Yunusemre Belediyesi’nde Kayıp 4 Milyar TL Nerede?

İktidarın uzun yıllar elinde tuttuğu belediyelerdeki talanın izleri, yerel seçimlerin ardından gün yüzüne çıkmaya devam ediyor. Manisa’nın Yunusemre ilçesinde göreve gelen CHP’li Belediye Başkanı Semih Balaban, selefi AKP’li Mehmet Çerçi dönemine dair ortaya koyduğu rakamlarla adeta bir yağma ekonomisinin bilançosunu sundu. 1 milyar 400 milyon TL borçla devralınan belediyede, yalnızca gayrimenkul satışlarından elde edilmesi gereken değerin bile 8 milyar TL’yi bulduğu iddia ediliyor. Ancak kasada ne bu paradan iz var ne de yapılan projelerin harcamalarıyla örtüşen bir kamu hizmeti.

Balaban’ın verdiği bilgilere göre, AKP’li yönetim döneminde bin adet tapu satılmış. Bugün bu arazilerin değeri yaklaşık 7,5 – 8 milyar TL. Öte yandan belediye hizmet binası, gençlik merkezi ve kültür parkı projelerinin toplam maliyeti için biçilen ekspertiz değeri 3,5 – 4 milyar TL civarında. Balaban’ın haklı sorusu şu: “Bu paralar nereye gitti?”

Ama bu sorunun cevabı yok. Çünkü bu ülkede kamu malına zarar vermek suç değil; yalnızca muhalefet etmek suç.

Soruşturmaya Engel Kalkanı: İçişleri Bakanlığı

Balaban’ın selefi hakkında suç duyurusunda bulunmasına rağmen, İçişleri Bakanlığı soruşturmaya izin vermedi. Görevi kötüye kullanarak 28 milyon TL’lik kamu zararına neden olan satışla ilgili, bilirkişi ve komisyon raporlarına rağmen, ilgili dönemin encümen üyeleri hakkında soruşturma bile açılamadı. Belge ortada, zarar ortada, imzalar ortada. Ama adalet ortada yok.

Bu dosya yalnızca bir örnek. Balaban, basın toplantısında kaç tane dosyanın benzer biçimde İçişleri Bakanlığı tarafından sümen altı edildiğini açıkladı. Ve açık bir çağrıda bulundu: “Belgesi olmayan konuşmasın. Bizim her iddiamız belgeli. Hodri meydan!”

İktidarın Körlüğü, Halkın Hafızasına Karşı

Yunusemre örneği, AKP’den CHP’ye geçen pek çok belediyede olduğu gibi, bir siyasi anlayışın kentleri nasıl arpalık haline getirdiğini gösteriyor. Rant üzerinden dönen belediyecilik anlayışı, kamu zararını bir yönetim biçimi haline getirmiş durumda. Ancak asıl tehlikeli olan bu yolsuzluklar değil; bu yolsuzlukların karşısında hukukun işlemediği, yargının görevini yapmadığı bir sistemin varlığı.

Çünkü bu sistemde çalan korunuyor, soran suçlanıyor.

Bugün Yunusemre’de 4 milyar TL’nin nereye gittiğini soran belediye başkanının karşısına “maaşları ödeyemiyor” yalanlarıyla çıkan eski yöneticiler, belgeli suçlamalara yanıt veremiyor. Çünkü her şeyin üstü İçişleri Bakanlığı eliyle örtülüyor. Soruşturma izni verilmeyen her dosya, aslında adaletin askıya alındığını gösteriyor.

Ve bu yüzden, yalnızca muhalefetin değil, tüm yurttaşların bu soruyu sorması gerekiyor:

4 milyar TL nerede?