Çiçekçi Kadın

Sabah perdeyi araladığımda yolun karşı köşesinde, bir kadının karton kutulara istiflenmiş çiçek demetlerini, plastik kovaların içine yerleştirme gayretine takıldım kaldım bir anda.

İzmir’de hava sabahtan kasvetli bugün. Ve bugün günlerden 8 Mart. Biz kadınların bir araya gelme, birbirimize sarılma, taleplerimizi dile getirme, sözümüzü erkek egemen sisteme karşı bir kez daha haykırma günü.

Uçuk pembe sümbüller, mor şebboylar, beyaz, pembe papatyalar ve yapılacak demetlerin arasına serpiştirilecek bir tutam gelin çiçeği ve İzmir’in nazlı kızı Nergis, iki çam arası kaldırım taşında yerini aldı.

Çiseleyerek başlayan yağmur bir anda şiddetlenmeye başlayınca, şaşkınlıkla karton kutunun içinden bulduğu naylon poşetleri önü açık terlikli ayağına geçirdi ve poşeti büzerek ayağına uygun hale getirdi. Başını kaldırdı gökyüzüne baktı, evden telaşla çıktığından giymediği ayakkabılarına hayıflandı muhtemelen.

“Çiçekçi…” diye seslendim. Sesin geldiği yeri bulmaya çalıştı önce ve ona uzattığım şemsiyeyle beni görünce yüzüne öyle güzel bir gülümseme yayıldı ki. İşte dedim günümün anlamı. Soğuyan havada dumanı tüten bir bardak çayla devam ettirdik kısa sohbetimizi. Bir araba durdu az uzağında. İçinden çıkan bir genç dört demet sümbül aldı siftah olarak. “Dört değerlisi var demek ki,” dedim içimden. Sonra bir başka araba, bir başkası daha… En çok da kadınların çiçek almasına sevindim. Bir kadının, bir başka kadına çiçek alması, belki emeğe dair bir cümle kurulmayacaktır ama “ Sen bugün özelsin. Seni seviyorum, ” un çiçeğe dönüşmüş halini çok sevdim ben bugün.

Bugün yolunuzun üzerinde bir çiçekçiye rastlarsanız; Durun! ve bir çiçek alın. Çiçek alanların yüzlerindeki mutluluğa şahit oldum, karşısındaki insanın mutluluğuna sebep olacaklarını bildikleri içindi o gülümseyişleri. Ömrünüzün en emektarı kadın/kadınlar yanınızda olmasa, olamasa da, yakınınızdaki bir kadına bir demet çiçek uzatın bugün.

Gülümseyin ve gülümsetin. Olmaz mı?
8 Martın çiçek böcek günü olmadığını bilenlerdenim elbette.
Biz kadınlar meydanlarda, sokaklarda;
Varlığını, kadın düşmanlığına bağlayan sistemden,
Kadınlara dünyayı zindan eden erkek şiddetinden,
Kadın cinayetlerinden, istismardan, tacizden, tecavüzden,
Mağdur edebiyatı yapıp nafaka hakkımıza göz diken babalardan,
Çocukları evlendirerek çocuk istismarının önünü açmaya çalışanlardan,
Kürtaj hakkımıza, cinsel özgürlüğümüze, giyimimize, bedenimize karışılmasından,
Boşanmayı zorlaştıran uygulamalardan,
Eğitim olanaklarına erişememekten,
Ev içi emeğimizin görünmez kılınmasından,
Ücretli emeğimizin güvencesiz ve esnek olmasından,
Sırf kadın olduğumuz için düşük ücretlere mecbur bırakılmaktan,
Hayatımızın dinci politikalarla şekillendirilmesinden,
Cinsel yönelimlerimiz nedeniyle dışlanmaktan,
Savaşların, afetlerin, doğa yıkımlarının sonuçlarına daha fazla maruz kalmaktan,
Bıktık ,dedik yıllarca.

Tam karşımda duran çiçekçi kadın, her satış sonrası aldığı parayı paltosundan çıkardığı torbaya atarken ve ara ara sayarken, çiçeklerin hepsini satmayı ve akşama eve götüreceği parayı düşünecek gün boyu.

Akşam tüm gün soğuktan üşümüş ayaklarını sobaya doğru uzatırken, televizyondaki büyük kentlerde yasağa rağmen yapılan kadın yürüyüşlerine gözü takılacak, kendisi için “Bıktık” diyen öteki kadınların gücünden ve uyanışından rahatsız olan yobaz ve gerici sistemin saldırılarına anlam veremeyecek , sobanın sıcağıyla mahmurlaşan gözleri bir sonraki 8 Mart’a kadar yine açılamayacak.
Muhtemelen.

Hatice ENGİN
Latest posts by Hatice ENGİN (see all)