AK Parti’nin 8. Olağan Kongresi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın belirlediği isimlerin “el kaldırıp indirme” ritüeliyle onaylandığı bir marjinal değişimle sona erdi. 75 kişilik Merkez Karar Yönetim Kurulu (MKYK)’nun 39 yeni üyeyle yenilendiği kongrede, Erdoğan’ın “A Takımı” içinde kritik pozisyonlara yakın isimler getirilirken, muhalif seslerin temsiliyetinin dışlandığı bir tablo ortaya çıktı.
“Önceden Belirlenmiş” Liste: Demokratik Süreçten Uzak Bir Kongre
Kongre öncesinde MKYK üyelerinin Erdoğan’ın talimatıyla parti içinde “danışıklı dövüş” usulünce belirlendiği iddiaları, seçim sürecindeki şeffaflık eksikliğini bir kez daha gündeme getirdi. İlçe ve il kongrelerinde olduğu gibi genel kongrede de adayların önceden belirlenmesi, “delege iradesinin” sembolik kaldığı eleştirilerini besledi. Muhalif kanat, “Bu bir seçim değil, atama merasimi” tepkisini yükseltirken, AK Parti’nin “demokrasi” vurgusunun pratikte karşılık bulmadığı vurgulandı.
Yönetimde Sınırlı Değişim: “Eski Yüzler, Yeni Koltuklar”
Genel Başkanvekilleri: Efkan Ala ve Mustafa Elitaş’ın görevde kalması, Erdoğan’ın “istikrar” vurgusunu pekiştirdi. Yeni Genel Sekreter: Eyyüp Kadir İnan’ın atanması, partideki bürokratik yapının yeniden Erdoğan’ın yakın çevresine emanet edildiğini gösterdi. Kritik Değişimler: Teşkilat Başkanlığı’na Ahmet Büyükgümüş, Medya ve Tanıtım’a Faruk Acar’ın getirilmesi, iletişim stratejisinde “sadakat” odaklı bir revizyon anlamına geliyor.
Kongrede, Türk Dünyası İlişkileri, Kültür-Sanat ve Sağlık Politikaları gibi yeni başkanlıkların kurulması, partinin “kurumsal genişleme” iddiasını öne çıkarsa da, bu pozisyonlara atanan isimlerin (Kürşad Zorlu, Hüseyin Yayman, Halit Yerebakan) Erdoğan’ın direktifleriyle belirlendiği iddia edildi. Muhalif siyasetçiler, “AK Parti’de karar mekanizmaları, Cumhurbaşkanı’nın masasından çıkıyor. Delegelerin rolü, kâğıt üzerinde” yorumunu yaptı.
Muhalefet: “Seçim mi, Seçim Yapar Görünmek mi?”
CHP ve İYİ Parti’den yapılan açıklamalarda, AK Parti kongresinin “demokrasi oyunu” olarak nitelendiği ve diğer partilere yönelik “seçim usulsüzlüğü” eleştirilerinin bir çelişkiye dönüştüğü vurgulandı. Bir CHP yetkilisi, “Kendi içlerinde dahi özgür iradeye izin vermeyen bir anlayış, ülkeyi nasıl yönetecek?” sorusunu gündeme taşıdı.
AK Parti’nin 2028 hedefi, Erdoğan’ın kurmaylarının sadakatine ve merkeziyetçi yapısına dayandırılıyor. Ancak kongredeki “demokratik kurgu”, parti içi muhalefetin tamamen tasfiye edildiği bir tablo çiziyor. Siyasi analistler, bu yapının uzun vadede partiyi kırılganlaştırabileceği uyarısında bulunurken, “Erdoğan sonrası” dönemde AK Parti’nin nasıl bir dönüşüm geçireceği belirsizliğini koruyor.