Faşizm, Pandemi, Vesaire

Salgının başlangıcından bugüne gelinceye dek önlem olarak dile getirilen, başta kapanma olmak üzere uygulanan tüm kısıtlamaların ortak hedef öznesinin altmışbeş yaş üstü olduğunu ve bunun yaşlıları “sosyal ölüme” mahkûm etmek anlamına geldiğini söyleyerek başlayalım. Ekonomik çöküntü ise bu “ölümü” hızlandıran bir unsur olarak kötü huylu bir kanser hücresi gibi, çaresizce yoksul ve yoksun yaşamlarına boyun eğmeye zorlanan toplumun neredeyse %80’nine yayıldı. (En az!)

Süreci anımsayalım; Salgının ilk günlerinden beri 65 yaş üstüne getirilen kısıtlamalar eğer günün birinde “pandemi faşizmi” diye bir kavram oluşturulacaksa eğer onu tanımlayan ilk sıra örneklerden olacaktır. Sağlığın tanımını “yalnızca hayatta kalmaya” indirgeyen rejim ve “bilim” onları “hastalıktan korunma” retoriğine mahkûm ederek, evlerinde, odalarında ya da sığındıkları mekanlarda sosyal-psikolojik-fiziksel ölümlerden birine, ikisine yada tümüne birden terk etmekte sakınca görmemiştir.

faşist/faşizm: Bu kelimeleri, yakıştırmaları, isterseniz sıfatları diyelim, sıklıkla kullanırım ve sonuçları itibarıyla hata yapmış olduğumu söyleyemem. “Megalomani” stigmatizasyonunu hak edecek bir başlangıç gibi duruyor ancak işin gerçeği bu! Ne var ki birçok “çevre” bu kelimenin öyle ulu orta sarf edilmesine taraftar değil; örneğin liberal sol’un (her ne demekse “liberal sol”, eski kafalı bir küçük burjuva radikalist olduğum için anlayamamış olmamı bağışlayın) ısrarla üzerinde durduğu konu, tabi bu teorilerinin/yaklaşımlarının çoğu kez olduğu gibi ithal olduğunu belirtmeden geçmeyelim, faşizm kelimesinin sık kullanımının onun galatlaşmasına yol açacağı şeklindedir.

Derler ki, eğer her otoriter ya da totaliter rejime faşizm yakıştırması yaparsak onu bir şekilde “soysuzlaştırmış” olup özel ve özgül gerçekliğinden uzaklaştırırız. Buradan yola çıkarak sürdürdükleri indirgemeci yaklaşımla bu kelimenin yalnızca Mussolini İtalyası –faşizmi- ile özdeşleştirilmesi gerektiğini iddia etmektedirler; teorik olarak doğru gibi duruyor! Katılmıyorum. Bu sayfalarda daha önce de belirttiğim gibi “faşizm bireysel bir hissediş halidir” öncelikle. Kuşkusuz sapyiyipsamansıçanakademisyengillerden olmadığım için bu yaklaşımım çoklukla, hatta her zaman küçümsenir, alay konusu bile olabilir. Sıradan bir okur yazar olduğum için haddini bilmem gerektiği dillendirilir.

Olsun, sonuç itibarıyla onların acınacak halleri ortada! Diğer taraftan ne kadar övünsem az; yıllar yıllar önce, daha “bunlar” yeni doğmuş iken ülkede “islamcı faşizme” gidişten söz eden nadir kişilerden biri olduğumu rahatlıkla söyleyebilirim; anımsadığım kadarıyla sadece bir anarşist dergi vardı aynı vizyonel yorumu yapabilen. Hasbelkader bu düşüncemi seçkin ve yetkin olduğu iddiasındaki akademisyen hoca ve “arkadaşların” arasında dile getirdiğimde resmen ağır bir saldırıya maruz kaldım. Her ne kadar “liberal sol” olmadıklarını iddia etseler de neredeyse onlarla aynı fikirdeydiler; faşizm öyle kolaylıkla telaffuz edilen bir kelime olmamalıydı.

Ancak dile getirdikleri bir ek görüş daha vardı ve kuşkusuz çok daha önemliydi: iktidardaki parti /süreç Türkiye’nin yarım kalmış burjuva devriminin tamamlayıcısı olacaktı vs. vs. Şimdilerde onların çoğu söz konusu bağlamda faşist/faşizm kelimesini benden çok daha sık kullanır oldular.

Akademik körlük dedikleri bu olsa gerek. Acınacak bir durum.

Sınırsız Yayınevi’nden Tolga Ersoy imzasıyla çıkan, Faşizm, Pandemi, Vesaire

Yayın Tarihi: 14.04.2022
ISBN: 9786258016123
Dil: TÜRKÇE
Sayfa Sayısı: 154
Cilt Tipi: Karton Kapak
Kağıt Cinsi: Kitap Kağıdı
Boyut: 13.5 x 21 cm