Çalışan çocuklar “Evdekal” çağrısına uyacaklar mı?

Türkiye genelinde görülen koronavirüs salgını sebebiyle genişletilen tedbirler kapsamında, 20 yaş ve altındakilere sokağa çıkma yasağı getirilirken, İstanbul’da yaşı 20’den küçük olan pazarcılara da cezai işlem uygulandı. Örneğin İstanbul’da pazarda el arabası ile malzeme taşıyan 10 yaşındaki bir çocuk da evine gönderildi, Antalya’da ailesine yardım etmek üzere tezgahta satış yapan 16 yaşındaki bir başka çocuk da.

Kabahatlar Kanunu’nun 32. Maddesi gereğince yasağa uymayan kişilere 392 lira idari para cezası kesiliyor.

Dolayısıyla, resmi rakamlara göre çocukların yarısına yakınının kötü koşullarda ve ağır işlerde çalıştırıldığı, eğitime devam edemediği Türkiye’de bu yasak ne oranda uygulanabilir? Bu yasağın, söz konusu kesimin yaşam koşullarının kötüleşmemesi için ne şekilde desteklenmesi gerekiyor?

Başka bir ülkede benzer yasak yok

İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Emre Erdoğan’a göre, coronavirus salgını ile mücadele sürecinde 20 yaşından küçüklere uygulanan sokağa çıkma yasağının bir benzeri başka bir ülkede uygulanmıyor, dolayısıyla politika olarak etkisini diğer ülke deneyimlerine bakarak tartışmak mümkün değil.

Türkiye’de 19 yaş altındaki nüfus yaklaşık 25,5 milyon civarında olup, bu rakam toplam kayıtlı nüfusun yaklaşık üçte birine karşılık geliyor. TUİK’in “Çocuk İşgücü Araştırması” çerçevesindeki son rakamlarına göre ise, 5-17 yaş arası 16 milyon 457 bin çocuk arasında bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişi olup, 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payını gösteren istihdam oranı ise %4,4 düzeyinde.

Böyle bir yasağın konulmasında gençlerin yaşlılar kadar çok virüs taşıyabildikleri ve hareket ettikçe bu virüsü yayabildiklerine dair yakın dönemde elde edilen bilimsel bulguların etkili olduğunu belirten Prof. Erdoğan, Dünya Sağlık Örgütü’nün son açıklamalarına atıfta bulunarak, daha fazla genç insanın hastalığa maruz kaldığını belirtirken, en geniş kapsamlı testin yapıldığı İzlanda’da Coronavirus taşıyanların %12’sinin 19 yaş altında olduğunun gözlemlendiğini belirtiyor:

“60 yaş üstündeyse bu oran %16. Türkiye’de yaş dağılımına dair tam bir veriye ulaşamasak da ölüm olaylarının daha çok yaşlılar ve kronik hastalıklara sahip olanlar arasında rastlandığı yetkililer tarafından belirtiliyor. Bu açıdan sokağa çıkma yasağının hastalığın yayılmasının önünde bir engel olarak tasarlandığını söyleyebiliriz.”

Çalışan çocukların üçte biri eğitimde yok

TUİK rakamlarına göre, çalışan çocukların %79,7’si 15-17 yaş grubundakiler iken, %15,9’unu 12-14 yaş grubundakiler, %4,4’ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturuyor. Ağırlıklı olarak hizmet ve tarım sektörlerinde çalışan çocukların ise üçte biri eğitime devam edemiyor.

Prof. Erdoğan, “Bu nüfusun 15 milyon civarındaki bir kısmının 15 yaş altında olduğunu, dolayısıyla yasal olarak çalışma izninin olmadığını biliyoruz, ancak yakın tarihte açıklanan Çocuk İşgücü İstatistikleri 15 yaş altında 146 bin çocuğun yasadışı da olsa istihdam edildiğini gösteriyor, bu çocukların 94 bini tarımda, 35 bini de hizmet sektörlerinde çalıştıklarından dolayı yasağın en azından tarımda, ailelerinin yanında ücretsiz aile işçisi olarak çalışan çocukları kapsamakta zorluk çekeceğini söyleyebiliriz” diyor ve ekliyor:

“15-19 yaş dilimine baktığımızdaysa bu yaş dilimindekilerin %60’ının eğitimde, %12’sinin sadece istihdamda, %11’inin hem eğitim hem istihdamda olduğunu görmekteyiz. %18’lik bir kesimse ne eğitimde ne istihdamda olarak kaydedilmiş. Okulların kapatılmasının eğitimde olanların hareketlililiğini kısıtladığını söyleyebiliriz, tabii ki büyük kısmının kadın olduğunu bildiğimiz ne eğitimde ne istihdamda olanların da hareketliliği yasaklar öncesinde de düşüktü. Dolayısıyla bu yasaklar tam ya da yarım zamanlı olarak çalışmakta olan 1,4 milyon genci, 120 bin çocuk işçiyi de eklersek toplam 1,5 milyon kişiyi hedeflediği açık.”

“İdari izinlilik” meselesi

Bu noktada asıl soru ise söz konusu 1,5 milyonluk genç ve çocuk yaştaki kitlenin çalışmak üzere sokağa çıkma zorunluluğundan feragat edip edemeyeceği. Her ne kadar İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun açıklaması, söz konusu yaş dilimindekilerin “idari izinli” sayılması ve işe gitmeseler de maaşlarını almaları gerektiği yönünde olsa da, iş yerlerinin bu noktada inisiyatifi önem taşıyor.

Ancak, Prof. Erdoğan’a göre, eğer bu gençlerin tamamı kurumsal, vergisini veren, kayıtdışı istihdama asla göz kırpmayan işyerlerinde çalışsalardı, “idari izin” kararı evde kalmayı teşvik edebilirdi:

“TÜİK tarafından yayınlanan istatistikler, gençlerin %17’sinin tarımda ve %53’ünün hizmet sektöründe çalıştıklarını gösteriyor. Sanayide istihdam edilenlerin oranıysa %30. Genç erkekler biraz daha fazla sanayide, genç kadınlar da daha fazla hizmet ve tarım sektörlerinde çalışıyorlar. Daha önce yapılan bazı çalışmalar, genç kadınların büyük oranda ücretsiz aile işçisi olduğunu gösteriyor, tarımda çalışan genç erkeklerin de ücretsiz aile işçisi olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla alınan karar ve ilişkili tedbirler tarımda, küçük işletmelerde ve enformel sektörde çalışanları evde kalmaya teşvik etmiyor.”

Ailenin maddi durumuyla ilintili

Çocuk işçiler arasında çalışmanın ailenin maddi durumuyla doğrudan ilişkili olduğunu belirten Prof. Erdoğan, İstanbul Bilgi Üniversitesi olarak İstanbul’un sosyo-ekonomik olanaklar açısından görece dezavantajlı olan Bağcılar ve Küçükçekmece ilçelerinde yürüttükleri bir pilot çalışmada özellikle yoksul ailelerden gelen, ailesi bir sosyal güvenceye sahip olmayan ve göç ile gelmiş çocukların çalışma eğiliminin daha fazla olduğunu ortaya çıkardıklarını kaydediyor.

“Keza TÜİK istatistikleri de çocukların temel çalışma motivasyonlarının hane gelirine katkıda bulunmak ya da hanenin ekonomik faaliyetine yardımcı olmak arzusu olduğunu gösteriyor. Özellikle 15 yaş altında, tarımda ve ücretsiz aile işçisi olarak çalışan çocuklar ikinci yanıtı daha fazla vermişler. Bu bakış açısıyla enformel sektörde, tarımda ya da aile işletmelerinde çalışan çocukların hane gelirine önemli bir katkı sağladıklarını söyleyebiliriz, alınan tedbirlere karşın bu çocukları sokakta olmasa tarlada görmeyi bekleyebiliriz,” diye ekliyor.

Öte yandan, Prof. Erdoğan’a göre, gerek açıklanan tedbirler gerekse de resmi istatistikler iki önemli grubu gözden kaçırıyor.

“Sayıları 4 milyona yaklaştığı söylenen Suriyeliler -ki yarısı 19 yaş altında gözükmekte- bu yasakların kapsamında olsa da, herhangi bir koruyucu tedbirden yararlanamıyorlar, çünkü büyük çoğunluğu yasadışı şekilde istihdam ediliyor. İkinci olarak sayılarının 400 bine ulaştığı düşünülen mevsimlik tarım işçileri ve aileleriyle beraber olabilmek için tarla tarla gezen çocuklar bu yasakların kapsamında olsa bile ne yazık ki herhangi bir destekten yararlanamıyorlar” diye belirtiyor.

Prof. Erdoğan, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan en son talimatta da mevsimlik tarım işçilerine dair alınan tedbirin de Türkiye’de tarım sektörü için yaşamsal olan mevsimlik tarım işçilerinin korunması konusunda yüksek olmadığını gösterdiğini belirterek, dolayısıyla 20 yaş altına sokağı yasaklayan kararın hedeflenen kesimin sadece belirli bir bölümünü kapsayacağını ve en önemlisi en kırılgan olan yoksullar, sokakta yaşayanlar, Suriyeliler ve mevsimlik tarım işçilerini kapsam dışında bıraktığını düşünüyor.