Devlet yönetiminde “saflığın” bir bedeli olur.

Hürriyet Gazetesinde Murat Yetkin imzalı güzel bir yazı yayınlandı. Dış politika konusunda öteden beri izlenmeye değer yorumlarına önem verdiğim Yetkin onlara bir yenisini ekledi.

Yunanistan, Norveç ve Almanya’ya sığınan asker diplomat, yargıç ve savcıların bu ülkelerin elinde Türkiye’ye karşı, belki daha spesifik söylemek gerekirse Erdoğan’a karşı bir koz olduğu tespitini yapıyor.

“Siz olsaydınız ne yapardınız?” diyerek de sormadan edemiyor.

Devletler arasındaki ilişkiler gizli servislerin ele geçirdiği bilgiler, belgeler üzerinden şekillenir. Dost, müttefik olmak, NATO içine ortak olmak bu türden bilgilere ulaşmayı engellemez. Bir ülkenin gizli servisi, özelikle siyasi, ekonomik ilişkileri olan ülkelerde faaliyet gösterir, bilgi toplar.

Bu servislerin asıl hedefinde olan kişiler, o ülkedeki etkin politikacı, bürokrat, iş adamı ve önde gelen isimlerdir. Bunların çalıştığı projeler etkinlikleri sürekli gözetim altında tutulur. Ama bununla yetinilmez, özel yaşamlarına sızılmaya, ilişkileri en detaylı ayrıntısına kadar bilinmeye çalışılır.

Kullanılabilecek açıkları yakalanmaya çalışılır.

Murat Yetkin, haklı olarak Yunanistan, Norveç ve Almanya’nın sığınma talebinde bulunan subayları vermeyeceğini, bunlardan Türkiye ve iktidar hakkında bilgiler elde etmeye çalışacağını söylüyor ve yukarıda ki sorusunu yeniliyor.

“Siz olsaydınız ne yapardınız?”

Türkiye’nin de çok farklı davranmayacağı açık. Aksini düşünmek devlet olmayı sorgulamamıza neden olur.

İltica talebinde bulunan askerlerin ne türden bilgiler sızdırabileceğini kestirmek zor. Ancak kimi savcı ve hakimlerin doğrudan iktidar ve Erdoğan hakkında oldukça fazla bilgiye sahip olduklarını bütün kamuoyu zaten biliyor.

Örneğin kendi makam aracını tahsis ettiği Zekeriya Öz’ün Erdoğan hakkında söyleyecekleri dikkate alınacaktır. Devletin en mahrem yerlerinde arama yapan, belge toplayan bu yargı mensuplarının şimdi iltica almak için ellerindeki bilgileri kullanacaklarını tahmin etmek zor değil.

Bu bilgilerin yabancı gizli servislere aktarılmasının ülkeye mutlaka bir maliyeti olmayacağını kimse söyleyemez.

Devlet yönetiminde saflığın bir bedeli olur. Bu saflık, kolay kandırılma kandırılan yönetici, başbakan, cumhurbaşkanı için ağır bedeller ödemle kapanmaz. O ülkede yaşayan herkes için ağır bir bedel ödeme ile sonuçlanabilir.