Bütün benzer şahısların CHP’nin ve Türkiye’nin yakasından artık düşmeleri için, hep birlikte: İlâ Cehenneme Zümera ve Bîsel Masir!..
CHP İzmir Milletvekili Aytun Çıray’ın, Akşener’in yeni partisine kurucu olmak için CHP’den istifa ettiğini okuyunca aklıma düştü: 1890 doğumlu babam Hüseyin Ekrem Bey, sinir olduğu birisi çekip gidince Arapça çok ilginç bir deyiş kullanırdı; ama sonraya bırakalım.
Bu şahsın, olumsuz dahi olsa, hakkında yazı yazmaya değdiği kanısında değilim. Benim derdim başka:
1) Bu istifanın CHP için çok hayırlı, İyi Parti içinse çok hayırsız bir olay olduğunu söylemek;
2) Bu transferin, Türkiye’nin en devasa sorunu olan Kürt Meselesi’nin K’sini programında geçirmeyen yeni parti açısından daha en baştan kötü bir izlenim bıraktığını söylemek;
3) Bu vesileyle CHP’nin, kendisini iktidara ve Türkiyelileri de feraha kavuşturmak için bilumum Aytun Çırayları (ve onların 1930 zihniyetlerini) partiden bir an önce uzaklaştırmasının kaçınılmaz olduğunu, yoksa bizzat partinin yavaş yavaş müzeye kalkacağını söylemek.
***
Benim bu şahsın adını duyuşum, 15.04.2013 tarihli Sözcü gazetesine “Türk Milletine Açık Mektup” başlığıyla verdiği bir demeçle oldu. Kürt Barışı günlerinde Ege’de kendimi paralayarak yaptığım ve Kürt meselesinin asla karşılıklı şiddetle halledilemeyeceğini ısrarla vurgulayan konuşmalarıma karşılık veriyordu:
“Baskın Oran artık zincirlerinden boşanmış nefretiyle Türkiye’nin kurucu ruhunun ve değerlerinin ölümünü adeta şehvetli bir vecd hali içinde ilan etmektedir. Oran, bütün yaşadığımız süreci Abdullah Öcalan liderliğinde PKK terörünün bir zaferi olarak sunmaktadır. Oran akademik bir entelektüel değil, bir militandır. Apo’dan daha Apocu bir nefret söylemcisi portresi çizmektedir.”
***
Bu nedir, kimin fesidir diye şaşkınlıkla sorduğumda, “Fırıldak Kubi” dediler.
24.02.2011 tarihli internethaber.com’da özetle şu bilgi yer alıyordu:
“Tansu Çiller’in kurmayıydı Aytun Çıray. DYP iktidarı son bulunca ve Çiller de güç kaybına uğrayınca [ANAPgenel başkanı] Mesut Yılmaz’ın kapısını çaldı. “Mesut Yılmaz iktidarı son bulunca bu kez de Yılmaz’la ters düşen Erkan Mumcu’nun yardımcılığına soyundu.
“[Daha sonra] Kırat’ı şahlandırmak adına [DP lideri] Süleyman Soylu’nun karşısına dikildi. Ama kısa bir zaman sonra Soylu’nun diğer güçlü rakibi Çağrı Erhan’dan yana tavır koydu.
“Bir zaman sonra kendisini Hüsamettin Cindoruk’un [yakın çevresinde] buldu. Ancak, Çağrı Erhan’la makam odası kavgasına tutuşması onu Cindoruk’un gözünden fena halde düşürdü.
“Kırat’ı şahlandırmayan Aytun Çıray, adı ‘Fırıldak Kubi’ye çıkan Kubilay Uygun’u aratmadı ve son tahlilde CHP’li olmayı ‘uygun’ buldu.”
***
Özetle; DYP, ANAP, DP, CHP derken, 5. kapı olarak şimdi de İyi Parti’de siyaset yapacak.
“Fırıldak Kubi”nin kim olduğunu hatırlamadıysanız, Vikipedi şöyle diyor:
“DSP’den milletvekili olarak seçildi ancak bir dönem içerisinde ANAP, DYP, MHP ve DSP partilerinin rozetlerini yakasına taktı. DSP ile DYP arasında gidip geldikten sonra MHP’ye geçip 20 gün sonra oradan da ayrılmış sonra da DTP’ye geçmiştir.
“23 Temmuz 2016 tarihinde İstanbul’da bir otelde intihar etmiştir.”
***
Gereksiz yer işgal etti, bağışlayınız. Gelelim konumuza, CHP’ye.
Öyle bi CHP ki, hiçbir ülkede hiçbir parti böyle bi şans yakalayamaz. Çünkü AKP’nin durumu artık felaket. Her açıdan:
Başta, en iddialı olduğu ekonomi açısından. Çok kötüye gidiyor çünkü normalde iktidarlar sıkışınca şu beşinden birine el atarlar, olmazsa diğerlerini sırayla denerler: 1) Tasarruf tedbirleri almak (AkSaray bütçesi hariç. Erdoğan’ın maaşı da 2.652 TL arttı); 2) İç ve dış piyasaya borçlanmak; 3) Yeni vergi salmak; 4) Alışılmamış kaynaklar yaratmak. Mesela milletin altınlarını çağırmak. Mesela Sayıştay’dan mal kaçırmak demek olan Varlık Fonu kurup bi de buna Çin bankalarından 5 milyar dolarlık kredi aramak .
AKP beşine birden daldı; oradan anlayınız. Siyasetten, asayişten, yargıdan, Kürt meselesinden, AKP’nin hallaç pamuğu vaziyetlerinden, hele hele dış politikadan hiç bahsetmiyorum çünkü topçular niye ateş etmediklerine dair sürüyle şey söyledikten sonra “Barut bitmişti efendim” deyince İmparator ne demiş, “Onu önce söylesene be adam!” demiş, ben de şunu diyeyim de kestirmeden anlaşılsın:
AKP öyle bi psikolojiye duçar oldu ki, koskoca Galatasaray camiasını Fetöcü ilan edip karşısına aldı.Hem de niçin: Derbide “Siz Diz Çöktüğünüz İçin Onlar Büyük Görünüyor; Ayağa Kalk” pankartı açıp, Sylvester Stallone’nin Rocky Balboa film karakterini koreografi olarak sergilediği için. Biçare Başbakan Yıldırım soruşturma açtırdı . Sonraki adım, Stallone’nin (Savcı Bharara gibi) Fetöcü ilan edilmesi olarak bekleniyor.
Allah düşmanımı düşürmesin.
***
CHP, böyle bi iktidar yakalamışken laylaylom yapıyor. Adalet Yürüyüşü’yle ciddi bir silkinme çabası gösteren Kılıçdaroğlu, Kürt belediye başkanlarının yerine KHK’yle kayyım atanması rezaletlerine gıkını çıkarmazken, AKP’lilerin istifa ettirilmesini mesele ediyor. TÜSİAD açıkça çıkış yapıyor OHAL’i artık kaldırın diye, CHP tısss. Altı kapanmış düdüklü tencere.
Başa dönersek, CHP Aytun Çıray gibi birini, üstelik Dr. Rıza Türmen gibi bir hazineyi harcamak pahasına İzmir milletvekili yapıyor, 2014-16 arasında Parti Meclisi üyesi yapıyor, Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi ve başkan yardımcısı yapıyor. Yani partinin de Türkiye’nin de içine yapıyor.
Böyle bi durumda ultrAslan’ın “Siz Diz Çöktüğünüz İçin Onlar Büyük Görünüyor; Ayağa Kalk” pankartı büyük anlam kazanıyor; anlayana tabii ki.
***
Aklınız kalmasın, yaşlı avukat babamın böyle şahıslar için ne dediğini yazıp bitireyim.
“İlâ Cehenneme Zümera!” derdi.
Ö. F. Gergerlioğlu dostuma sordum, Zumer Suresi 7. Ayettenmiş, “Bütün inkarcılar zümreler halinde cehenneme sevk edilir” imiş tam karşılığı.
Hüseyin Ekrem Bey bunun ardından derhal tamamlardı, kalın kaşlarını çarpıştırarak:
“Ve Bîsel Masir!”
Onu da sordum, Mulk Suresi 6. Ayette geçiyormuş, “Ne kötü varış yeridir” demekmiş.
Bütün benzer şahısların CHP’nin ve Türkiye’nin yakasından artık düşmeleri için, hep birlikte:
İlâ Cehenneme Zümera ve Bîsel Masir!.
Kaynak: T24
- Bilim İnsanları, Bazı Kişilerin Neden Covid Olmadığını Buldu - 21 Haziran 2024
- Tüketicinin İyimserliği Azalıyor - 21 Haziran 2024
- Akşener, Erdoğan’dan Ne İstedi? - 7 Haziran 2024