Bir soykırımdı yaşanan.

Bu soykırımda yaşamını yitirenleri saygıyla anıyoruz.

Tunceli adı kolonyal dönemi ve düzeni simgeliyor.

Halkın ezici çoğunluğunun beklentisi, Dersim adının iade edilmesi, kendini yönetme hakkının (özerkliğinin) tanınmasıdır.

Bugünkü yönetim altında halkın bu ve benzeri gibi demokratik taleplerinin karşılanması beklenemez.

Örgütlü bir politik mücadele zorunludur.

Başka hareketlerde olduğu gibi Dersim hareketinde de geride bıraktığımız on yıllar içinde ayrışmalar yaşandı.

Bu ayrışmaların temelinde farklı sınıfsal eğilimler var.

ÖrneÄŸin Dersim vatanseverliÄŸi görünümü altında Dersim’de burjuva bir geliÅŸmenin sözcülüğü ve temsilciliÄŸine soyunan kapitalist kalkınmacı çevreler var.

Munzur Anonim Şirketi, Munzur Su Fabrikası gibi girişimlerle işe koyulanlar bu kategoridendir.

Dersim’in milli burjuvazisi olmak gibi bir hevesleri var bu çevrelerin.

Bu çevrelerden kolonyal düzene ve ortaçağ kalıntısı bağımlılık ilişkilerine karşı devrimci bir duruş takınmaları, demokratik mücadeleye öncülük etmeleri beklenemez.

Öte yandan dinci eğilimlerde küresel ve bölgesel ölçekte bir yükselişin yaşandığı da hepimizin malumudur.

Dikkatli her gözlemci benzer eğilimlerin Aleviler ve Dersimliler arasında da geliştiğini kolaylıkla farkedebilir.

Dünya ve Türkiye çapında yaşanmakta olan laiklik eksenli ayrışmaların Aleviler ve Dersimliler arasında da yaşanacağı kesindir.

Çoktan yaşanmaya başlandı bile.

Düne kadar devrimci veya sosyalist görünen Dersim ve Alevi kökenli pek çok kimsenin bugün bir tapınak ve ruhban hareketi yaratmak için çabaladığını görüyoruz.

Yeni nesil Alevi din adamları arasında vaktiyle solcu ya da sosyalist geçinen azımsanmayacak sayıda insan var.

Görünen o ki, “ocakzade” ya da “dedesoylu” olduÄŸunu söyleyen bu insanlar baba ve dedelerinin ayrıcalıklarını kendileri için de talep ediyorlar.

Bu sınıfsal taleplerine halktan destek toplamak için 38 öncesinin aşiret ve ocak düzenini idealize ediyor, aşiret toplumunu, o toplumun geleneksel hukukunu, cemaat gibi geleneksel kurumlarını diriltmenin mücadelesini veriyorlar.

Bu son derece özel çıkarları Dersim vatanseverliği ile perdelemenin sanıldığı kadar kolay olmayacağını düşünüyorum.

Bahsini ettiÄŸim tutucu, anti-laik eÄŸilimlerin Dersim’in politik ve sosyal kurtuluÅŸuna öncülük edebilmesi düşünülemez.

Ne ki toplumda destek bulamayacakları anlamına gelmez bu.
Sosyalistlere çok görev düşüyor.

Dersim’in politik ve sosyal kurtuluÅŸuna Dersimli sosyalistler öncülük etmelidir.

Kırmanciye sosyalistleri bir ezilen sınıf hareketi inşaa etmek için güçlerini birleştirmelidir.

Objektif koşullar böyle bir hareket yaratmaya elverişlidir.

Dersim artık eski Dersim değil.

Kolonyal politikalar ve aşiret sistemi nedeniyle kapitalist gelişme çarpık ve ağır ilerlese de, en azından artık meta ve para ekonomisi egemendir.

İşgücü çoktan metalaşmıştır.

Yerinde işçileşmese bile, nüfusun önemlice bir bölümünün geçim kaynağı ücretli işçiliktir.

Görev; kimliği ne olursa olsun, başta işçiler olmak üzere, mülksüz ve yoksul kesimleri, ezilenleri ve sömürülenleri dağınıklıktan kurtarıp sosyalist bir partiye kavuşturmaktır.

Yaşasın işçi kardeşliği!

Seyfi ÇENGİZ