Çalışma Hayatında Kadına Yönelik Şiddet ve Tacizle Mücadelede Yeni Bir Adım

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü öncesinde, DİSK’e bağlı Birleşik Metal İşçileri Sendikası’nın (Birleşik Metal-İş) attığı adım, iş dünyasında toplumsal cinsiyet eşitliği için önemli bir dönüm noktası olabilir. Güncellenen “Çalışma Yaşamında Şiddet ve Tacize Karşı Politika Belgesi” ile sendika, kadınların iş yerlerinde ve toplumda maruz kaldıkları şiddet ve tacizi önlemek için daha sistematik bir mücadeleye giriştiğini gösteriyor. Ancak bu adımın gerçek bir dönüşüm yaratması, yalnızca belgeyle sınırlı olmayan, somut eylemlerle desteklenen bir süreçle mümkün olacaktır.

Genel Başkan Özkan Atar’ın törende dile getirdiği gibi, kadınların toplumsal yaşamda eşit haklara sahip olması için mücadele yalnızca bireylerin değil, örgütlü yapılar olarak sendikaların da omuzlarında. Şiddetin ve tacizin çalışma hayatında da sıkça karşılaşıldığını belirten Kadın Komisyonu üyesi Naz Şakar’ın sözleri, bu sorunun yalnızca bireysel değil, yapısal olduğuna işaret ediyor. Sendikanın kadınları koruyan bir güvence rolü üstlenmesi, toplumsal dönüşüm için kritik önemde.

Sadece Söylem Değil, Eylem Gerekiyor

Güncellenmiş belge, kadınları iş yerlerindeki şiddet, taciz ve mobbing gibi sorunlardan korumayı hedefliyor. Ancak, gerçek bir fark yaratabilmesi için bu politikaların iş yerlerinde etkin bir şekilde uygulanması şart. ILO’nun 190 No’lu Sözleşmesi gibi uluslararası düzenlemeler onaylanmadığı sürece, bu mücadele, daha çok bireysel çabalara ve örgütlü mücadelelere bağlı kalacak gibi görünüyor. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmiş olması da, kadınların yasal güvenceler açısından zor bir dönemeçte olduğunu gösteriyor.

Kadın Komisyonu üyesi Gamze Fırat’ın, sendikanın politikalarını fabrikalarda hayata geçirmesi ve farkındalık yaratması konusundaki sözleri, bu tür belgelerin yalnızca sembolik olmadığını, aksine çalışma alanlarında somut bir değişim yaratma potansiyeli taşıdığını gösteriyor. Ancak bu farkındalık kampanyalarının, sadece sendika üyeleriyle sınırlı kalmayarak tüm çalışma hayatına yayılması gerekiyor.

Toplumun Geleceği İçin Bir Çağrı

“Kadın, yaşam, özgürlük” sloganıyla sonlanan tören, aslında kadın hakları mücadelesinin toplumsal bir özgürlük mücadelesiyle doğrudan ilişkili olduğunu ortaya koyuyor. Kadına yönelik şiddet ve ayrımcılık, yalnızca kadınların değil, tüm toplumun geleceğini etkileyen bir insan hakları ihlali. Sendikaların bu alanda daha güçlü bir rol üstlenmesi, yalnızca iş yerlerini değil, toplumun genelini dönüştürme gücüne sahip.

Birleşik Metal-İş’in bu adımı, kadınların iş yaşamında daha güvenli bir ortamda var olabilmesi için önemli bir başlangıç. Ancak bu mücadelenin sürdürülebilirliği, yasaların etkin uygulanması ve toplumsal farkındalığın artmasıyla mümkün olacak. Kadınların eşit ve özgür bireyler olarak toplumda yer alabilmesi için daha çok çabaya ve dayanışmaya ihtiyaç var.