Faşizm, tarih sahnesinde… (I)

Bu konuyu gündeme getirmemin en büyük nedenlerinden birisi hiç şüphesiz ki egemen sınıfların işçi sınıfı üzerinde görülmemiş baskı ve zulmü ile özlük haklarının gaspı, savaş ekonomisinin tüm yükünün ezilenlerin sırtına bindirilmesi ve günümüzde gittikçe daralan ifade özgürlüğünün tamamen gaspıdır. Bu makale, burjuva demokrasilerinde hiç değilse aydınların, gazeteci, yazar ve demokratik kitle örgütleri ile meslek kuruluşlarının ve sendikaların siyasal iktidarın oldubittiye getirmeye çalıştığı anti demokratik uygulamalara karşı muhalefet yapmalarının önüne betondan örülmüş engellemelerin konulması ile ilgilidir.

O halde faşizm, “finans kapitalizmin en gerici, en söven, en emperyalist unsurlarının açık ve en kanlı ve katliamcı diktatörlüğüdür” diyebiliriz. Lenin’in deyimiyle “faşizm, çürümekte olan kapitalizm”dir. Ve yine Lenin’e göre faşizm, “finansal kapitalin en gerici diktatörlüğü”dür. Faşizm, bir ulusu, milliyeti ya da ırkı bir birlik içinde yüceltip, diğer tüm ulus, milliyet ve ırklardan üstün tutan bir sağ ideolojidir. Faşizm, bir ırkın başka ırklara dayanan zulmünü emperyalist genişlemeyi, katliamı ve soykırımı teşvik eder.

1946-1949 yılları arasında Bulgaristan Komünist Partisi Merkez Komitesi Genel Sekreterliğini yapmış eski başbakan Georgi Dimitrov, Lenin’in görüşlerini geliştirerek Faşizmi “düşünce, toplanma ve örgütlenme özgürlüğü gibi temel hakları kapsayan siyasal özgürlükleri yadsıyan gerici, baskıcı bir devlet biçimidir,” der. “Faşizm, tekelci burjuva egemenliğinin en gerici, en terörist, en kanlı biçimidir.

Faşizm, herhangi bir zamanın değil, kapitalizmin son aşaması olan emperyalizm çağının bir ürünüdür. Faşizm, tekelci burjuvazinin sömürüsünün baskıyla, zorla sürdürülmesinin bir ifadesidir; tekelci burjuvazinin kriz ortamında başvurduğu gerici bir silahtır. Faşizm, dolaysız burjuva diktatörlüğü yöntemidir [1].

Halk deyimi ile “faşizm, egemen sınıfların güdümünde asker, polis ve sivil bürokrasinin, emekçi, işçi, köylü, aydın ve ilericiler üzerindeki en azgın baskı rejimi”dir. Bu baskı rejimi genel anlamda kanlıdır.

Bu tanımla, hem faşizmin sınıfsal kimliği ve hem de en belli başlı temel karakteristiği özetlenmiştir. Bu karakterleri incelersek konu daha net anlaşılır kanısındayım.

Faşizmin Sınıfsal Karakteri

Hiç şüphesiz ki faşizm, emperyalist çağın bir olgusudur. Banka ve sanayi sermayesinin bütünleştiği finans kapitalin, egemenlik kurduğu kapitalist aşama, bilindiği gibi emperyalizm diye adlandırılır. Ancak faşizmin tarih sahnesine ilk çıkışı hiç şüphesiz ki emperyalist çağla birlikte olmuştur. Sosyalizmin ortaya çıkışından sonra faşizm olgusu kendisini tarih sahnesinde göstermiştir. Bilindiği gibi önce Avrupa’da, tekelci sermayenin işçi sınıfına ve emekçilere karşı kendi siyasal iktidarlarını pekiştirmek amacıyla kurduğu kanlı ve katliamcı bir rejim olmuştur.

Faşizmi kısaca özetleyecek olursak;

  • Ekonomik çöküntülerde, geçim sıkıntılarının yoğun olduğu dönemlerde ve enflasyonla baş edilmediği, sol muhalefetin güçlü olduğu işçi grevlerinin, gösteri ve eylemlerin yoğun olduğu durumlarda ortaya çıkan bir olgudur.
  • Toplum içinde belli bir grup, diğerlerinden üstün tutulur, hor görülen gruba fiziki saldırılar düzenlenir, zulmedilir.
  • Toplumda belirli kesimler düşman ilan edilir, başarısızlıkların tüm suçu onlar üzerinde yığılır ve komplo teorileri üretilir.
  • Düşman olarak ilan edilen kesimin temizlenmesinden sonra ülkenin eski günlerine kavuşacağı iddia edilir ve inanılır.

Fransızcada “fascisme” veya İtalyanca “fascismo” deyimi, Mussolini tarafından kurulan “siyasi hareket” sözcüğünden alınmıştır. Bu sözcük İtalyanca fascio “demet, sıkıca birbirine bağlı grup, çete” sözcüğünün Latincede “fascis” sözcüğünden evrilmiştir. Fascis’in anlamı eski Roma’da otorite simgesi olarak “taşınan çubuk demetine sarılı balta” sözcüğünden alınmıştır [2].

Faşist Hareketlerin Ortak Özellikleri [3]

Avrupa ülkelerinden başlayıp, sömürge tipi ülkelere askeri darbeler şeklinde kanlı yüzünü gösteren faşizmin temelde taşıdığı ortak özellikler bazı niteliklerde benzerlik addetmektedir.

  • Faşizm, insan haklarını askıya alır, işkenceyi, idamı, suikastı, uzun süreli hapis cezasını onaylar.
  • Faşist düzende milliyetçilik ve sloganları, şarkıları, sembol ve işaretleri ile sair donatıları kullanır.
  • Askerlik görevinin en kutsal görev olduğunu öne sürerek militarizmi ön planda tutulur. Militarizmin fiziksel gücünü kutsallaştırır.
  • Gruplar, milliyetçi duygularla düşman gördükleri uluslara, ırklara, azınlıklara ve muhalif gördükleri liberallere, sosyalist ve diğer görüşlere karşı açık ve kanlı baskınlar düzenler.
  • Eğitime ve akademisyenlere karşı düşmanlık körüklenir. Hakim görüşü benimsemeyen bilim insanları ve eğitim elemanlarına karşı suikastlar düzenlenir ya da keyfi tutuklanmalar baş gösterir.
  • Organize işçi hareketini burjuva düzenine karşı bir tehdit olarak görerek işçi örgütlerini, sendikaları ortadan kaldırmayı ya da pasifize etmesini sağlar.
  • Faşizmde geleneksel cinsiyet ayırımı ön plandadır, dolayısıyla erkek egemenliğine dayanan bir yapıdır.
  • Faşizm, gerektiğinde dinsel inançları kullanır. Dinsel prensipler liderin eylemlerine karşı olsa da dinsel terimler ve deyimler faşist liderlerin dilinden eksik olmaz.
  • Faşizmde korku ve sindirme eylemi ön plandadır. Gerektiğinde korku, motive edici bir araç olarak kitleleri kontrol amacıyla kullanılır.
  • Faşizmde polisin, jandarmanın ve gerektiğinde paramiliter güçlerin yetkileri sınırsız bir şekilde genişletilir. Olağanüstü güce sahip bir ulusal polis teşkilatı oluşturulur.
  • Faşizmde sermaye şirketleri, sanayi ve iş aristokrasisi devletin koruması altına alınır. İşçilerin temel hakkı olan grevler yasaklanır, lokavt gibi insanlık suçu uygulamalar serbest hale getirilir.
  • Faşizan uygulamalarda akraba, yakınlar ve dostlar yetkilendirilir. İktidar olunca da bu zevat ülke yönetimine getirilir. Dolayısıyla doğal kaynakların ve hazinenin kullanım yetkisi bu gruba verilir. Yolsuzluk, rüşvet, hırsızlık, suiistimal ve talan meşrulaştırılmış olur.
  • Hukuk tamamen işlevsizleştirilir. Kuvvetler ayrılığında yargı, tamamen bir liderin ya da bir grubun emri altına alınır. Haklı, haksız ayırımı yapılmaksızın tüm muhalifler, sosyal demokratlar, ilericiler, devrimci, solcu ve liberallere karşı yargı anarşizmi işletilmiş olur.
  • Basın ve yayın kuruluşlarının mevcut ideolojiye göre yayınlar yapması zorunludur. Mevcut yönetim görüşüne karşıt düşünceler ve muhalif seslerin çıkması çeşitli baskı unsurlarıyla önlenir [4].

Faşizmin gelişmesinde en büyük tehlike, serbest rekabetten doğan sermayenin değil, mali sermayenin gerici kesimlerinden kaynaklanır. Faşizm, sosyalizmin değil, demokrasinin karşıtıdır.

Liberalizme, demokrasiye, sosyalizme ve komünizme muhalif faşist eylemler; devlete saygı, güçlü bir lidere bağlılık ve aşırı milliyetçilik ile militarizme verilen önem gibi ortak özelliklere sahiptir. Faşizm, siyasal şiddeti, savaşı ve emperyalizmi, ulusal mutluluğa ulaşmak için bir araç olarak görür [5].

Avusturyalı sosyal demokrat politikacı ve Marksizmi’nin teorisyenlerinden Otto Bauer, faşizmin dünya çapında yükselişi ile ilgili nedenleri şöyle sıralamıştır.

  • Birinci Emperyalist Paylaşım Savaşı sonrasında büyük grupların burjuva düzende toplumsal yaşamdan dışlanması, yoksullaşarak alt sınıflara düşmesi sonucu faşist milislerin tabanını oluşturması,
  • Savaş sonrasında yaşanan ekonomik bunalım sonucunda orta sınıfların ve köylü kesimin yoksullaşması ve bu unsurların burjuva partilerini terk ederek faşist partilere yönelmesi,
  • Ekonomik kriz sonucu kapitalist sınıfın kazancının azalması, sömürü düzeninin yükselmesini ve işçi sınıfının direncinin kırılması olarak gösterilmiştir.

Clara Zetkin, faşizmi sermayenin terörist egemenlik biçimi olarak tanımlamıştır.

Bir sonraki bölüm >


[1] “Faşizm”; Evrensel Gazetesi (25 Haziran 2016).

[2] Faşizm kelime kökeni, Etimoloji Türkçe.

[3] http://www.paganx.org/fasizm-nedir.html.

[4] Filozof net 2018

[5] Jackson J. Spielvogel. Western Civilization. Wadsworth, Cengage Learning, 2012. P. 935 (vikipedia).

 

Mazhar ÖZSARUHAN
Latest posts by Mazhar ÖZSARUHAN (see all)