Hani size hep akıllı uslu, hep temkinli, ılımlı, sakin olmanızı öğütler ya hayat… Hani sizden isyan etmemenizi, öfkelenmemenizi, bağırmamanızı, küfretmemenizi, sevmemenizi, seviÅŸmemenizi, delirmemenizi ister ya!.. Hani sorulduÄŸunda aÅŸktan, evlilikten, dostluktan, iÅŸten; kısacası yaÅŸamaktan beklediÄŸi en birincil ÅŸey, ne pahasına olursa olsun zavallı bir ‘huzur’dur ya yüzde doksanınızın… Hani isyan etmek, sevmek, seviÅŸmek, delirmek ‘suç’tur da katlanmanın adı ‘nezaket’; her türlü zulüm karşısında gıkını çıkarmamanın adı ‘sabır’; üç lokma bir hırkaya şükretmenin adı ‘onur’; herkesi ve her ÅŸeyi ezip geçmek pahasına da olsa amaçlara ulaÅŸmanın adı ‘baÅŸarı’; emek hırsızlığı da dahil her türlü deÄŸeri ve insanı harcayarak öne çıkıp, beÅŸ para etmez çöplerle prim yapmanın adı ‘yetenek’; kadınsanız faÅŸist ve rezil kocalarınıza ya da sevgililerinize, hatta bazen ayrılsanız bile ömür boyu biat etmenin adı ‘ahlâk’; iki yüzlü toplumsal ahlâkın adı ‘erdem’dir ya!.. Ve yüzde doksanınız da buna göre yaÅŸar ya da yaÅŸar gibi gözükür ve bütün hedeflerini bu nirengi noktalarından belirler ya… Ya da tam tersi, ‘aydın muhalif insan’ kisvesi altında riyakârlığın kitabını yazar ya…
Be hey gafiller; hiç sormuyor musunuz kendinize, “Ä°ki gram bal için tonlarca keçiboynuzu, yığınlarca herze yediÄŸime deÄŸiyor mu?” diye… Ä°nsan denilen çapsızın, çapını çerçevesini böylesine aymazca belirlediÄŸi ve içinde kendi kendini ateÅŸe verdiÄŸi, üstelik de adına yaÅŸamak diyerek kutsadığı ÅŸey ÇOK KORKUNÇ! Tonlarca kan ve gözyaşı döküp acılar içinde kıvranmanıza karşılık her yoksunluÄŸa katlanarak, her türlü adiliÄŸi yaparak tüketmeye deÄŸmeyecek kadar korkunç hayat!.. Ä°ki gram bal için bunca acıya, vahÅŸete, kıyıma, alçaklığa kör bakmaya; beÅŸ para etmez bir yaÅŸamı kazasız belasız tamamlayabilmek ve üç kuruÅŸluk kazanımlar elde edebilmek uÄŸruna her deÄŸeri harcayıp dansözlük yapmaya; sadece ödlek bir seyirci olarak, sadece ‘yaÅŸar gibi’ yaÅŸayıp geberip gitmeye deÄŸer mi ÅŸu CEHENNEM?
İki gram bal için, yetmiş yıl boyunca hiçbir boka yaramadan; her türlü anlamdan ve hakiki erdemden uzak, işlevsiz, bomboş, mutsuz ve umutsuz bir hayat sürüp de, doğaya kanalizasyonlar dolusu bok ürettikten sonra hiç kimsenin hatırasında derin bir iz bırakmadan, hiç yaşamamış gibi siktir olup gittiğinize değer mi?
Değsin arkadaş katlandıklarınıza! Değsin ulan doğaya boşalttığınız onca dışkıya, ifrazata; tonlarca çöpe! Ölmemek yaşamak mıdır ha, yaşamak mıdır, hiç sordunuz mu kendinize?
Kalkın ölüm uykularından!
Önce dört bir yanınızı ebeveyn, eÅŸ, sevgili, abi, evlat, dost kılığında sarmış olan ve durmadan size ikiyüzlü, ödlek kurallar ve sınırlar empoze eden, dayatan ‘kiÅŸisel faÅŸist’lerinizi ezip geçin!
KiÅŸisel hak ve özgürlüklerinizi kullanabilmek için önce ‘kiÅŸisel faÅŸistlerinize’ karşı direnin; kavga edin, itiraz edin; sonra sisteme karşı dikilmekten bahsedin! Size zulmeden; kendi sefil hayatına bakmadan hadsizce sizin hayatınıza ipotek koyma, kendi pis parmağıyla sizi iÅŸaret etme hakkını kendinde bulan ananız, babanız, hocanız, karınız, kocanız, en yakın dostunuz dahi olsa uzak yakın herkese, her yere, her ÅŸeye siktir çekin! Gördüğünüz her haksızlığın, alçaklığın; her haksızın, alçağın karşısına dikilin; isyan edin! YaÅŸayın! YaÅŸamı hücrelerinize kadar hissederek yaÅŸayın!
Önce kendi hayatlarınızdaki faşistlerden kurtulma mücadelesi verin ki faşist sistemi eleştirmeye hakkınız olsun.
Olmuyorsa, gerekirse yakın yıkın tüm gemileri de, delirin de öyle çekin gidin bu gayya kuyusundan!
Değsin süründüğünüze!
Değsin çektiğiniz ve tanığı olmak zorunda kaldığınız onca çileye!
Deli desinler size gerekirse! Gerekirse ahlâksız desinler! Arıza desinler! Manyak desinler! Yeter ki, kendinizi gerçekleÅŸtirerek yaÅŸamayı ‘en azından’ deneyin!
Yeter ki ölürken göğsünüzü gere gere, “Yendi ama ezemedi beni bu cehennem, ezemedi!” diyebilin!
Zavallı erdemlerinize tüküreyim ben sizin! Zavallı yanılsamalarınıza, zannedişlerinize, uğruna her değeri ezip geçtiğiniz beş para etmez ülkülerinize tüküreyim! Korkularınıza, kimi zaman kendi isteğinizle hayatınızın iplerini ellerine teslim ettiğiniz kişisel faşistlerinize tapınmalarınıza tüküreyim! Gerçeği size, sanki bu hayat bir müsveddeymiş de, bir daha geldiğinizde aslını yaşayacakmışsınız gibi algılatan olmayan beyinlerinize tüküreyim!
Ä°nsanın elinde kalan tek ve son masum, evet ‘masum’ ÅŸey olan sevgiyi ve seviÅŸmeyi bile pezevenk devletin onayı olduÄŸunda hak, olmadığında ahlâksızlık olarak nitelendirebilecek kadar çarpık bir deÄŸerler sistemine prim veren; yetmedi, yaÅŸamını sorgusuz sualsiz bu kapitalist deÄŸerler sistemine göre ÅŸekillendiren yarım yamalak hislerinize ve aklınıza tüküreyim!
Sadece bir tane hayatınız var ve onu faşistlerin ve sistem mühendislerinin sizi çok daha iyi sömürebilmek için tasarladıkları tiksinç empozelerle yanlış hedefler, eşyalar ve değer yargıları peşinde koşmak suretiyle ziyan ederek; akıllara durgunluk verecek derecede anlamsız, işlevsiz, mutsuz ve umutsuz bir şekilde tüketiyorsunuz! Tıpkı bir çöp gibi!
Kahrolsun bütün küçük hesaplar, küçük hesaplı insanlar ve bütün sahte erdemler. Küçük ve sahte olan her duyguya ve fikre lanet olsun! Kendilerinin böyle rezilce yaşadığı yetmiyormuş gibi, bir de bütün hayatları her türlü bedeli ödemekle geçmiş insanların üzerine sıçratıyor bazıları pisliklerini olanca iğrençliğiyle!
Lanet olsun, çoğunluğun her türlü ucuzluğun kaşarı olduğu bu kokuşmuş düzene de, düzülmeye itiraz etmeyene de!
- Zübükler Her Yerdedir - 9 Mart 2024
- Hepimiz Dilberiz - 28 Ocak 2024
- Bu Kadar Åžuursuzluk Akla Ziyan – Rabia Mine - 19 Ekim 2023