Kolombiya’nın başkenti Bogota’da 15-16 Temmuz tarihlerinde toplanan Lahey Grubu’nun Acil Durum Konferansı’nda, İsrail’e karşı altı maddelik bir yaptırım planı hazırlandı. Ancak bu kritik eylem planı, Türkiye tarafından imzalanmadı. Aralarında Güney Afrika, Kolombiya, Küba ve Malezya’nın da bulunduğu sadece 12 ülke tarafından imzalanan metin, silah ambargosundan, kamu anlaşmalarının iptaline kadar uzanan yaptırımları içeriyor. Türkiye ise sadece ortak bildiriye destek vermekle yetindi.
Lahey Grubu’nun girişimi, İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı Uluslararası Adalet Divanı’nın 2023 sonunda başlattığı “soykırım” davasının ardından doğmuştu. Grup, İsrail’e yönelik uluslararası hukuki kararların hayata geçirilmesi amacıyla Güney Küre’nin önderliğinde bir dayanışma platformu olarak örgütlendi. Bu çerçevede hazırlanan Bogota Eylem Planı, sadece diplomatik bir kınama değil, doğrudan ekonomik ve askeri yaptırımları da içeriyor.
Muhalefet: “İktidar Trump’tan Korkuyor, İsrail’le Gerilimden Kaçıyor”
Lahey Grubu’nun eylem planına Türkiye’nin imza koymaması, muhalefet partileri ile muhafazakâr çevrelerin sert eleştirilerine neden oldu. CHP Dış Politika Koordinatörü İlhan Uzgel, Cumhuriyet’e yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ABD’deki olası bir Trump yönetimiyle ilişkileri germemek adına geri adım attığını savundu. “Trump’ın tepkisini çekmemek için sert önlemlerden uzak duruluyor” diyen Uzgel, Türkiye’nin Filistin meselesinde yalnızca sembolik bir tutum izlediğini belirtti.
Aynı eleştiri hattını takip eden Yeni Yol Partisi ve Gelecek Partisi gibi muhalefet oluşumları ise, AKP iktidarının Filistin konusunu iç kamuoyuna dönük milliyetçi söylemlerle sınırladığını, ancak uluslararası düzeyde İsrail’e karşı yaptırımlar konusunda “eylemsizliği tercih ettiğini” savundu. Muhafazakâr yazar Abdurrahman Dilipak da hükümetin “sadece tribünlere oynadığını” yazdı.
Dışişleri’nden Savunma: “Zaten Daha Fazlasını Yapıyoruz”
Gelen tepkiler üzerine Dışişleri Bakanlığı, 19 ve 20 Temmuz’da peş peşe açıklamalar yayımlayarak kamuoyuna savunma yaptı. Bakanlık açıklamasında, Türkiye’nin ortak bildiriyi desteklemediği iddiasının “asılsız” ve “dezenformasyon amaçlı” olduğu öne sürüldü. Bakanlık ayrıca bildirinin 20 Eylül 2025’e kadar imzaya açık olduğunu hatırlatarak, “henüz imzalamamış olmak, karşı olduğumuz anlamına gelmez” vurgusu yaptı.
Aynı açıklamada Türkiye’nin, Bogota Konferansı’nda gündeme getirilen tedbirlerin “çok daha ötesinde adımları zaten hayata geçirdiği” iddia edildi. Türkiye’nin İsrail’e askeri amaçlı satışları durdurduğunu ve BM nezdinde silah ambargosu çağrısı yapan 52 ülkelik girişime öncülük ettiğini belirten Bakanlık, “Türkiye Filistin’in yanındadır” diyerek resmi çizgiyi yineledi.
Ancak kamuoyuna sunulan dış ticaret verileri, hükümetin İsrail ile ticari ilişkileri tamamen sonlandırdığı iddiasını doğrulamıyor. Muhalefet, Türkiye’den bazı hammaddelerin üçüncü ülkeler üzerinden İsrail’e gönderilmeye devam ettiğini, ayrıca İsrail’in Azerbaycan’dan aldığı petrolün Bakü-Tiflis-Ceyhan Boru Hattı üzerinden Ceyhan Limanı’ndan sevk edildiğini öne sürüyor.
Altı Maddelik Eylem Planı Ne Getiriyor?
Lahey Grubu’nun Bogota’da imzaya açtığı altı maddelik Eylem Planı’nda, İsrail’e yönelik şu önlemler önerildi:
-
İsrail’e silah, mühimmat, askeri yakıt ve çift kullanımlı ürünlerin gönderiminin tamamen durdurulması.
-
İsrail’e silah taşıyan tüm gemilerin limanlara sokulmaması, hiçbir hizmet verilmemesi.
-
İmzacı ülkelerin bandırasındaki gemilerin İsrail’e askeri malzeme taşımaması; taşıması halinde bandıralarının iptal edilmesi.
-
Tüm kamu anlaşmalarının gözden geçirilip gerekirse iptal edilmesi.
-
Uluslararası hukuki yaptırım kararlarına tam uyum.
-
İşgal altındaki Filistin topraklarında suç işleyenlerin yargılanması için ulusal yasaların düzenlenmesi.
Bu planın imzacıları arasında Bolivya, Kolombiya, Küba, Endonezya, Irak, Libya ve Güney Afrika gibi ülkeler öne çıkarken, Türkiye’nin dışarda kalması dikkat çekti. Özellikle Batı emperyalizminin dış ticaret ve diplomasi üzerindeki etkisine karşı alternatif bir hat oluşturmayı hedefleyen bu blok içinde Türkiye’nin pasif kalması, “eksen kayması” tartışmalarını da beraberinde getirdi.
800 Filistinli Yardım Ararken Öldürüldü: 25 Ülkeden İsrail’e Kınama
21 Temmuz’da 25 ülke tarafından yayımlanan ayrı bir ortak açıklamada ise, İsrail’in Gazze’deki askeri saldırıları kınandı. “800’den fazla Filistinli yardım ararken öldürüldü” ifadesine yer verilen açıklamada, su ve gıdaya erişmeye çalışan sivillerin öldürülmesinin “insanlık dışı” olduğu belirtildi. Açıklamaya imza atanlar arasında İngiltere ve Fransa gibi Batılı ülkeler de yer aldı. Bu kınama, Türkiye’nin Bogota’daki duruşuyla oluşan tezatı daha da görünür kıldı.
Lahey Grubu’nun sunduğu çerçeve, sadece Filistin’e değil, küresel Güney’in uluslararası sistemdeki ağırlığını artırma iradesine de işaret ediyor. Ancak Türkiye, bu iradenin taşıyıcılarından biri olmaktan çok, Batı’nın tepkisini gözeten temkinli bir denge siyasetini sürdürüyor. Bu bağlamda, Filistin halkıyla dayanışma yalnızca retorik düzeyde kalırken, Ankara’nın dış politikası da bir kez daha sermaye çevrelerinin ve emperyal güç dengelerinin gölgesinde şekilleniyor.
- NHY / BBC Türkçe
- Silivri Cezaevi’nden Ekonomi Dersi: Tutuklu İPA Başkanı Buğra Gökçe’den Asgari Ücret ve Sosyal Adalet Eleştirisi - 22 Temmuz 2025
- Ay Toprağından Su ve Oksijen Üretildi - 22 Temmuz 2025
- Gazze’de Açlık Derinleşiyor: 19 Kişi Daha Yaşamını Yitirdi - 21 Temmuz 2025