Enerji politikaları, yalnızca teknik düzenlemeler değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal adaletin nasıl şekillendiğini gösteren güçlü bir göstergedir. Türkiye’de doğal gaz faturalarının illere göre farklılaştırılması planı, kademeli tarife adı altında sunulsa da, gerçekte bir fiyatlandırma stratejisi mi yoksa yeni bir zam politikası mı?
Soğuk Şehirler “Desteklenirken” Gerçek Maliyet Kime Yükleniyor?
Yeni model, her ilin ortalama doğal gaz tüketimine göre farklı bir faturalandırma sistemi oluşturmayı hedefliyor. Hakkâri, Erzurum, Ardahan gibi soğuk iklime sahip illerin daha fazla destekleneceği belirtilirken, Adana, Mersin, Antalya gibi sıcak bölgelerdeki hanelerin daha düşük tüketimi nedeniyle avantaj sağlamayacağı ifade ediliyor.
Bu modelin temel gerekçesi, doğal gazın ısınma amacıyla en çok kullanıldığı illerde vatandaşların mağdur olmamasını sağlamak. Ancak burada kritik soru şu: Gerçekten bir sübvansiyon mekanizması mı işletilecek, yoksa doğal gaz fiyatlarının genel olarak artışı kamufle edilerek mi sunulacak?
Enerji politikalarında sübvansiyon ve fiyatlandırma dengesi, bir devletin vatandaşına nasıl yaklaştığını gösterir. Eğer hükümet gerçekten enerji adaleti sağlamak istiyorsa, neden doğal gazda vergi yükünü azaltmak yerine kademeli bir sistemle belirli bölgeleri avantajlı, diğerlerini dezavantajlı konuma getiriyor?
Sosyal Adalet mi, Bölgesel Dengesizlik mi?
Bu yeni sistem, kağıt üzerinde adil gibi görünse de aslında bölgesel eşitsizlikleri daha da derinleştirebilir. Türkiye’de büyükşehirlerde yaşayan milyonlarca insan, zaten yüksek kira ve hayat pahalılığıyla mücadele ederken, şimdi de doğrudan doğal gaz faturasına yansıyacak yeni bir mali yükle karşı karşıya kalabilir.
Örneğin, İstanbul’da yaşayan bir aile, ortalama 869 metreküp gaz tüketirken, Erzurum’da bu tüketim 1.348 metreküp. Eğer sistemin mantığı, ortalamanın altında tüketenlere destek verilmesi, üstünde kalanlara ise gerçek maliyetlerin yansıtılması üzerine kuruluysa, İstanbul’daki bir aile, mevcut tarifeden daha pahalı bir doğal gaz faturası ödemek zorunda kalabilir.
Ayrıca, Adana, Mersin gibi illerde yaşayanların, daha az doğal gaz tüketmeleri nedeniyle devlet desteğinden daha az yararlanacak olması, düşük gelirli vatandaşların enerjiye erişim hakkı açısından yeni bir eşitsizlik yaratabilir.
Kademeli Tarifeler: Zamları Kamufle Etmenin Yeni Yolu mu?
Elektrikte olduğu gibi, doğal gazda da “kademeli fatura” uygulamasının hayata geçirilmesi, aslında daha önce de birçok ülkede benzer şekillerde denenmiş bir stratejidir. Bu model, kamuoyuna “destek mekanizması” olarak sunulsa da, aslında tüketicinin faturasına zam yapmanın daha az tepki çeken bir yolu olabilir.
Hatırlayalım: Elektrikte kademeli tarife sistemine geçildiğinde, birinci kademe düşük fiyatlı, ikinci kademe ise daha pahalı hale getirilmişti. Doğal gazda da aynı mantık devreye girerse, hükümetin amacı, desteğin bir kısmını göstermelik olarak sunarken, gerçekte tüketicinin sırtına daha fazla maliyet yüklemek olabilir.
- Eğer gerçekten enerji adaleti sağlanmak isteniyorsa, şu soruların cevaplanması gerekir:
Neden doğrudan doğalgaz vergileri düşürülmüyor? - Neden tüketicinin faturasını hafifletecek yapısal reformlar yerine karmaşık bir kademe sistemi getirilerek maliyet dağıtımı yeniden yapılandırılıyor?
- Bu uygulama, mevcut faturaları gerçekten düşürecek mi, yoksa belirli kesimlerin faturalarını artırarak hükümete ek gelir sağlayan bir mekanizma mı olacak?
Kim Kazanıyor, Kim Kaybediyor?
Doğal gazda bölgesel tüketim farklarına göre fiyatlandırma yapmak, ekonomik olarak doğru bir model gibi görünse de, sosyal adalet açısından birçok soruyu beraberinde getiriyor. Eğer bu sistem, doğal gaz sübvansiyonlarını daha adil bir şekilde dağıtmak yerine, zamları yumuşatmak ve tüketiciyi psikolojik olarak yeni fiyatlandırmaya alıştırmak amacıyla uygulanıyorsa, bu doğrudan bir ekonomik manipülasyon anlamına gelir.
Bugün vatandaşın karşısına “enerji adaleti” kılıfıyla çıkarılan bu model, birkaç yıl içinde faturaların sessiz sedasız yükseldiği bir sisteme dönüşebilir. Türkiye’de enerji politikalarının ana hedefi, vatandaşın sırtındaki yükü azaltmak mı, yoksa gelir yaratma yöntemlerini çeşitlendirmek mi? Bu sorunun cevabı, önümüzdeki aylarda doğalgaz faturalarımıza nasıl yansıyacağını gösterecek.