Yaşar Kaya ile konuşmuştum. Burada bir kere daha halka açık yazmak isterim.
“Dersim’de 1938’de gaz kullanıldığına” dair Alman ARD’deki haber, tahmin edileceği gibi Türkiye’de bazı tepkilere neden oldu. Mustafa Kemal’i savunmak Ömer Çelik gibi bir isme kaldı. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’i yıkmak için 17 senedir aralıksız faaliyette olanlar, birdenbire başımıza ‘Atatürkçü’ kesildiler. Perinçek’in adamlarını saymıyorum tabi.
Mesele şudur: Dersim’de gaz kullanma dair, vahşi suçlar işlenmiştir. Bunu bilmeyen artık neredeyse yoktur. Bu suçlar bana göre, Yavuz-Şah İsmail kavgasıyla Türk Ordu teşkilatının hafızasına kaydedilmiştir.
Ordu, idari ve askeri kadrolar ve bunların mantığı ne yazık ki, 1938’e dek pek değişmemiştir. Bugün de aynı şekilde sürmektedir.
1908 askeri harekatında “tenkil mıntıkasında” görev yapan Ordu Kurmay Başkanı General Esat bir raporunda, “Dersim’de yerli memurların değiştirilmesini” ve “Dersim mülki ve askeri idaresinin muktedir bir komutana verilmesini” istemektedir. Dersim korkomutanı Abdullah Alpdoğan’ın Dersim’e atanmasına daha 30 yıl vardır ama Osmanlı hükümeti Alpdoğan’ın hayalini çoktan görmektedir. 1990’lı yıllarda Türkiye’nin doğu ve güneydoğusunda uygulanan “gıda ambargosu” da ilk defa 1908 Dersim Harekatında bölge halkına karşı “zahire ve buğday ithalinin men’i” şeklinde uygulanmıştır (Burhan Özkök, Osmanlı Devrinde Dersim İsyanları, s. 23, 11, İstanbul, 1937).
Ordu 1932’de yazdığı ayrıntılı ve “çok gizli” Dersim adlı uzun raporunda ise, “Yavuz’un gazabı olmasaydı, güzel Türkiye’mizde tek bir sünniye tesadüf etmek olanaksız olurdu” diyerek, “kimin ordusu olduğunu” net şekilde ortaya koymaktadır (Dersim, Jandarma Umum Komutanlığı’nın Raporu, Kaynak Yayıncılık). Cumhuriyet ilan edilmiş, sözüm ona saltanat ve hilafet on yıl evvel kaldırılmıştır ama ordu bir “Sünni Ordusu” hüviyetindedir.
Dersimlier, ’38’i tartışacaklar elbette. CHP ve Mustafa Kemal’i eleştirme hakları da -hiç kuşkusuz fazlasıyla- vardır. Ama bunu, Alevileri inkar ve asimile eden, Suriye’de kafa kesenlerle çalışan mevcut hükümetin amaçlarına hizmet eden ya da başka çevreleri memnun eden tarzda yapmamalıdırlar. 2009 ve 2011 tartışmalarından baki yeterince ders elimizde vardır.
Yaşar Kaya veya başka arkadaşlar, ARD tarafından hazırlanan, spotu “Dersim’de gaz kullanıldı; Katili Mustafa Kemal” diye özetlenebilecek haberlere, -hiç kuşkusuz iyiniyetle- mağaraları gezerek ya da atalarının başına gelenleri anlatarak malzeme vermemeliydi.
Eğer böyle bir program olacaksa, Yaşar Kaya katliamın bütün boyutlarını anlatan aktör olmalıydı. Sayın Kaya, Dersim Federasyonu başkanlığı yapmış, tecrübeli ve yüreği Dersim için atan bir aydındır. Onun katıldığı hassas konudaki uluslararası bir haberin temel mesajının eksik ya da yanlış verilmesi, -bir kaç gündür dönen haberlerden anlaşılmaktadır ki-, sadece Yaşar Kaya’nın hanesine olumsuz bir puan olarak yazılmaz, “Dersim davası”na zarar verir.
Dersim halkına ve ilerici kamuoyuna yukarıdaki düşünceleri açıklamayı bir görev kabul ediyorum.
8 Aralık 2019, Dersim
- Dersim Tertelesi ve Taner Akçam’ın sahtekâr tarihçiliği - 1 Haziran 2023
- Hıdır Boztaş için.. - 8 Mayıs 2020
- Dersimliler, Zazalar ya da Kürtler - 29 Mart 2020