, onları itibarsızlaştırmak ya da susturmak için farklı yöntemlere başvurur. Uluslararası kuruluşların raporları ve akademik çalışmalar, gazetecilerin bu baskılar altında nasıl bir mücadele verdiğini ve basın özgürlüğünün hangi noktalarda tehdit altında olduğunu gözler önüne sermektedir.
Gazetecilik ve İfade Özgürlüğü: Otoriter Yönetimlerin Hedefi
Gazeteciler, baskıcı rejimler altında yalnızca bilgi yaymak için değil, aynı zamanda iktidarın yolsuzluklarını, hukuksuzluklarını ve hak ihlallerini açığa çıkarmak için çalışır. Bu nedenle, gazeteciler genellikle otoriter rejimlerin hedef tahtasına oturtulur. Bu tür rejimlerde, gazetecilik faaliyeti yasal çerçevede sınırlandırılmakla kalmaz, aynı zamanda fiili baskı araçlarıyla engellenir.
Otoriter liderler, gazeteciliği genellikle “devlete karşı bir tehdit” olarak sunar ve gazetecileri “vatan haini”, “terörist” ya da “casus” olarak etiketler. Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) tarafından yayınlanan 2023 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi, dünya nüfusunun büyük bir çoğunluğunun basın özgürlüğünden yoksun olduğunu ortaya koyuyor. Özellikle Türkiye, İran, Rusya ve Çin gibi ülkelerde gazetecilere yönelik baskılar, bu ülkelerin otoriter karakterini açıkça göstermektedir.
Baskı Mekanizmaları: Fiziksel, Hukuki ve Dijital Saldırılar
Gazetecilere yönelik baskılar çeşitli biçimlerde karşımıza çıkmaktadır. Türkiye örneğinde, gazeteciler sıklıkla “terör örgütü propagandası yapmak” ya da “devlet sırlarını ifşa etmek” gibi suçlamalarla karşı karşıya kalırken, Çin’de medya içerikleri sıkı bir sansüre tabi tutulur ve bağımsız gazetecilik fiilen imkansız hale getirilir. Rusya’da ise eleştirel gazetecilerin suikastlarla susturulması sıkça görülen bir yöntemdir.
Bir diğer baskı yöntemi ise dijital platformlarda uygulanır. İran, dijital gözetim ve çevrim içi sansür teknolojilerini en yoğun kullanan ülkelerden biridir. Gazeteciler, sosyal medya üzerinden hedef alınmakta, hesapları ele geçirilmekte ya da dijital ortamlarda tehdit edilmektedir. Bu durum, gazeteciliğin yalnızca fiziksel değil, aynı zamanda dijital alanda da ciddi riskler taşıdığını göstermektedir.
Gazetecilik Suç Haline Geldiğinde: Hukuki ve Sosyal Sonuçlar
Otoriter rejimlerin baskıcı politikaları yalnızca gazeteciler üzerinde değil, toplumun geneli üzerinde de büyük bir etki yaratır. Baskı altındaki bir medyada, halkın bilgiye erişim hakkı ciddi şekilde ihlal edilir. Dahası, gazetecilerin susturulması, toplumsal tartışmaların ve hesap verebilirlik mekanizmalarının ortadan kalkmasına yol açar.
Akademik çalışmalar, gazeteciliğin susturulmasının yalnızca basın özgürlüğü açısından değil, demokratik süreçler açısından da yıkıcı etkiler yarattığını ortaya koymaktadır. Norris ve Odugbemi’nin (2010) çalışması, bağımsız medyanın hükümetlerin hesap verebilirliğini artırdığını ve halkın siyasal katılımını teşvik ettiğini belirtir. Ancak bu tür özgürlükler, baskıcı rejimlerin sistematik politikaları nedeniyle ciddi şekilde sınırlandırılmaktadır.
Uluslararası Perspektif: Gazetecilik ve İnsan Hakları
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu (IFJ), 2022 yılında dünya genelinde 67 gazetecinin öldürüldüğünü rapor etmiştir. Bu ölümler, genellikle çatışma bölgelerinde ya da otoriter rejimlerin etkin olduğu ülkelerde meydana gelmiştir. Örneğin, Freedom House’un 2022 raporuna göre, Rusya’da son 20 yılda 58 gazeteci öldürülmüş ve bu cinayetlerin çoğu cezasız kalmıştır. Diğer yandan, Gazze Şeridi’nde 461 günde 202 gazetecinin öldürüldüğünü, 399 gazetecinin yaralandığını da anmadan geçmeyelim.
RSF’nin hazırladığı yıllık raporlarda, Çin ve İran gibi ülkelerin basın özgürlüğü açısından en kötü performansı sergileyen ülkeler arasında yer aldığı görülmektedir. Bu ülkelerde gazetecilik yapmak, sadece bir meslek değil, aynı zamanda hayatta kalma mücadelesine dönüşmektedir.
Gerçeği Savunmanın Bedeli
Gazetecilik, yalnızca bilgi vermek değil, aynı zamanda toplumsal hesap verebilirlik ve adalet için bir araçtır. Ancak otoriter rejimlerde, bu meslek sıklıkla hedef alınır ve suç haline getirilir. Bu baskılar, yalnızca gazetecilerin değil, halkın bilgiye erişim hakkının da ihlal edilmesine yol açar.
Akademik çalışmalar ve uluslararası raporlar, basın özgürlüğünün demokratik toplumların temel dayanaklarından biri olduğunu vurgulamaktadır. Ancak bu özgürlük, baskıcı yönetimler altında ciddi tehdit altındadır. Gazeteciliği suç haline getiren rejimler, gerçeği kontrol etmeye çalışırken toplumların özgürleşme umutlarını da karartır.
Kaynakça
- Reporters Without Borders (RSF). (2023). World Press Freedom Index.
- International Federation of Journalists (IFJ). (2022). Annual Killings Report.
- Norris, P., & Odugbemi, S. (2010). Media and Accountability: Rethinking the Role of Journalism in Governance. Harvard University Press.
- Freedom House. (2022). Freedom in the World Report.
- Schudson, M. (1995). The Power of News. Harvard University Press.
- Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS). (2024). Basın Özgürlüğü Raporu.
- Anadolu Ajansı