Burası neresi?

Kimin elinin kimin cebinde olduğunun belli olmadığı… 

Küresel, bölgesel ve yerel onlarca aktörün boy gösterdiği… 

Nice çıkarların, hesapların, oyunların iç içe geçtiği… 

Taşeronlar kullanılarak dizayn edilmeye, nizam verilmeye, şekillendirilmeye çalışılan… 

Yarınların neler getireceğinin kestirilemediği… 

Kirli, kanlı, pespaye oyunların perde perde oynandığı… 

Çok boyutlu, çok taraflı bir çatışma ve av sahasına benzeyen… 

Hesaplaşmaların nerelere evrileceğinin bilinmediği… 

Hiçbir şeyin göründüğü gibi, gösterildiği kadar olmadığı…

Sıradan insanlar için bilinmezlerle dolu ve bir muamma olan… 

Evdeki hesapların çarşıya çoğu kez uymadığı… 

Kullanılmaya müsait farklı dinlerin, mezheplerin, cemaat ve aşiretlerin, kabilelerin, ırkların, kültürlerin, milletlerin, ideolojilerin yatağı olan… 

Demokrasiden uzak, hep ayrışan, bölünen, geri kalmış toplumsal yapı ve baskıcı yönetimlerle yol alınmaya çalışılan… 

Emperyalist yönlendirmeyle aktörlerin birbirine karşı bilendiği, silaha sarıldığı, senaryoların, olasılıkların, tehlikelerin, çatışmaların, savaşların, kan ve ölümün eksik olmadığı… 

Geçmişten bugüne yaşanan tüm iç-dış savaşlarla birlikte yaşanan barbarlığın, bağnazlığın, kirlenmenin, saldırganlığın, zorbalığın, vahşetin, katliamların, sefaletin ürkütücü gerçekliğinin hep var olduğu… vs. vs.

İşte bütün bunların hayat bulduğu ve başlıktaki sorunun da yanıtı olan yer: Ortadoğu’dur… 

Orada, tüm süreçlerde önümüze serilen bütün görünümler, ne yazık ki insanlığın bitmeyen kanayan yarası ve bir utanç anıtı adeta. Ve elbette ki insanlık adına aşılması gereken büyük zorlukların göstergesi. 

Peki bütün bunların müsebbibi kim? Elbette başını ABD’nin çektiği emperyalist güçler ve onların bölgesel, yerel işbirlikçi aktörleri. Emperyalizmin, ezeli ve ebedi çıkarları doğrultusunda hedefi bellidir. Yönlendirebilecekleri yönetimler oluşturmak, denetlenebilir bir dünya pazarı yaratmak, silah pazarlamak, yeraltı kaynaklarından insan emeğine kadar her türlü sömürü ve soygun baş hedeftir. 

Emperyalizm amacından vazgeçmez; ama zaman içinde kullandığı araçlardan (kişi, örgüt, devlet, yönetim vs.) vazgeçer ve değiştirirler. Yazdıkları senaryolar, stratejiler ise yıllar içinde bölüm bölüm sahneye konulur. Kârlı ve kanlı iç çatışmaları, savaşları kışkırtmaktan geri durmazlar. Bunun için çeşitli bahanelere başvurarak asıl amaçlarını gizlemeye çalışırlar. Emperyal zihinde insan hayatının kıymeti yoktur, hiçtir…

BOP’ta yeni aktörlerle, yeni bir dönemece girildi ve bir halka daha tamamlandı. 

Bir oyun perdesi daha kapandı Ortadoğu’da. 

Ancak bu dizi bitmedi, yeni bölümleri mutlaka olacaktır. Fakat, tahminler olsa da gelecek bölümlerde neler olacağını bugünden kestirmek zor. Her şey olası… 

Bölgede geçmişte benzer şeyler yaşayan ülkeler yıllardır kendine gelemedi. 

Özgürlük ve demokrasi vaatleri elbette palavraydı, dolayısıyla lafta kaldı. 

Suriye’de olacak olan da odur, sanırım… 

Süleyman Demirel: “Orta Doğu’da diktatörler devrileceklerini beş dakika önce anlarlar!” demişti. Doğrudur; çünkü iktidara geliş ve gidişleri bilinen güçler tarafından belirlenir çoğunlukla.

Geçmişteki örneklerine de bakıldığında; güç zehirlenmesiyle güçlü oldukları sanısına kapılan diktatörlerin hepsinin sonları birbirine benzemiştir…  

Geldiğimiz noktada öngörülü, öngörüsüz sayısız yorum havada uçuşuyor. 

Fakat Ortadoğu’nun çok bilinmeyenli denkleminin, zor sorularla dolu bulmacasının doğru yanıtlarını hemen bulmak öyle kolay değil… 

Varol KARA
Latest posts by Varol KARA (see all)