Brookings’ten Türkiye-ABD raporu

Washington merkezli Brookings Enstitüsü, Biden yönetimine, Türkiye ile ilişkilere dair önerilerini sıraladı. Hazırlanan raporda, ”ekonomik baskının ters tepip Batılı finansal kuruluşları vuracağı” belirtildi. 

Brookings Enstitüsü: “ABD, Türkiye’ye stratejik bağımlılığını azaltmalı”

Washington merkezli Brookings Enstitüsü,  Biden yönetimine, Türkiye ile ilişkilere dair önerilerini sıraladı. Hazırlanan raporda, ”ekonomik baskının ters tepip Batılı finansal kuruluşları vuracağı” belirtildi. Brookings, hükümetlerden ve akademik çevrelerden, dünya çapında 300’den fazla uzmanı bir araya getiriyor

Washington merkezli Brookings Enstitüsü, “ABD’nin Türkiye’ye olan stratejik bağımlılığını azaltmasını” önerdi.

Brookings’in Şubat 2021 tarihli ve Nicholas Danforth imzalı raporu, “İşbirliği ve Önleme Arasında: Yeni Bir Türkiye İçin Yeni ABD Politikaları” başlığını taşıyor. Raporda, ABD’nin yeni başkanı Joe Biden yönetimine, Türkiye ile ilişkilere yönelik öneriler getiriliyor.

ABD’nin önceki Başkanı Trump’ın yaptığı gibi, ”ekonomiyi mahvetmekle tehdit etmemesi gerektiği” belirtilen raporda, çünkü Türkiye ekonomisinde yapılacak bir tahribatın, geri dönüp Batılı finansal kuruluşları vuracağına dikkat çekildi.

Soğuk Savaş döneminde, Türkiye’nin, SSCB’nin etkisinin yayılmasının önlenmesinde önemli bir katkı sağladığının belirtildiği raporda, ”günümüzde Ankara’nın dış politikasının, Rusya’nın nüfuzunun yaygınlaştırılmasını kolaylaştırdığı” öne sürüldü. Ankara’nın bu çizgisini koruduğu sürece Türkiye ile işbirliğinin, Washington’un çıkarına olmayacağı belirtildi.

Raporda, bu nedenle ABD’nin, “Türkiye’ye olan stratejik bağımlılığını azaltmayı ve Türkiye topraklarındaki askeri tesislerine alternatifler geliştirmeyi sürdürmesi gerektiği” vurgulandı.

Raporu yayımlayan Brookings, kendisini, “dünyanın her yanından hükümetlerden ve akademik çevrelerden 300’den fazla önde gelen uzmanı bir araya getiren ve en üst nitelikte araştırmalar, analizler yapan ve siyasal öneriler geliştiren bir kuruluş” olarak tanımlıyor.

“Batı’yı hasım olarak görüyorlar”

Raporda Erdoğan ve çevresinin ”Batı’yı hasım ve gerilemekte olan bir güç olarak gördüğü” görüşünün savunulduğu raporda, “daha bağımsız bir politikanın, Türkiye’nin Avrupa ve ABD ile ilişkilerini, Ankara’nın tercih ettiği şartlarda yeniden kurgulanmasını sağlayacağına ikna olmuş durumdalar” görüşü dile getirildi.

“İdeolojik temelli ve büyük ölçüde taraftar bulan” bu yaklaşım değişmedikçe, Ankara ile anlamlı bir işbirliğinin mümkün olamayacağı ve müttefiklik ilişkilerinin yıpranmaya devam edeceği savunuldu.

“Krizlere erteleme çözüm olmadı” 

Türkiye-ABD ilişkilerinin son dört yıl içerisinde bir dizi krizden geçtiğinin belirtildiği raporda, bunların çoğunun bastırıldığı veya ertelendiği, önceki Başkan Donald Trump’ın, Türkiye’nin talepleri karşısındaki iyiniyetli şahsi tutumu sayesinde bu krizlerin patlamaya yol açmadığı belirtildi. Buna karşın krizlere kalıcı çözüm yerine tercih edilen bu ertelemelerin, bu krizlerin altında yatan dinamikleri şiddetlendirmekten başka bir işe de yaramadığı savunuldu.

Raporda şu görüşlere yer verildi:

“Türkiye yönetimi ABD’yi stratejik bir müttefikten çok, stratejik bir hasım olarak görüyor. Washington’da da Türkiye’yi böyle gören ve giderek büyüyen bir çoğunluk var.”

“ABD’deki yeni yönetimin, Türkiye’ye yönelik işbirliğinden önlemeye doğru aşamalı bir dönüşüm halinde bulunan ABD politikasını devam ettireceği neredeyse kesindir.”

“Erdoğan Biden’a işbirliği önerdi ama…”

Erdoğan’ın, Başkan seçilen Biden’a gönderdiği mesajında “iki ülke arasında güçlü bir işbirliği çağrısı yaptığına” dikkat çekilen raporda, buna karşın hükümete yakın basın organlarındaki yazarların Biden karşıtı yazılarından örnekler verildi. Bu yazılarda, “Biden’ın Türkiye’yi istikrarsızlaştırmaya çalışacağı, boyun eğdirmeye çalışacağının savunulduğu, Biden’ın seçilmesine sevinen Türklerin ihanet içinde bulunduklarının belirtildiği” aktarıldı.

ABD’nin Ankara’ya karşı ”hedefli siyasal baskı uygulaması” gerektiği, aynı zamanda, ABD’nin Avrupa ve Orta Doğu’daki ABD partneri veya müttefiki olan ve ”Ankara’nın giderek daha çoğuyla karşı karşıya kaldığı ülkelerle de, bu konuda işbirliği yapması gerektiği” savunuldu.

Raporda, ”Türkiye’nin, hemen hemen tümü Washington’ın dostu olan geniş bir havzada, kendisini giderek yanlış tarafta bulduğu” öne sürüldü. .

Tüm bunlara karşın, Biden yönetiminin, her iki ülkenin pozitif bir gündem izleyebileceği alanları araştırmasının da önerildiği raporda, ”Türkiye’nin, Osman Kavala’nın serbest bırakılması gibi jestlerinin, bu doğrultuda olumlu katkı yapacağı” ifade edildi.

NATO’da veto hakkı

Türkiye’nin NATO kararlarında veto hakkının bulunduğu, Ankara’nın bu hakkı geçmişte, müttefiklerini belirli kararlara zorlamak için kullandığı ifade edilerek, NATO’nun yapısının, bu hakkın istismar edilmesinin önlenmesini zorlaştırdığı kaydedildi ve “ancak yine de üye ülkeler, veto hakkının Ankara tarafından kötüye kullanılmasında daha da ileriye gitmesinin engellenmesi için, NATO mekanizmaları üzerinde düşünmeye başlamalılar” görüşü savunuldu.

“Ekonomi kozunun kullanılması ters teper”

Raporda, “Erdoğan’ın hem iç hem de dış politikadaki tutumu iki bileşeni bir araya getiriyor; uzun vadede tutarlılık ancak kısa vadede esneklik. Geçmişte defalarca, baskı sonucunda taktik dönüşler yaptı ve karşıtlık içinde olduğu ülkeye olumlu bir üsluba yöneldi, sınırlı tavizler verdi. S-400’lerin geçici olarak depoya kaldırılması veya rahip Andrew Brunson’ın serbest bırakılmasında olduğu gibi, Erdoğan gerektiğinde geri adım atıyor. Ancak Türkiye’nin dış politika modeli göstermiştir ki, mümkün olduğunu gördüğü anda da, çıkarlarını hızlı biçimde ilerletmek için geri adım attığı yerlerden hızla dönüş de yapmaktadır” görüşü savunuldu.

Trump’ın Ankara’yı sorlamak için, “Türkiye’nin ekonomisini mahvetmekle” tehdit ettiğinin anımsatıldığı raporda Biden yönetiminin, böyle davranmaması gerektiği ifade edildi.

“Biden yönetimi, Türkiye ekonomisini uçurumdan ittiğinde, bunun etkisinin geri dönüp kendi finansal piyasalarını vurabileceği konusunda kaygılı olacaktır” denildi.

Kaynak: Ajans Bizim, R. Önder Özkan