AYM Kararı: Boykota Çağrı İfade Özgürlüğüdür

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın boykot çağrılarına yönelik soruşturma başlatma kararı tartışma yaratırken, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Yaman Akdeniz, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) boykot çağrısını ifade özgürlüğü olarak kabul eden kararını hatırlattı. Akdeniz, AYM’nin 27 Eylül 2023 tarihli kararında, boykot çağrılarının cezalandırılamayacağını ve anayasal güvence altında olduğunu vurguladığını belirtti.

Tartışmanın odağındaki AYM kararı, EngelliWeb yazarlarından Ozan Güven’in 2016 yılında attığı bir tweetle ilgili. Güven, o dönem çocuk istismarı iddialarıyla gündeme gelen Ensar Vakfı’nın kampanyasına destek veren Turkcell’i boykot etmeye çağırmıştı. Bunun üzerine hakkında hem ceza davası açılmış, hem hukuk davası başlatılmış, hem de ilgili paylaşımına erişim engeli getirilmişti.

AYM, boykot çağrısını anayasal güvence altına aldı

Uzun süren yargı sürecinin ardından Anayasa Mahkemesi, Güven’in paylaşımını ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirerek, verilen cezaların hukuka aykırı olduğuna hükmetti. Dahası, AYM, Güven’e 18 bin lira manevi tazminat ödenmesine karar verdi.

Bilişim hukuku uzmanı Prof. Dr. Yaman Akdeniz, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın boykot çağrılarına yönelik soruşturma başlatmasını eleştirerek, “Boykota çağrı suç değil, ifade özgürlüğüdür” dedi ve AYM’nin geçmiş kararını hatırlattı.

Boykot, demokratik bir hak

AYM’nin 2023 tarihli bu kararı, Türkiye’de yurttaşların boykot hakkının anayasal bir güvenceye sahip olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Dolayısıyla, herhangi bir kişi ya da grup tarafından yapılan barışçıl boykot çağrılarının cezai soruşturma konusu olması, Anayasa’nın ifade özgürlüğünü güvence altına alan hükümlerine aykırılık teşkil ediyor.

Bugün İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın aldığı soruşturma kararı, AYM’nin bağlayıcı kararlarına rağmen yurttaşların demokratik haklarını baskı altına almaya yönelik bir girişim olarak değerlendiriliyor. Hukukçular, boykotun tıpkı gösteri ve protesto hakkı gibi bir demokratik ifade biçimi olduğunu ve devletin anayasal çerçevede bu hakka saygı göstermek zorunda olduğunu belirtiyor.

Bu bağlamda, geçmiş AYM kararları boykot hakkını kısıtlamaya yönelik adımların hukuki bir zemininin olmadığını ortaya koyarken, savcılığın soruşturma açması hukukun üstünlüğü ilkesi açısından da tartışma yaratmaya devam ediyor.